Gezi notları

Barcelona 101: İlk Kez Gelecekler İçin Barcelona Gezi Rehberi

Hola todos! Barcelona’da nerelere gidilir, ne yapılır, neler yenir.. Barcelona ile ilgili merak ettiğiniz birçok sorunun cevabını bu yazıda bulabileceksiniz. Özellikle Barcelona’ya ilk kez gelecekler için rehber niteliğinde bir yazı hazırladık. Daha önce gelenler ise neler kaçırmış bu yazıda görebilir.

Ayrıca Barcelona’da turistler tarafından daha az bilinen yerler için Barcelona 201 yazımızı, Barcelona’yı yukarıdan izleyebileceğiniz seyir noktaları için Seyir Noktaları yazımızı, Barcelona’ya yakın gezilecek yerler için:

yazılarımızı inceleyebilirsiniz.

Barcelona’daki en önemli müzeler hangileri, fiyatları ve çalışma saatleri nedir, hangi günler ücretsiz girebilirsiniz görmek için Barcelona Müzeleri yazımıza mutlaka göz atın!

Barcelona restoran tavsiyelerimize ve restoranlar için ayrıca hazırladığımız Google Haritalar listesine buradan ulaşabilirsiniz.

Yazının devamında tüm gezilecek yerlerin işaretli olduğu Google Haritalar listesini bulabilirsiniz.

Barcelona Hakkında Genel Bilgi

Barcelona, İspanya’nın kuzeydoğusunda, Akdeniz kıyısında yer alır ve Madrid’den sonra İspanya’nın en büyük ikinci şehridir. Aynı zamanda Katalonya özerk bölgesinin başkentidir. İspanya’daki il, ilçe ve belediye olayları Türkiye’den farklı ve biraz karışık. İl olan Barcelona’da 4.8 milyon kişi, görece küçük denebilecek merkez ilçe/belediye olan Barcelona’da ise 1.6 milyon kişi yaşar. Bu yazıda bahsettiğimiz Barcelona merkez ilçe olandır.

Turistik olarak çok gözde bir destinasyon olmasının yanı sıra, aynı zamanda bir sanayi şehridir Barcelona. Birçok global firmanın ofisini görebilirsiniz. Son yıllarda ise verilen teşvik ve yapılan yatırımlarla letgo, Glovo gibi bazıları Türkiye’de de bilinen yüzlerce startup’a ev sahipliği yapmaktadır.

Barcelona ile ilgili çok sık yapılan bir hatayı düzeltelim. Çoğumuz Barcelona‘yı Barça ile özdeşleştirmişizdir ancak Barça Barcelona futbol takımının lakabıdır ve okunuşu Barsa‘dır. Şehrin yerelleri Barcelona şehri için kısaca Barna ifadesini kullanır. Eğer Barça yerine Barca yazarsanız/derseniz gemi demiş olursunuz.

Barcelona’ya Ulaşım

Barcelona, El Prat havaalanına sahiptir. Türkiye’den gelenler için, hem THY’nin hem Pegasus’un İstanbul’dan Barcelona’ya günde birden fazla seferi var. İstanbul’dan yolculuk 3 saat 45 dakika kadar sürer.

Eğer Avrupa’dan geliyorsanız, Avrupa’nın neredeyse her yerinden direk uçak var. Ryanair, Wizz Air gibi ucuz havayolları ile geliyorsanız dikkat etmekte fayda var. Bazen Barcelona için El Reus ve Girona havaalanlarına iniş yapabilirler. Aslında bu havaalanları farklı Katalan şehirlerindedir. Ancak ortalama 1 saatlik bir otobüs yolculuğu ile Barcelona şehir merkezine ulaşabilirsiniz. Fiyatı makulsa tercih edilebilir.

Barcelona’ya Genel Bakış

Önce sizlerle genel Barcelona görüntüsünü paylaşalım.

Barcelona’ya ilk defa gelen birisi vaktinin %80’ini Ciutat Vella ve Eixample bölgelerinde geçirecektir. Fikir vermesi açısından Ciutat Vella’nın üst sınırından(Katalonya Meydanı) plaja kadar 30 dakikada yürünebilir. Yani burası öyle büyük bir şehir değil. Tabi unutulmamalı ki aman şu sokağı da göreyim bu binayı da çekeyim derken saatler geçer anlamazsınız bile 🙂

Gayriciddi Barcelona haritası

Kısaca Barcelona Tarihi

Sizleri Vikipedi bilgilerine boğmadan kısaca Barcelona tarihinden bahsedeyim:

Bildiğimiz manada ilk şehir Romalılar tarafından Ortaçağ döneminde kuruluyor. Güneydeki ve kuzeydeki iki Roma şehri ortasında kalması ve 2 nehrin(Besos ve LLobregat) arasında olması Romalıların bu şehri kurması için en büyük nedenleri olmuş.

Romalıların kurduğu şehirden kalan bazı surları ve kalıntıları Gotik bölgesinde görebiliyoruz. Eski şehir bugün Barcelona Katedrali ile Jaume meydanı(Plaça de Sant Jaume) arasında kalıyordu.

Sonraki zamanlarda Aragon, Katalonya veya çeşitli İspanyol yönetimlerinin kontrolü altına girmiş ama Barcelona önemini hep korumuş. Şehir düzenli olarak gelişmeye devam etmiş. Akdeniz’de hem ticari hem askeri açıdan önemli bir liman olmuş.

İnebahtı Deniz Savaşı’nda Haçlı filosunun kullandığı Kraliyet Kadırgası’nın(Royal Galley) Barcelona tersanelerinde yapıldığını biliyor muydunuz? Bu gemiyi Barcelona Denizcilik Müzesi (Museu Marítim de Barcelona)’nde görebilirsiniz.

19. yüzyıl ise bugün Barcelona’yı Barcelona yapan senelere ev sahipliği yapmış diyebiliriz. Bu dönemde iki önemli isim ön plana çıkıyor: Ildefons Cerdà ve Antoni Gaudí.

İki er çıktı meydane ikisi de birbirinden şahane: Gaudí ve Cerdà

Bilmeyenler için Barcelona’nın Eixample(Katalanca ek, uzantı demek) denilen bölgesi Cerdà tarafından çizilmiş muntazam bir şehir planlamasına sahiptir. Bu plana göre binalar bloklar içerisinde yer alır. Blokların köşeleri verimliliği arttırmak için kesik yapılır. Her blok arasındaki mesafe ulaşımı, hijyeni, gün ışığını ve kişi başına düşen hava miktarını belirli bir standardın üzerinde tutmak üzere belirlenmiştir. Sokaklar cetvelle çizilmiş gibi dümdüzdür. Cerdà‘nın tüm istekleri yerine getirilmese de bazı önemli noktalar uygulanıyor. Daha nice detaylar var bu planda ama başka bir yazıya kalsın.

Barcelona’yı oluşturan blokların üstten görünüşü

Sonrasında ise Gaudí çıkar meydane.. Gaudí Katalan bir mimardır. Bir şehrin üzerinde bu kadar iz ve etki bırakan kaç mimar vardır gerçekten? Gaudí’nin açtığı yol başka mimarlara da ışık olmuş ve şehirde adeta bir mimari yarış yaşanmış. Bugün özellikle Eixample bölgesi mimari güzelliğiyle dikkat çeken yüzlerce binaya ev sahibi yapıyor. Barcelona’da görülecek yerler listesinin birçoğunun Gaudí’nin eserlerinden oluşması tesadüf değil.

Barcelona’nın son kırılma noktası ise 1992 Olimpiyatları olmuş. Bu döneme kadar daha çok bir sanayi şehri olmasıyla ön plana çıkan Barcelona, olimpiyatlar öncesinde ve sonrasında köklü değişikliklere sahne olmuş. 90’lardaki binlerce fabrika, atölye bugün sanatçılara, alternatif işlere mesken olmuştur. Kentsel dönüşüm ile şehrin çirkin yüzünü değiştirme çalışmaları hala devam ediyor. Olimpiyatlardan önce bir plajı bile olmayan Barcelona, kumu Mısır’dan, palmiye ağaçlarını ise Hawaii’den getittirmiş ve bugün Avrupa’nın en meşhur plajlarından birine sahiptir(Barceloneta).

Sonuç olarak Barcelona bugün Avrupa’nın en gözde turistik şehirlerinden birisi olmayı başarmış. Hala da şehrin yöneticileri Barcelona’yı sürdürülebilir bir hayatın yaşanması için geliştirmeye devam ediyorlar.

Barcelona’ya ne zaman gelmeli?

Bu soruyu birkaç farklı açıdan ele alalım:

İklime göre:

Barcelona’da Nisan ayı itibarıyla havalar ısınmaya başlar ve Ekim/Kasım’a kadar havalar soğumaz. Ekim/Kasım soğuk olmasa bile yağışlı olabilir. Temmuz, Ağustos gibi aylar en sıcak ve turizm açısında en yoğun aylardır. Bizce en iyisi ilkbahar veya sonbahardır. Hem sıcaktan etkilenmezseniz, hem turist yoğunluğu azdır, hem de konaklama fiyatları biraz daha düşüktür.

Kışın gelmeyi düşünenler için; Aralık, Ocak ve Şubat ayları ortalama sıcaklıklar 5 dereceye kadar düşer. Yağış çok olmasa da rüzgar olabilir. Not: Son senelerde mevsimsel bir kayma var ve Aralık ayları bile bahar tadında geçebiliyor.

Turist yoğunluğuna göre:

Turist yoğunluğu iklimle paralellik gösterir. Mayıs-Eylül harici yoğunluk daha düşük olacaktır.

Ağustos için özel bir parantez açmak gerekirse, İspanya’da ve Avrupa’da Ağustos insanların tatile çıktığı aydır. Barcelona’nın yerelleri şehri terkeder. Ancak diğer taraftan başka bölgelerden ve ülkelerden tatil için Barcelona’ya gelenlerin sayısı da artabilir.

Festival zamanlarına göre:

Barcelona’da festivaller için en yoğun dönem Ağustos ve Eylül’dür. Ayrıca bilen bilir ki Noel dönemi Avrupa şehirleri başka bir havaya bürünür. En iyisi biz sizi Fiesta Fiesta! Barcelona Festival Günleri yazımıza alalım. Festivallere ve tarihlerine bakıp siz karar verin! Şehrin en ünlü festivali La Mercè için Eylül 20’si civarı gelmek gerekir. Unutmayın ki festival zamanları konaklama talep ve fiyatlarında artış olabilir.

Gracia festivalinden bir görüntü

Barcelona’da dikkat etmeniz gereken durumlar

  • Şehrin özellikle turistik bölgelerinde (Raval, Gotik, El Born, metro ve istasyonlar, plaj vs) yankesicilik ve kapkaç yaygındır. Hatta elindeki telefonu çaldıran çok kişi duyuyoruz. Bunun muhtemelen en büyük sebebi saçma bir İspanyol yasası. Eğer 400 Euro ve üzerinde nakit olarak çaldırmadıysanız polis hiçbir şey yapmıyor. Dikkat ederseniz nakit dedim. Yani telefon vs çaldırsanız hiçbir şey yapmazlar. Bu durum birçok Barcelonalı’ya göre şehrin en önemli problemlerinden biri. Yine de başınıza böyle bir şey gelirse, bulunma ihtimali çok düşük olsa da(bizimki bulunmuştu), karakola gidip tutanak tutturabilirsiniz. Tutanak için telefonun IMEI numarasını bilmeniz gerekiyor.
  • İkinci mevzu hayati değil ancak bizim hala ayak uyduramadığımız bir durum. İspanya’da akşam yemekleri geç yenir. Ama gerçekten geç. 9’dan önce pek başlamazlar ve 11’e kadar da sarkabilir. Eğer akşam yemeğini 6-7 gibi yiyorsanız o saatlerde yerel mekanlar genelde kapalı oluyor. Genel olarak birçok restoran akşam 4-5 gibi kapanır ve 7-9 civarı tekrar açılır. Plan yaparken Google haritalardan mekanların çalışma saatlerini kontrol edebilirsiniz. Genelde İspanyol/Katalan olmayan restoranların daha esnek çalışma saatleri oluyor.
  • Eğer bisiklet veya elektrikli scooter gibi bir araç kiralamayı düşünüyorsanız kurallara riayet etmeye çalışın. Bisiklet yolları oldukça yaygın. Eğer bisiklet yolu yoksa, bisikletlilerin araba yolunu kullanma hakkı var. Ancak scooter ile sadece bisiklet yolunda gidebilirsiniz. İkisi için de kaldırımda sürmek yasak. Kaldırımda ve yaya geçitlerinde elinizde sürüklemeniz lazım. Ha herkes kurallara uyuyor mu? Hayır. Ancak polise yakalanırsanız 100- 200 Euro dolayında cezaları var.
  • Sagrada Familia, Park Güell gibi yerlere girmek istiyorsanız, upuzun kuyruklarda hayatınızı çürütmemek için biletinizi internetten alın. Sıra beklemenin ötesinde bazen Sagrada Familia için biletler önceden bitebiliyor.
  • Her ayın ilk pazarı çoğu müze ücretsizdir. Ek olarak bazı müzeler her pazar belirli saatler arasında da ücretsiz giriş imkanı sağlıyor. Ücretsiz günler ve saatleri Barcelona Müzeleri yazımızda kontrol edebilirsiniz.

Barcelona’da ne kadar kalmalı?

Cevaplaması kolay bir soru olmasa da bizce en azından 4-5 gününüzü dolu dolu geçirebilirsiniz. Bu sürede en gözde turistik mekanları görebilir, Gotik bölgesinin dar sokaklarında kaybolabilir, Sagrada Familia’ya ağzınız açık bakabilir, bol bol fotoğraf çekinebilir ve denize girebilirsiniz. Eğer daha fazla vaktiniz varsa Seviye 2‘ye hoşgeldiniz! Daha daha uzun vaktiniz varsa Barcelona’ya yakın Mura veya Peratallada gibi köylere, Sitges’e ve diğer şehirlere günübirlik seyahatler yapabilirsiniz.

Barcelona’da şehir içi ulaşımı nasıl yapmalı?

Barcelona Türkiye’deki şehirlerle kıyaslarsak yüzölçümü olarak büyük bir şehir değil. Şehir içi toplu ulaşım olanakları metro, otobüs, tramvay gibi her türlü aracı kapsayacak kadar gelişmiştir.

Eğer şehre ilk defa geliyorsanız zaten gezeceğiniz yerler genelde birbirine yakındır. Kaldı ki burayı keşfetmek istiyorsanız bizim tavsiyemiz kesinlikle yürümenizdir. Barcelona özellikle mimarisiyle birçok insanın kalbini kazanmıştır. E bu güzel sokakları, binaları keşfetmek için yürümekten daha iyi bir yol olabilir mi?

CityMapper Uygulaması

CityMapper hem iOS’de hem Android’de hem de web’den çalışan şehir içi ulaşımda elimiz ayağımız olan bir uygulama. Google Haritalar’la beraber mutlaka telefonunuzda olsun.

Uygulamada gitmek istediğiniz yeri ve başlangıç noktanızı yazıyorsunuz ve o size alternatif ulaşım olanaklarını çıkartıyor. Otobüs, metro, yürüme vs ne kadar sürer hepsini teker teker listeler.

Resmi sitesi: https://citymapper.com/barcelona?set_region=es-barcelona

T-Casual Ulaşım Kartı

Tabii ki bazı noktalar vardır ki toplu ulaşım kullanmak daha iyi olabilir. Bunun için ihtiyacınız olan T-Casual denilen 10 binimlik toplu ulaşım kartıdır. Bu bileti tüm şehir içi ulaşım araçlarında kullanabilirsiniz. Mesela Tibidabo, Park Güell, Montjuic gibi yerlere giderken metro veya otobüs kullanabilirsiniz. Ayrıca Barcelona El Prat Havaalanı ile Şehir Merkezi Arası Ulaşım yazısında anlattığımız gibi T-Casual’ı havaalanı ile şehir merkezi arasında da kullanma şansınız var. Unutmayın ki bu kart tek kişiliktir. Aynı vasıtada iki kişi için kullanamazsınız.

T-Casual ile 75 dakikaya kadar başka toplu ulaşım araçlarına aktarma yapabilirsiniz. Ancak aynı hattı iki defa kullanırsanız aktarma sayılmaz. Mesela L4 metro hattına bindiniz, 1 saat dolandınız tekrar bindiniz. Aynı hat olduğu için bu aktarma sayılmaz.

Barcelona genel olarak düz bir şehir olduğu için bisiklet ve elektrikli scooter gibi mobil araçlar da çok yaygındır. Günlük kiralama yöntemine gidebilirsiniz. Kurallara uymayı unutmayın!

Hola BCN Turistik Ulaşım Kartı

T-Casual’ın yanında Barcelona’da turistler için çıkartılmış özel bir ulaşım kartı var. Bu kart ile metro, tramvay, Zone 1(muhtemelen diğer bölgelere gitme ihtiyacınız olmayacak ilk gelişinizde) içerisinde banliyö trenleri, füniküler, otobüs gibi tüm ulaşım araçlarını kullanabiliyorsunuz. El Prat Havaalanı ile şehir merkezi arasında çalışan L9 isimli metroyu da bu özel kartla ekstra ücret ödemeden kullanabilirsiniz. Kullanım hakkı sınırsız. Eğer pek yürümem metro, otobüs sık kullanırım diyorsanız makul bir seçenek olabilir. 2 günden 5’e güne kadar seçenekleri var. 2024 fiyatları şöyle:

  • 2 gün: 17.50 Euro
  • 3 gün: 25.50 Euro
  • 4 gün: 33.30 Euro
  • 5 gün: 40.80 Euro

Şu bağlantıdan Hola Barcelona kart ile ilgili detaylara ulaşıp, satın alabilirsiniz.

Barcelona Card (Turistik Şehir Kartı)

Hola BCN sadece ulaşım maksatlı bir kart iken Barcelona Card ulaşımın yanı sıra birçok müze ve turistik aktivitelerde ücretsiz giriş veya indirim sağlayan bir şehir kartı. Çok sayıda yerde avantajı olduğu için burada uzun uzadıya yazmak yerine sizleri https://www.barcelonacard.org/discounts/ adresine alalım. Gezeceğiniz yerlerle buradaki avantajlar uyuyorsa makul bir seçenek olabilir. Barcelona Card’ı şuradan alabilirsiniz.

Barcelona Turistik Otobüsü (Hop on Hop off)

Eğer Barcelona’da kısıtlı zamanınız varsa ve hızlıca belli başlı yerleri görmek istiyorsanız, hop on hop off turistik otobüs sizin için olabilir. Eğer daha önce kullanmadıysanız, bu tip otobüslerin en turistik yerlerden oluşan özel bir rotası olur. Tek bir biletle o gün içerisinde istediğiniz kadar bu özel otobüslere binip inebilirsiniz. İsterseniz inmez otobüsle göre göre geçersiniz. Örneğin Sagrada Familia’dan biner Katalonya Meydanında iner, biraz orada gezer sonraki otobüse tekrar binebilir ve Barceloneta’ya gidebilirsiniz. Böylece az yürüyüp zamandan kazanmış olursunuz. Bu işi yapan 2 tane otobüs var. Bizzat deneyimlemediğimiz için aradaki farkı söyleyemem. Barcelona Bus Turistic turlarında Türkçe sesli rehberi olmasının bir avantaj olduğunu söyleyebiliriz. Barcelona City Tour için ise şuradan bakabilirsiniz.

Barcelona’da Araç Kiralama

Barcelona’da araç kiralamayı tavsiye etmiyoruz. Şehir içerisinde kesinlikle ihtiyacınız olmayacak. Eğer araç kiralamak için önemli bir sebebiniz varsa iki şeyi hesaba katmayı unutmayın: park yeri/ücreti ve trafik.

Şehir içinde sokaklarda kafanıza göre araç park edemezsiniz. Bir sürü kuralı, rengi var. Mecbur özel park alanlarına bırakmak durumunda kalacaksınız. Onlarda ortalama günlük en az 12 Euro civarına gelir. İkinci sorun ise neredeyse her 2 blokta bir kırmızı ışık veya yaya geçitleri var. Kısaca zart zurt durmak zorunda kalıyorsunuz. Kısa mesafeler bile uzun vakit alabiliyor.

Araç kiralamayı toplu ulaşımın daha sınırlı olduğu küçük sahil kasabalarına veya köylere gitme planınız varsa düşünebilirsiniz. Araç kiralamaya alternatif olarak ise Blablacar ve kişilerin şahsi araçlarını kiraladığı Getaround gibi servisleri değerlendirebiliriz. Özellikle Getaround ile %30-%40 daha ucuz fiyatlara araç kiralamışlığımız var.

Barcelona’da nerede konaklamalı?

Barcelona çok büyük bir şehir değil ve ulaşım olanakları da iyi olduğu için aslında nerede konakladığınızın pek de önemi kalmıyor.

Turistik mekanlara yürüme mesafesinde olmak isterseniz Born, Gotik, Eixample‘nin Sagrada Familia‘ya yakın bölgelerini tercih edebilirsiniz.. Eğer ben biraz daha uygun fiyatlı ve az turistik yerde kalayım derseniz Eixample’nin sol tarafı, Gracia, Poblesec, Poblenou gibi bölgelerde de kalabilirsiniz.

Eğer metro ile ulaşsam yeter diyorsanız, Sarı(L4) veya Yeşil(L3) metro hattına yakın olursanız tek vesaitle şehir merkezine gidebilirsiniz. Diğer metro hatlarına yakın bir yeri tercih etseniz bile, en fazla bir aktarma ile turistik bölgelere ulaşabilirsiniz.

Barcelona’da nereleri gezmeli?

İşte önemli kısma geldik: Barcelona’da gezilecek yerler.. Biz aşağıda belli başlı görülecek yerleri sizler için listelesek de Barcelona sokakları bunlardan fazlasını vaadediyor. Sokaklarda kaybolmadan Barcelona’yı gezdim demeyin!

Sizlere bir kolaylık daha yapıyoruz ve bahsettiğimiz Barcelona’daki tüm gezi noktalarının ve daha fazlasının Google Haritasında işaretlendiği bir liste paylaşıyoruz. Bu listeyi kaydedebilir, paylaşabilir ve takip edebilirsiniz: https://goo.gl/maps/wTJMh5LY9YqpnCi57

Sagrada Família

Gaudí’nin en önemli ve ünlü eseri: Kutsal Aile Bazilikası ya da daha Bitmeyen Kilise‘de diyebiliriz! Sagrada Família’nın yapımına 1882 yılında başlanmış ancak ilk mimarı Gaudí değil. 1 sene sonra mimar istifa edince Gaudí işi eline alıyor ve tasarımı değiştiriyor. O gün bu gündür inşaat hala devam ediyor. Bu zamana kadar bitirilememesinde, İspanya iç savaşı ve savaş sırasında orijinal planın bir kısmının tahrip olması (planın eksik kısımları çeşitli kişiler tarafından tamamlıyor) ve bütçe en büyük sebep olmuş. Gaudí’nin 100. ölüm yıl dönümü olan 2026’ya kadar bitirileceği söyleniyor. Ancak bazıları der ki kilisenin bitmemesi asıl pazarlama noktası. O nedenle hiçbir zaman bitirilmeyecek. Onu bilemeyiz ama muhteşem ve benzersiz bir görüntüsü olduğu tartışılmaz.

Sagrada Familia (Kutsal Aile) Bazilikası

Peki bu kilise neden bu kadar özel?

  • 139+ yıldır hala bitirilememiştir.
  • Mimarı, eseleriyle Barcelona’ya hayat vermiş olan Gaudí’dir.
  • Mimarisi ilginç ve eşsizdir.
  • Alışılmadık sayıda kulesi var/olacak.
  • Bir bazilika olmasına rağmen katedral kadar büyüktür (bu da bir tartışma konusu).
  • Kilisenin 3 cephesinde farklı tarzda yapılan façade denilen cephe işlemesi var. Bu işlemelerde Hristiyanlık dinine dair hikayeler, olaylar taştan oyularak anlatılmış.
  • Gaudí, doğaya hayran bir insandı ve façade’ler üzerinde ağaçlar, yapraklar, meyveler, vb. çok detaylı ve karmaşık bir biçimde yine taştan oyulmuştur.
  • Kilisenin içindeki kolonlar ağaçlar ve dalları gibi tasarlanmıştır.
  • Vitraylarla döşenmiş pencereler içeride müthiş bir renk cümbüşü yaşatır.

Bileti mutlaka internetten önceden alın. Hem birkaç gün kala bilet bulamama ihtimaliniz var hem de daha az sıra beklemiş olursunuz. 20 Euro’yu aşan bilet bedeliyle oldukça pahalı olsa da görmek istiyorsanız durmayın!

Passeig de Gracia ve Plaza de Cataluña

Passeig de Gracia, Gracia bölgesini Plaza de Cataluña(Katalonya Meydanı)’a bağlayan caddenin adıdır ve Eixample bölgesini sağ ve sol olmak üzere ikiye ayırır. Şehrin en havalı ve geniş caddelerinden birisidir. Sağlı sollu lüks markaların dükkanları, şaşalı binaları ile mutlaka bu caddede bir salınmak gerekiyor. Türk Konsolosluğu da bu cadde üzerindedir.

Cadde, özellike Cerdà Plan uygulanmaya koyulduktan sonra şehrin tam göbeğinde ana arter görevi görmüş ve 19.yy’ın sonlarından beri burjuvazinin gözbebeği olmuş. Özellikle o dönem zenginler arası bir rekabete dönmüş ve en iyi mimarları işe alıp en havalı evleri yaptırmak için kıyasıya yarışmışlar.

Passeig de Gracia’nın üzerinde yer alan güzel binalardan bazıları için ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Gaudí’nin en ünlü binalarından 2 tanesi buradadır. Birisi Casa Batllo diğeri ise La Padrera olarak da bilinen Casa Mila‘dır. Bu binalar bugün müze-ev olarak hizmet veriyor ve ücreti mukabilinde ziyarete açık.

Bizim en az Passeig de Gracia kadar beğendiğimiz bir başka yol ise Rambla de Catalunya‘dır. İki tarafında havalı binaları ve ortadaki ciks kafe/restoranları ile keyifli bir yürüyüş yoludur. Passeig de Gracia’nın sadece bir blok yanındadır ve paralel olarak Plaza de Cataluña‘ya kadar uzanır.

Plaza de Cataluña için ise kısaca Barcelona’nın Taksim’i diyebiliriz. Tam olarak şehrin ortasında yer alır. Bir tarafında cetvelle çizilmiş örnek şehir Eixample, diğer tarafında kargacık burgacık sokaklarıyla eski şehir.. Meydan üzerinde ilginizi çekebilecek bir havuz ve çeşitli heykeller var. Meydanda en tanıdık gelecek aktivite ise güvercinlere atmak için yem satan teyzeler olabilir! Buranın güvercinleri de pek yüzsüzdür bizden söylemesi..

Casa Mila (La Padrera)

Casa İspanyolca’da ev demekken Mila ise evi yaptıran kişinin soyadı oluyor. Cephe kabartmalarıyla dikkat çektiğinden, halk arasında taş ocağı manasına ‘La Padrera‘ olarak da bilinir. Evin inşası 1906-1912 yıllarında tamamlanıyor. İnşaat süresince Mila Bey ile Gaudí Bey ve Gaudí Bey ile belediye arasında baya bir tartışmalar yaşanıyor. Neymiş efendim bir tane kolon, kaldırımı işgal ediyormuş. Sonunda bina standart kurallara uymasa da kültürel bir anıt gibi kabul edilip, Gaudí’nin istediği şekilde oluyor. Tabi cezayı Mila Bey ödüyor 🙂

La Padrera anormal bir giriş ücreti talep ediyor: 24 Euro. Bizce çok pahalı olsa da işte size girmeniz için birkaç sebep:

  • Sesli rehber
  • Binanın yanında Gaudí’yi ve sanatını tanımak,
  • Mila ailesinin kaldığı kattaki sanat galerisini görmek,
  • 360º terasından etrafı görebilmek,
  • Çatıdaki savaşçı gibi oyulmuş taştan bacaları görmek,
  • O dönemin burjuva yaşantısını görmek,
  • Balina iskeleti gibi inşa edilmiş çatı katını görmek,
  • İlginç ve renkli avlularını görmek için..

Casa Batllo ve Mimari Çarpışma!

Caddenin biraz aşağısında ise bizleri Casa Batllo karşılıyor. Bina 1877’de yapılmış. Sonrasında 1904’de Battlo ailesi satın alıyor ve Gaudí’ye binayı tamamen yıkmak da dahil olmak üzere tam yetki veriyorlar. Ancak Gaudí binayı yıkmaya gerek kalmadan hem binanın cephelerini hem de iç tasarımını baştan aşağı değiştiriyor. Sanatsal evrimin yanı sıra ortaya daha çok ışık alan, daha fonksiyonel bir eser çıkıyor.

Bu binanın en dikkat çeken kısmı ejdarha sırtı desenli renkli çatısıdır. Gaudí burada Sant Jordi efsanesine atıfta bulunmuştur.

Mimari Çarpışma!

Casa Battlo ve yanında bulunan 4 binanın ayrı bir özelliği vardır ki, tam ortadaki Casa Bonet hariç her biri Katalan Modernizmi mimari akımının temsilcisi 4 farklı mimar tarafından farklı tarzlarda yapılmıştır. Tam ortada yer alan Casa Bonet ise Modernizm akımına karşı olarak yapılmış. Özellikle Casa Battlo’nun yanı başındaki Casa Amatller ve alt köşedeki Casa Lleó Morera, Gaudí eserleri kadar dikkat çekicidir.

Gotik Bölgesi

Gotik, Barcelona’nın en eski bölgesidir. Romalılar şehri buraya kurmuştur. Hala bazı duvarları ve eski kolonları görmek mümkündür. O ünlü daracık sokaklar da kaybolmak kadar güzeli yoktur.

Eğer Plaza de Cataluña tarafından geliyorsanız, Calle de Angelo caddesini kullanın. Burası sağlı sollu dükkanların olduğu geniş bir cadde. Yolu takip edip sola yöneldiğinizde Katedral meydanı sizi karşılayacak.

Katedral meydanı, tahmin edileceği üzere Barcelona’nın en büyük ve baş katedraline ev sahipliği yapıyor. Meydan her daim canlı ve kalabalıktır. Canlı müzikler, danslar, etkinlikler için önemli bir noktadır. Katedralin dışında meydanda birkaç müze de bulunuyor.

Barcelona Katedrali

Katedral, Barcelona başpiskoposluğunun da bulunduğu dini açıdan en önemli kilisedir. Tarihi 4. ve 5. yy’lara kadar dayansa da şimdiki bina 13-15.yy’larda inşa edilmiştir. Binanın dış tasarımında neo-Gotik çizgiler kullanılmış. Barcelona’nın en önemli azizelerinden biri olan Eulàlia‘ya ithaf edilmiştir. Kendisinin mezar odası yine kilise içerisindedir. Giriş ücreti 9 Euro‘dur. Katedralin ‘El Pont del Bisbe‘ yolu tarafında kalan küçük bir avlusuna genelde ücretsiz olarak giriş yapabiliyorsunuz.

Barcelona Katedrali Kaynak: makespain.com

El Petó Duvarı (Öpücük duvarı)

Katedralden çok uzaklaşmadan Barcelona’daki en ünlü duvarlardan birine bakalım. Sanatçı Joan Fontcuberta’nın çabalarıyla, vatandaşlardan özgürce yaşamak temalı kişisel fotoğraflar gönderilmesi istendi. Sonuçta ellerine 4000 tane fotoğraf ulaştı. Fotoğraflar seramik üzerine aktarılıp duvara yerleştirildi. El petó(Katalanca öpücük demek) olarak bilinen bu duvarda uzaktan bakıldığında öpüşmekte olan iki dudak görürüz. Bu sanatsal girişimin sloganı ise ‘Dünya her bir öpücükle doğar’ olarak ifade edilmiş.

El Pont del Bisbe (Piskopos Köprüsü)

Katedral’in sağ tarafında kalan dar yolu takip ederseniz sizi Katalan Hükümet Binası ve Barcelona Belediye Binasının bulunduğu Jaume meydanına götürür. Yol üzerinde ise Barcelona’nın en çok fotoğraflanan eserlerinden birisini görebilirsiniz.

El Pont del Bisbe etrafında kalan eski yapılara rağmen yapımı oldukça yeni ve tarihi 1929’a dayanıyor. Mimarının asıl amacı Gotik bölgesinde olup ve Gotik olmayan tüm yapıların değiştirilmesiymiş ancak bu düşünce kabul edilmemiş ve sadece bu köprü yapılmış.

Köprünün altında kalan bir kuru kafa ve ona geçirilmiş hançer tasarımı o kadar inandırıcı bulunmuş ki, bunun taş işçiliği değil gerçek bir kuru kafa olduğunu söyleyen şehir efsaneleri dahi vardır.. Bir inanışa göre ise köprünün altından kuru kafaya bakarken geri geri yürüyerek geçerseniz dileğiniz gerçek olurmuş..

Barcelona Tarih Müzesi (MUHBA) – Plaça del Rei

Eğer tarihe meraklıysanız ve üzerine bastığınız o taşların altında bir zamanlar neler vardı merak ediyorsanız doğru yerdeniz. Barcelona tarih müzesi tam da yerin altında ziyaretçilerini ağırlar. İlk yerleşmecilere dair kalıntılardan başlayıp, Roma’ya, oradan dönem dönem neler yapılmış o eski duvarları, balık kurutma alanlarını, şaraphaneleri görebilirsiniz.

MUHBA’nın şehrin dört bir yanına yayılmış başka müzeleri ve sergileri de var. Detaylı bilgi için: https://ajuntament.barcelona.cat/museuhistoria/en/

MUHBA’ya giriş her ayın ilk pazar günü ve her pazar günü saat 3’ten sonra ücretsizdir.

Roma Mezarları

Nedendir bilinmez belki şehre gelenlere biraz korku vermek belki fanilere ecele hatırlamak için olsa gerek eski şehrin tarihi girişlerinden birisinde Roma döneminde kalma mezarlıklar vardır. MUHBA’nın bir parçası olan bu alanı ücretsiz olarak üstten görebilirsiniz.

Temple of Augusto (Agusto Tapınağı)

Barcelana’da Roma döneminden kalma çok az sayıda yapı vardır. Birçoğunun üzerlerine yeni evler inşa edilmiştir. Dikkatli gözler hala o taşları veya duvarları görebilir. Kalan nadide Roma yapılarından bir tanesi Agusto Tapınağı’na aittir. Yapı dediysek de koskoca tapınaktan 3 tanecik sütun kalmış geriye. Turistlerin pek de bilmediği bu sütunları ilk gördüğümüzde çok şaşırmış ve heyecanlanmıştık. Tam konumu paylaştığımız Google haritalar üzerinde bulabilirsiniz.

Agusto Tapınağından kalan 3 kolon

Plaça de Sant Felip Neri

Jaume meydanına inmeden sizi bir ara sokaktan kaçıralım ve daracık sokakların ardında saklanmış gizli bir köşeye getirelim. Buraya girince hep bir sükunet çöker..

Franco dönemine dayanan üzücü bir hikayesi vardır bu meydanın. Kilisenin duvarlarında izleri hala görülür. O dönem korumaya alınmış 30 çocuk kilisede saklanır ve meydana düşen bir bomba tüm çocukları öldürür. Yardım için birileri koşar ve o arada ikinci bir bomba daha düşer ve 12 kişi daha hayatını kaybeder.

Meydanın modern günlerden ilgi çekici bir yanı ise Amy ablamızın(Evanescence) Barcelona’da çekilen My Immortal klibinde kenarında dolandığı fışkiye tam olarak burada yer alıyor.

Meydandan aşağı devam ederseniz güzel kafe/restoranların olduğu dar bir sokağa ve eski Yahudi mahallesine ulaşmış olursunuz.

Les Galeries Maldà

Bu seferki önereceğimiz yer aslında Türkiye’deki pasajlara benzer bir çarşı diyebiliriz. Gotik’in ara sokaklarında kolaylıkla gözünüzden kaçabilir. İlk gittiğimizde bizi oldukça şaşırtmış, ilginç kostümcüler, orijinal Harry Potter, Game of Thrones, anime, punk gibi çeşitli konularda hediyelik dükkanları ile bambaşka bir dünyaya girmiş gibi olmuştuk.

Santa Maria del Pi Katedrali ve çevresi

Websitesi: https://basilicadelpi.cat/en/visits/

Galeries’in alt kapısından çıkarsanız Pi Meydanına(Plaça del Pi) gelmiş olursunuz. Meydanın ortasında Pi Katedrali yer alır. Katedralin çevresinde ise 3 tane meydancık vardır ki biz çok sevimli buluruz buraları. Ortadaki meydanda Paris’teki Montmartre’yi anımsatan resim sanatçılarını ve eserlerini görebilirsiniz.

Katedrale girmek isterseniz ücreti 4.5 Euro. Çan kulesinden panoramik Barcelona manzarasının da dahil olduğu rehberli tur ise 9 Euro.

La Rambla ve çevresi

Rambla İspanyolca’da bulvar demek. Katalonya’daki ramblalar genelde iki yanından araçların geçtiği ortada geniş bir alanın ise yayalar için ayrıldığı bir düzende oluyor. La Rambla, Barcelona’daki en meşhur rambladır diyebiliriz . Bir nevi buranın İstiklal Caddesi, Bağdat Caddesi gibi düşünebilirsiniz.

La Rambla, Katalonya Meydanı’ndan başlayıp limana kadar iner. Caddenin ortasındaki alan ağaçlarla süslenmiştir. Sıra sıra restoranlar, hediyelik eşya dükkanları, sokak sanatçıları yine cadde yol boyunca size eşlik eder. Caddenin iki yanında ise Barcelona’nın alameti farikası olarak havalı, güzel ve tarihi binalarla doludur. Özellikle birçok tiyatro binası ilginizi çekecektir.

Cadde üzerinde Barçalı taraftarların buluşma noktası olan Canaletes çeşmesini ve Miro‘nun hoşgeldin eserlerinden biri olan mozaiği görebilirsiniz.

La Rambla’da baştan sona kadar yürümek zordur. Genelde kalabalık olması sebeplerden biri olsa da, asıl sebep sağlı sollu dikkatinizi çeken bir sürü daracık tatlı sokağın veya binanın aklınızı çelmesidir. İşte onlardan bazıları:

San Josep La Boqueria Pazarı

Barcelona’da her mahallede kapalı bir semt pazarı vardır. Tabi La Boqueria, La Rambla’nın yanıbaşında kaldığı için diğerlerinden daha göz önündedir. Meyve, sebze, balık, kasap, atıştırmalıklar vb bir sürü şey görebilirsiniz.

Palau Güell (Güell Sarayı)

Mimarisine yine Gaudí’nin elinin değdiği güzide bir binadır. Sokak arasında farklı mimarisi ile hemen dikkat çeker. Palau, Katalanca’da saray manasına gelmektedir. Zamanının zengin ailelerinden Güell ailesinin yaşaması için tasarlanmıştır. Binanın her köşesinde ayrı bir detay dikkat çekmektedir. Terasından görebileceğiniz, Montjuic ve Katalan Sanat Müzesinin silüeti hoş bir manzara sunar.

Ücretsiz ziyaret edebileceğiniz günleri ve diğer bilet detaylarını https://www.palauguell.cat/en/open-day-first-sunday-every-month adresinden öğrenebilirsiniz.

Eğer ziyaret etmeyi düşünüyorsanız ücretsiz sesli rehbere(Türkçe yok) de ulaşabileceğiniz resmi Palau Güell Android ve Apple mobil uygulamalarını indirmeyi unutmayın.

Plaça Reial (Kraliyet Meydanı)

Barcelona’da daha önemli meydanlar olsa da bize İspanya’da yaşadığımız hissini veren asıl meydan burasıdır. Etrafı sarı binalar ve altlarında restoranlarla çevrili, içerisi palmiye ağaçları ve Gaudí’nin tasarladığı sanat eseri sokak lambalarıyla donatılmış ponçik bir meydan.. Her daim canlı ve keyiflidir. La Rambla girişinden başka meydanı çevreleyen her bir kenarından ayrı bir girişi daha vardır.

Carrer Ferran (Ferran Caddesi)

Eğer hala La Rambla’da iseniz işte yönünüzü değiştirtecek bir sokak daha! Gotik bölgesindeki diğer sokaklara nazaran daha geniş olan Ferran caddesi, Jaume Meydanı’nı da boylu boyunca keser ve sizi Ciutadella Parkına kadar götürür. Sağlı sollu yerleştirilmiş şık sokak lambaları bu caddenin en karakteristik özelliği diyebiliriz.

Kristof Kolomb Kulesi

Eğer La Rambla’dan sapmamayı başardıysanız tebrikler! Ödül olarak caddenin sonunda üzerinde Kristof Kolomb‘un heykelinin yer aldığı kuleyi görebilirsiniz. Kule 19.yy’ın sonlarında, Kolomb’un yeni kıtaya olan ilk seferiyle ilgili Barcelona’da Kraliçe İsabel ve 5.Fernando’ya verdiği rapora binaen yapılmış.

Eğer Kolomb’dan aşağı yürümeye devam ederseniz marinaya ulaşırsınız. La Rambla de Mar(Deniz ramblası)’dan geçip AVM ve akvaryumun bulunduğu yarım adaya ulaşabilirsiniz.

Raval Bölgesi

Raval nüfusunun çoğunluğunu, başta Pakistanlılar olmak üzere göçmenler oluşturur. Dükkanlar, insanlar, sokakların enerjisi size o havayı hemen verecektir. Şehrin yerelleri buraları pek sevmez ve biraz tehlikeli bulur. Suç oranının daha yüksek olduğu söylenebilir. Ancak kapkaç/yankesicilik dışında başınıza bir şey gelme ihtimali düşük. Biraz tehlikeli bir hava versek de çantanıza, telefonunuza sahip çıktığınız sürece sorun yaşamazsınız.

Bu kötü önyargıyı yıkmak için Barcelona’nın en önemli modern sanat müzelerinden birisi olan MACBA bu bölgede yer almaktadır. Bölgeyi turlarken bölgenin ilginç bar ve restoranlarında soluklanıp bir şeyler içebilir, eski bir hastane olan Biblioteca de Catalunya(Katalonya Kütüphanesi)’yı ve Kedi (El Gato de Botero) heykelini görebilirsiniz.

El Born Bölgesi

Born ise biraz daha elit ve sanatçıların tercih ettiği bir bölge diyebiliriz. Bir çok sanat müzesine, butiğe ev sahipliği yapar.

En öne çıkan birkaç noktayı sayalım: Palau de la Música Catalana(Katalan Müzik Sarayı) hem içi hem dışı muazzam bir mimariye sahiptir. Bu binanın şanssızlığı arada sokakta kalıp gözden kaçabilmesidir. Giriş ücretleri 10 Euro’dan başlamaktadır. Picasso müzesi, ünlü İspanyol ressam Picasso’nun eserlerine ev sahipliği yapar. Picasso’nun hem hayatı hem de eserleri ile ilgili yaşadığı evrimi görmek açısından önemli bir müze. El Born Centre de Cultura i Memòria‘da ortaya çıkartılmış eski şehir duvarlarını görebilirsiniz. Katalan Gotik mimarisinin eşsiz örneklerinden birini görmek civardaki keyifli sokak ve meydanlarda takılmak için Basilica of Santa Maria del Mar‘ı ziyaret edebilirsiniz. Son olarak küçük olsa çok sevimli bulduğumuz Passeig del Born‘dan geçmeyi unutmayın.

Palau de la Música Catalana(Katalan Müzik Sarayı)

Ciutadella Park ve Arc de Triomf

Ciutadella Park, ismini bir zamanlar burada yer alan Avrupa’nın o zamanki en büyük kalesinden dolayı almış. İspanya Kralı 5. Philip’in emriyle yapılan kale için Katalanlar zorla çalıştırılmış ve vergi yükü de onlara bindirilmiş. Kale artık işlevini yitirdiği bir dönem, surlar ve içerisindeki binalar bombalanarak yıkılmış. 19.yy’da ise şimdiki haline bürünerek Barcelonalılar’a park olarak hizmet vermeye başlamış. Park sınırlarında, yeşil alanların yanı sıra hayvanat bahçesi, küçük bir göl, Cascada, şato görünümlü bir müze ve Katalan Parlamento Binası da yer alıyor.

Hayvanat bahçesine girmediğimiz için çok yorum yapamayacağız ancak parlamento binasının önündeki bahçeye kadar girip oturabilir, keyif yapabilirsiniz.

Parkın en önemli eseri Cascada denilen şelale/havuzdur. Mimarı, Roma’daki Aşk Çeşmesi’nden esinlenmiş. Bugün Barcelona’nın simge eserlerinden birine dönüşmüştür.

Parktaki diğer bir keyifli alan ise Cascada’nın biraz altında kalan küçük gölettir. Doğayla iç içe geçmiş bu gölette sandal kiralayıp keyifli vakit geçirebilirsiniz.

Parktan çıkıp Passeig de Lluís Companys‘yi takip yukarı doğru yürüyebilirsiniz. Bu yürüyüş yolu gençlerin buluşma noktalarından biridir diyebiliriz. İnsanlar burada toplanır, içerler, dans ederler. Sokak sanatçıları tarafından da tercih edilen bu yolun yüksek bir enerjisi vardır. Yolun sonunda ise Arc de Triomf‘u göreceksiniz. Benzerleri Berlin, Paris gibi diğer Avrupa şehirlerinde de görülebilecek arklar genelde bir zafer anıtı olarak inşa edilir ancak Barcelona’daki ark 1888’deki Dünya Ticaret Fuarı için giriş kapısı olarak yapılmış.

Barceloneta Plajı

Barceloneta, Barcelona’nın deniz kıyısındaki semtidir. Eski şehre en yakın plaj burası olduğu için turistler arasında çokça rağbet görür. Olimpiyatlara kadar olmayan bu plaj, Mısır’dan getirilen kumlarla yapılmıştır. Plajın yanında kilometrelerce uzanan yürüyüş yolu da vardır. Vaktiniz varsa Barceloneta‘dan Selva de Mar‘a kadar sahilden yürüyebilirsiniz. Dönüşte yürümeye üşenirseniz Sarı metro hattı(L4) ile geri dönebilirsiniz 😉

Daha kısa bir yürüyüş tercih edenlere en azından Port Olimpic‘e kadar yürümelerini tavsiye ederiz. Bu bölge, birçok otel, gece kulübü, restoran, kumarhaneye ev sahipliği yapar. Ayrıca Frank Gehry‘in ünlü Altın Balık(El Peix d’Or) isimli eserini burada görebilirsiniz.

Ancak Barceloneta’da denize girmenizi tavsiye etmeyiz! Kapkaç olayları çok sık yaşanır ve denizi o kadar temiz değildir. Şehrin yerelleri daha ileride kalan Bogatell gibi plajlarda denize girmeyi tercih eder.

Plaza de España ve Montjuic bölgesi

Gelelim Barcelona’nın en önemli bir başka meydanına: İspanya Meydanı!

Protesto ve kutlamalar için en gözde adreslerden biri olan Plaza de España, döner kavşağın ortasındaki heykeliyle dikkat çeker. Bunun yanında civarda görülesi birçok yer vardır. Bir gününüzü bu bölgede geçirebilirsiniz.

Plaza de Espana, Barcelona

Meydanın güneyinde 2 tane Venedik usulü kule ve yolun sonunda ise Katalan Güzel Sanatlar Müzesi(MNAC) bizleri karşılar. Meydanın hemen yanı başında dairesel şekliyle dikkat çeken, eski bir boğa güreşi arenası olan Arena AVM yer alır. Özellikle AVM’nin üzerinden 360o ücretsiz seyir terası imkanı vardır. AVM’nin girişinde yer alan ücretli asansör yerine, AVM içindeki yürüyen merdivenlerle terasa ücretsiz çıkabilirsiniz!

Arena AVM’nin yan tarafında ise adını ünlü Katalan ressam Miro‘dan alan Miro Park var. Miro’nun Kadın ve Kuş isimli pek manidar heykelini burada görebilirsiniz. Bu heykel Miro’nun Barcelona’yı ziyaret eden insanlara hoşgeldiniz minvalinde yaptığı 3 eserden biridir. Eserlerden biri La Rambla’da yere, diğeri ise Barceloneta’ya giden yol üzerinde yapılmıştır.

MNAC’a yakın konumda bulunan bir başka turistik nokta ise Poble Espanyol de Barcelona‘dır. Biz ziyaret etmesek de içerisi İspanya’yı anlatan kültürel öğelerle donatılmış özel bir alan. 14 Euro’luk ücretini hak ediyor mu bilemiyoruz.

Son olarak ise MNAC’ın arka tarafında yer alan küçük ama sevimli bir botanik bahçe olan Jardí Botànic Històric’i sizlere önerelim. MNAC binasının sağ taraftan arkasına dolaştığınızda yürüyen merdivenleri göreceksiniz. Yürüyen merdivenlerin hemen sağ tarafında ise içeriye giden yola sizi bahçeye götürecek.

Fuente Mágica (Büyülü Fışkiye)

Barcelona’daki en ünlü aktivitelerden birisi Fuente Mágica‘yı izlemektir. Bu ‘büyülü fışkiye‘ haftanın belirli gün ve saatlerinde harekete geçer. Havuz suyunun ışık ve müzikle olan dansını izlersiniz. Etkinlik 30 dakikadır ve 2 defa art arda yapılır. Bizce öyle uçan kaçan bir olayı olmasa da buraya kadar gelmişken mutlaka katılın. Malum Covid’den dolayı gösteriler durdurulsa da güncel durumu https://www.barcelona.cat/en/what-to-do-in-bcn/magic-fountain/magic-fountains-show-times adresinden kontrol edebilirsiniz.

Katalan Ulusal Sanat Müzesi(MNAC) ve Palau Nacional

Palau Nacional(Ulusal Saray) 1929’da Barcelona’da yapılan Dünya Ticaret Fuarı için yapılmış bir saray. Mimarisinde İtalya’dan esintiler taşıyor. 1934‘den beri de Katalan Ulusal Sanat Müzesi‘ne ev sahipliği yapıyor.

Katalonya Ulusal Sanat Müzesi(MNAC)

Peki MNAC’a neden gitmeli?

  • Romanesk usüldeki kilise resimleri,
  • Terasından Barcelona manzarası izlemek (ücretsiz birçok alternatifi var)
  • 19. ve 20.yy’da etkisini göstermiş Katalan Modernizmi, noucentisme gibi sanat akımlarını merak ediyorsanız bu müzeye şans verebilirsiniz.

Bizce 12 Euro vermektense, Cumartesi ve her ayın ilk Pazarı olan ücretsiz girişleri kaçırmayın. Detaylar için: https://www.museunacional.cat/en/opening-hours-and-prices

Bizce sarayın kendisi bile ziyaret etmek için iyi bir sebeptir. Sarayın ön tarafında yer alan merdivenler her daim doludur. Bir yandan şehri izlerken, bir yandan bir sokak sanatçısının yaptığı müziği dinler, uzaklara dalar gidersiniz..

Montjuic Tepesi

Barcelona’daki en yüksek tepe olmasa da şehir merkezine yakın ve hakim durumdaki önemli bir tepedir.

En tepede 1640 yılında yapılan Montjuic kalesi vardır. Ücreti mukabilinde ziyaret edilebilir. Bu kale tarihi boyunca savaşlara ve infazlara tanıklık etmişken, günümüzde ise genelde kale duvarlarının dışında kalan yeşillik alanlarda yapılan sanatsal etkinlikler ile anılıyor.

Tepede kalenin yanısıra Barcelona olimpiyatları için yapılmış olimpik stada ve diğer tesislere, Barcelona’yı izlemelik ve kafa dinlemelik parklara, birçok bitki çeşidini görebileceğini bir botanik parka, amfi tiyatroya ve Joan Miro ile MNAC gibi önemli sanat müzelerine ev sahipliği yapıyor.

Montjuic’e Ulaşım

Montjuic bir tepe olduğu için yukarı çıkmak biraz meşakkatli olabilir. Eğer yürümek istemiyorsanız, tepeye çıkmak için en kolay yöntem Plaza de Espana’dan 150 numaralı otobüse binmektir. Alternatif olarak Parallel metro istasyonundan ücretsiz fünikülerle tepenin yarısına kadar çıkıp geri kalan yolu yürüyebilirsiniz. Teleferikle çıkmak da mümkündür ancak pahalı bir yöntemdir.

Montjuic için tavsiyemiz yukarıdaki yöntemlerden birisiyle tepeye kadar çıkıp, gezerek ve görerek aşağı yürümenizdir.

Park Güell

Yine bir Gaudí işi karşınızda. Park Güell, Gracia’nın üst kısımlarından Barcelona’ya yukarıdan bakar. 1900 yılında yapımına başlanmış ve 14 yıl sürmüştür. Aslında halka açık bir park olarak tasarlanmamış. Güell bir işadamıydı ve parkın içinde 60 tane ev inşa edilmesi planlanmıştı. Ancak konumun ulaşım sıkıntısı ve daha birçok problemden ötürü alıcı çıkmamıştı. 60 evden sadece 2 tanesi yapılabilmiş. Sonunda da bakmışlar olacak gibi değil halka açık etkinliklerin yapılabildiği özel bir alana dönüşmüş. Güell öldükten sonra ise mirasçıları parkı Belediye Meclisi’ne satmışlar ve Park Güell bir halk parkı olmuş.

Klasik bir parktan bekleyeceğiniz yeşilliğin yanında Gaudí tarafından tasarlanmış birçok yapı görürsünüz. Gaudí çoğu zaman zaman olduğu gibi, ilhamını doğadan almıştır ve ortaya çok ilginç eserler çıkarmıştır. Maalesef bu eserleri sözle ifade etmek haksızlık olacaktır. En iyisi yerinde görüp, dokunmak, hissetmektir.

Kırık seramiklerden yapılmış, mozaik süslü teras ve parkın girişindeki Hansel-Gratel’den fırlamış gibi gözüken yaş pasta kıvamındaki köşkler en ünlü kısımlarıdır bu parkın. Bunların dışında parkın dört bir yanında taşların anormal biçimde bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş birçok eser göreceksiniz. Ayrıca bir zamanlar Gaudí’nin yaşadığı ev Gaudí müzesi olarak işletilmektedir ve ziyaret edilebilir.

Park Güell’in renkli mozaikleri ve süslü köşkleri

Haziran 2020 itibarıyla Park Güell’e giriş düzeni değiştirildi. Önceden parkın sadece bir kısmı için bilet gerekirken, artık parka girmek için her türlü bilet almanız gerekiyor. Ücretsiz giriş sadece park bölgesinde yaşayan yerellere ve kütüphane kartı sahiplerine sağlanıyor.

Giriş ücreti 10 Euro’dur. Buraya kadar gelmişken El Turó de les Tres Creus‘u görmeyi unutmayın. Parkın hemen yanı başındaki bu taş kulesi, güzel bir Barcelona manzarası sunuyor. Kuleye çıkana kadar ise çeşitli sokak sanatçılarına denk gelebilirsiniz.

Tibidabo Tepesi

Tibidabo, Barcelona’nın sırtını verdiği Collserola tepelerinin en yükseğidir. Panoramik Barcelona manzarası izlemek için harika bir noktadır. Manzara noktası olması dışında Sagrat Cor kilisesine(Kutsal Kalp), lunaparka ve televizyon antenine ev sahipliği yapar.

Kilisenin yapımına 1902 yılında başlanmış ve 60 sene sürmüş.İlginç bir biçimde şehirdeki birçok sokak arasından bile yükselen kiliseyi görebilirsiniz. Düz gri rengine rağmen süslemeli bahçe kapısı ile beraber bizce çok havalı bir görüntüsü var. Kilisenin sadece kulesi ücretli. Bahçesinden neredeyse 360 derece etrafı izleyebiliyorsunuz.

Tibidabo Sagrat Cor Kilisesi

Kilisenin altındaki lunapark ise daha çok çocuklara hitaben bir yer ama yetişkinlerin de eğlenebileceği oyuncaklar var olabilir. Lunapark girişi 2020 için kişi başı 26 Euro.

Tibidabo’ya Ulaşım

Tibidabo’ya Plaza de Catalunya’dan tren, füniküler ve 111 nolu minibüs kombinasyonu ile ulaşılabilir. Aktarma olduğu için sadece 1 bilet yeterli olacaktır. Bulunduğunuz konuma uygun yol tarifini almak için CityMapper’ı kullanmayı unutmayın 😉

Camp Nou

Camp Nou(Yeni saha), şehrimizin ünlü futbol takımının evidir. 100.000 kişilik kapasitesiyle Avrupa’nın en büyüklerindendir. Müzesinde Barcelona’nın kazandığı kupaları, eski top, krampon gibi futbol malzemelerini, sonra stadyuma geçip soyunma odalarını, tribünleri ve kenardan saha içini görmek istiyorsanız 23 Euro’ya elveda demelisiniz.

Yaklaşık 7 senedir yurtiçi ve yurtdışında geziyorum ve Camp Nou açık ara, para verdiğime en çok pişman olduğum yerdir. Öncelikle 23 Euro buralı birisi için bile çok anlamsız ve pahalı bir fiyat. Eğer daha önce bir stadyum görmediyseniz, Barcelona fanatiği falan değilseniz tavsiye etmiyoruz 🙂 Üzerine biraz daha koyup maç izlemek daha mantıklı olabilir.

Barcelona’da ne yemeli?

Açıkçası Barcelona kendi mutfağı çok güçlü bir şehir değil. İspanya deyince akla gelen ve tatmanız gereken bazı lezzetleri Barcelona için de sayabiliriz: Tapas ve paella. Onun dışında Meksika’dan Doğu Asya mutfaklarına, Afrika’dan Ortadoğu’ya tüm dünya mutfaklarını bulabilirsiniz.

Tapas, paella ve diğer lezzetler hakkında daha detaylı bilgi için sizleri Mutlaka Tatmanız Gereken İspanyol Yemekleri yazımıza alalım.

Barcelona restoran tavsiyelerimize ise buradan ulaşabilirsiniz.

Barcelona’ya ilk kez gelecekler için nerelerde geziler, neler yenir, ne yapılır gibi soruları tek bir yerde toparlamaya amaçladığımız bu yazının sonuna geldik. Yakında Barcelona 201 ile daha az bilinen yerleri sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz!

Ender

Yorumları Gör

  • Gidip görme imkanım şu an için olmasa da küçük bir gezi tadında oldu bu yazı ile karşılaşmak. Ha bu arada uzun zamandır whatsapp yok, eğer herhangi bir sebepten ötürü mesaj attıysan/ atacaksan görmemem çok olası. Aynı numaramın telegramı, signali var. Hiç olmadı mail adresim var bkz. Yurtiçi Seyahat Planı (gugıl şit). Lazım olursa oradan şaaparsın. Selametle.

  • Harika bir rehber olmuş. Haritanızı da Ekim ayında yapacağımız gezi için çevrimdışı indirdik. Elinize sağlık. Güzel bir iş olmuş.

Share
Published by
Ender

Son Yazılar

Eguisheim Gezi Notları

Salut arkadaşlar! Colmar'ı ziyaret edenlerin görmesini tavsiye ettiğimiz 2 köyden bir diğeri olan Eguisheim yazımızla… Read More

3 hafta önce

Turckheim Gezi Notları

Colmar'ı ziyaret edenlerin mutlaka görmesini tavsiye ettiğimiz 2 kasabadan birisi olan Turckheim, Colmar'a 6 km… Read More

2 ay önce

Colmar Gezi Rehberi

Salut arkadaşlar! Bu yazımızda sizlere Aralık 2023 yılı sonunda ziyaret ettiğimiz masal kasaba Colmar'dan bahsedeceğiz.… Read More

2 ay önce

İspanya’da Hayata Başlamak: NIE ve TIE Nedir? Oturum Kartı Randevusu Nasıl Alınır?

Bu yazıda İspanya'da yaşamaya başlayanlar için özellikle ilk başlarda çok kafa karıştırıcı olan NIE, TIE(yabancı… Read More

3 ay önce

Barcelona Restoran Tavsiyeleri

Hep gezmekten tozmaktan bahsediyoruz biraz da yemekten ve Barcelona'da nerede yemeli ondan bahsedelim. Bu yazıda… Read More

3 ay önce

1 Günlük Pamplona Gezi Notları

İspanya'nın dünyaca ünlü boğa koşularının gerçekleştiği şehir olan Pamplona'ya dair gezi notlarımızı paylaşıyoruz bu yazıda.… Read More

4 ay önce