Salut arkadaşlar! Bu yazımızda sizlere Aralık 2023 yılı sonunda ziyaret ettiğimiz masal kasaba Colmar’dan bahsedeceğiz.
Colmar, kuzey doğu Fransa’da yer alan bir komün. Alsas Şarap Yolu boyunca uzanan kasaba Alsas Şarap Başkenti olarak da biliniyor. Yaklaşık 70 bin nüfuslu Colmar, Strazburg ve Mulhouse’dan sonra Alsas’ın üçüncü büyük belediyesi. Kasaba, oldukça iyi korunmuş eski şehri, mimari yapıları ve müzeleri ile ünlü olmasının yanı sıra Fransa ve Noel denilince akla ilk gelen destinasyonlardan biri. Öyle ki şehir Noel pazarlarının kurulmasıyla hınca hınç turist doluyor.
Eski zamanlardan beri bir Fransa bir Almanya arasında el değiştiren Colmar, I. Dünya Savaşı’ndan sonra imzalanan Versay Antlaşmasına göre Fransa’ya bırakılmış. II. Dünya Savaşı’nda tekrar Nazi Almanyası’nın kontrolüne geçen kasaba 5 sene sonra tekrar Fransa’ya geçmiş olmasına rağmen bu masal kasabada Alman etkisini çok daha yoğun hissediyorsunuz.
Şimdi lafı çok uzatmadan Colmar yazımıza başlayalım. Keyifli okumalar…
Colmar’a ne zaman gidilir sorusunun cevabı size kalmış. Zira Colmar dört mevsim gidilebilecek bir yer. Ne zaman giderseniz gidin ayrı bir tat alacağınız kesin. Ama bizce Noel ruhunu da yaşamak istiyorsanız kasım sonundan aralık sonuna kadar olan dönemde gitmeniz mantıklı olacaktır.
Yok ben Noelde gidemem pahalı olur yazın da gidemem yüksek sezon olur diyorsanız sonbaharın başlarında veya ilkbaharda kasabayı ziyaret ederek artan fiyatlardan ve aşırı kalabalıktan kaçabilirsiniz. Ayrıca fiyatlar nispeten daha düşük olacak ve kasaba hareketli yaz kalabalığından da kurtulmuş olacaktır.
Türkiye’den Colmar’a direkt bir uçuş bulunmuyor. Bu yüzden Zürih, Basel üzerinden ya da THY ile Strazburg’a uçup sonrasında otobüsle Colmar’a geçebilirsiniz. THY’nin Strazburg’a direkt uçuşları 2021 yılında başlamış.
Strazburg’a indiyseniz tren, otobüs (aktarma yaparak) ve araba kiralama seçenekleriniz bulunuyor. Taksiden bahsetmiyorum bile. Tren için saatler hafta içi ilk tren 5.41’de ve son tren 23.20’de. Hafta sonu ise ilk tren 6.47’de başlıyor 23.20’de son tren kalkıyor. Direkt otobüs ise Strazburg havalimanından Colmar’a bulunmuyor. Ancak Strazburg(Place de l”Etoile) otobüs terminaline giderseniz oradan Colmar’a giden otobüslere binebilirsiniz. Flixbus ve BlaBlacar Bus’un seferleri var. Buradan Colmar’a yolculuk 1 saat sürüyor. Araba kiralama konusunda ise iyi fiyat yakalamak için belki aylar öncesinden fiyat kovalamak gerekiyor. Bir diğer seçenek ise BlaBlacar ile Colmar’a ulaşmanız şeklinde olabilir. Biz Colmar’a Strazburg’dan BlaBlacar ile geldik. Yolculuğumuz yaklaşık 1 saat sürdü ve kişi başı 10 Euro ödedik.
Diğer seçenek ise üç ülkeye birden açılan Basel- Mulhouse- Freiburg EuroAirport Havalimanı’na uçup oradan havalimanının önünde bulunan toplu taşıma araçları ile Colmar’a ulaşmanız yönünde olacaktır. Eğer Basel çıkışını kullanacaksanız otobüs ve tren seçenekleriniz mevcut. Tren ile gitmek için havalimanının Mulhouse/Fransa çıkışından çıkış yaptıktan sonra 11 numaralı otobüse binip Saint Louis tren istasyonuna gidip oradan da trene binip Colmar’a ulaşabilirsiniz. Trenler her 30 dakikada bir kalkıyor. Bilet fiyatları saate göre değişkenlik göstermekle birlikte genellikle 17 Euro şeklinde.
Flixbus’ın ise her gün Mulhouse/Fransa çıkışından otobüs seferleri yapılıyor. Fiyatlar gününe göre değişiyor ve yolculuk 1 saat 15 dakika sürüyor.
Biz Colmar gezimize 2 gün ayırdık. 1 tam gün Colmar ve 1 gün Egusheim + Turckheim köyleri ve sonrasında Colmar’da dolaşma şeklinde yaptık. Böylece Colmar’ı hem gündüz hem gece gördük ki her vakti ayrı güzel. Tabii burada yapmanız gereken zamanınızı ve otobüs saatlerini iyi ayarlamanız yönünde olmalı.
Biz Colmar gezimizi taa Temmuz ayında ayarlamamış olmamıza rağmen kasabadaki konaklama yerlerinin %80’i o zamandan önce dolmuştu. Yani konaklama işini çok erkenden halletmeniz gerekiyor. Bizim pek bir seçeneğimiz olmadığından Airbnb’den bütçe dostu ve yorumu iyi olan bir yer seçtik kendimize. Kaldığımız yer şehrin girişinde yer alan Krutenau bölgesinde idi ve Küçük Venedik’e yürüme 10 dakikamızı aldı.
Sizler dilerseniz eski şehir bölgesinde ya da bizim gibi yürüme zorlanmadan gidip gelebileceğiniz bölgelerde konaklamanızı ayarlayabilirsiniz.
Yeme konusu bence yoğun dönemlerde başlı başına bir sorun. Çünkü her yer tıklım tıklım oluyor ve önceden rezervasyonunuz yoksa sizi içeri buyur edemiyorlar. Tam o kalabalık saate kalmamak için ise ya erken yemelisiniz ya da geç yemelisiniz.
Bizim gittiğimiz ve Colmarlı ev sahibemizden aldığımız önerileri aşağıda sizinle paylaşıyorum.
Şahmeran, bir Türk restoranı. Google maps’ten bulduk. Çalışanlar gayet ilgili, servis hızlı, yemekler lezizdi. Önceden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Bizim rezervasyonumuz yoktu ama akşam 6 gibi gittiğimiz için bir buçuk saatliğine yer bulabildik.
Her yer dolu olduğundan ne yesek diye aranırken bulduğumuz bir diğer yer ise Pizza Cosy idi. Burayı da beğendik. Değişik pizzaları var. Çalışanlar ilgili ve servis hızlı.
Bunun dışında rezervasyon yaptırmadığımız için gidemediğimiz ama ev sahibemizin önerdiği restoranlar şu şekilde: Restaurant Bartholdi, Brasserie des Tanneurs, Le Petit Tanneur, Wistub Brenner, Brasserie Schwendi. Bu restoranlara şans verilebilir.
Kasım ayının son haftasından aralık ayının sonuna kadar (yeni yıl pazarları 2023 yılında 23 Kasım’dan 29 Aralık’a kadar kuruldu) Colmar adeta peri masallardan çıkmış bir havaya bürünüyor. Şampiyonluk her ne kadar Alman pazarlarında olsa da Colmar, Avrupa’nın en iyi Noel pazarlarından biri olarak anılıyor. Bunun yanı sıra Fransa ve Noel dediğinizde akla ilk gelen birkaç yerden biri olarak biliniyor.
Yeni yıl pazarları kasabanın 6 farklı noktasına kuruluyor. En güzel yanı ise hepsinin birbirine yakın olması. Şehirde şöyle bir yürüyüşe çıksanız muhtemelen hepsini görmüş ve gezmiş olursunuz. Ancak dikkat edilmesi gereken bir husus var o da bazı pazarların akşam 7’de kapanıyor olması. Aşağıya yeni yıl pazarlarının kuruldukları yerleri listeliyorum:
Aşağıya daha iyi görebilmeniz ve anlamanız adına bir harita bırakıyorum.
Biz gezimize kaldığımız yere yakın olduğu için Su Kulesi ve Temyiz Mahkeme binasından başladık. Sonra Küçük Venedik’e geçtik. Noel pazarı ve Rue Turenne’deki köprüden ünlü manzarayı fotoğraflayıp Kapalı Pazar’ı gördük. Buradan Grand Rue’yi takip edip Rue des Marchants’a geçtik. Sonra da gezilecek yerleri sırayla dolaştık. Zaten bu yerler 1-2 paralel caddeye yayıldığı için gezmesi görmesi kolay.
Ahşap çerçeveli penceleri ve rengarenk evleriyle adeta masallardan fırlamış gibi görünen Küçük Venedik, kasabanın en popüler ve en şirin yerlerinden bir tanesi. Bugün, Küçük Venedik ve çevresinde gördüğümüz bu evlerin çoğu 14. ve 18. yüzyıllar arasında inşa edilmiş. Bu evlerin önünden devam ettiğinizde karşınıza çıkacak köprüden de sosyal medyalık güzel fotoğraflar çekebilirsiniz.
Rengarenk evler dedik peki bu evlerin renkleri ne anlama geliyor?
Eski zamanlarda, çok az insan okuyup yazabildiği için evlerin renkleri insanların hangi işletmenin ne sattığını ayırt etmesine yardımcı oluyormuş. Örneğin, mavi balıkçılar için, beyaz fırıncılar için, yeşil olanlar pazar bahçıvanları için, kırmızı olanlar kasap için ve sarı olanlar peynir satıcıları içinmiş.
Ayrıca kapıda tahtaya oyulmuş küçük kalpler görülüyorsa, bu evde bekar bir kız yaşadığı anlamına geliyormuş. Kız nişanlısını bulup evlendiğinde, kalp doğurganlığın sembolü olan bir baklava şekline çevriliyormuş.
Küçük Venedik, şehrin güneydoğusunda yer alıyor ve Koïfhus’tan balıkçılar bölgesinden geçerek Turenne ve Saint-Pierre köprülerine kadar uzanan bölgeyi kapsıyor.
Ayrıca kanalda bot turları da yapılıyor. Bu bot turları 25 dakika sürüyor ve 8 Euro ücreti var. Önceden rezervasyon yaptırmanız gerekebilir. Yerlerin çabuk dolduğunu unutmamanız gerek.
Colmar’da Amerika’daki Özgürlük Heykeli’nin bir replikasının olduğunu biliyor muydunuz? Amerika’nın kuruluşunun 100. yılı sebebiyle Fransız- Amerikan ilişkilerini geliştirmek amacıyla Fransa tarafından gönderilen Özgürlük Heykeli’nin New York’ta bulunan orijinali Colmarlı ünlü heykeltıraş Auguste Bartholdi tarafından yapılmış. Colmar’da bulunan heykelin replikası ise Bartholdi’yi anmak ve onun yaptığı en ünlü eseri Colmar’da da yaşatmak amaçlı yapılmış. Özgürlük Heykeli’nin kopyası, Colmar Havaalanının hemen yanında Route de Strasbourg yolu üzerinde bulunuyor. Ayrıca yolda yürürken yerde bulunan üçgen plakalarda Özgürlük Heykeli’ni görebilirsiniz. Ara ara yere bakmayı ihmal etmeyin.
Ve Colmar’a kadar gelmişken Bartholdie Müzesi‘ne de uğrayabilirsiniz. Auguste Bartholdi’nin doğduğu evde bulunan Bartholdi müzesi, tamamen sanatçının eserlerini sergilemek amaçlı hizmete açılmış. Müzede aile mobilyaları, kişisel hediyelik eşyalar, modeller, çizimler, resimler, gravürler ve fotoğraflar bulunmakta. Giriş 1 yetişkin için 5 Euro.
St Martin Kilisesi ve Choco Story’e yakın konumda bulunan Pfister Evi, şapkacı Ludwig Scherer için 1537 yılında inşa edilmiş. Sokaklarda yürürken ilginizi çekecek binalardan biri. Dış cephesindeki resimler İncil’den ve Eski Ahit’ten ilham alınarak yapılmış ayrıca dış cephede Alman imparatorlarının portreleri de bulunuyor. Ev şapkacı amcaya ait olmasına rağmen adını, onu restore eden ve 1841’den 1892’ye kadar orada yaşayan aileden (tüccar Francois Jean Pfisterve ailesi) alıyor.
Rue des Marchands’daki Eski Gümrük Evi yani Koïfhus, eskiden şehrin idari ve ekonomik merkeziymiş. 1480 yılında inşa edilmiş ve başlangıçta iki ana amaçla kullanılmış. Üst kat idari hizmetler için, alt kat ise mahkeme, gümrük hizmetleri ve depo olarak kullanılmış.
Günümüzde ise burada birçok halk açık etkinlik düzenleniyor.
1235 ve 1365 yılları arasında eski bir bazilikanın kalıntıları üzerine inşa edilen Aziz Martin Kilisesi, Alsace’deki Gotik mimarinin önemli bir örneği olarak gösteriliyor. 1572’de güney kulesinde çıkan bir yangın nedeniyle iskeleti ve tüm çatıları tahrip olmuş. Bunun üzerine kilise bu ve başka sebeplerden dolayı birkaç kez restore edilmiş.
Colmar sakinleri Aziz Martin kilisesini bir katedral olarak görüyorlar ama aslında burası özellikleri bakımından bir kilise olarak görülüyor.
Noel dönemi kaynaklı olsa gerek biz gittiğimizde oldukça kalabalıktı. Giriş ücretsizdi. Kiliseyi dışarıdan izlemek de güzel. Çevresinde oturabileceğiniz yerler ve restoranlar mevcut.
Colmar merkezde görebileceğiniz bir diğer kilise Dominik Kilisesi. Dominik Meydanı’nda yer alan kilise 13. yüzyılın sonlarına doğru inşa edilmiş. Büyük pencereleri ve renkli vityray dekoruyla dikkat çeken kilisenin önünde Noel zamanı pazar kuruluyor.
Kiliseye giriş ücreti 2 Euro.
Küçük Venedik’de bulunan bu pazar 1865’te Colmar belediye tiyatrosunu da tasarlayan Louis-Michel Blotz tarafından inşa edilmiş. 2010 yılında tamamen yenilenen pazar, yerel ürünler, meyve ve sebzeler satan birçok tezgaha, restoranlara ev sahipliği yapıyor. Perşembe günleri açık hava pazarı da kuruluyor. Biz uğradığımızda pazar oldukça kalabalık idi özellikle restoran bölümleri. Uygun olan bir tanesinde yemek yemek istedik ancak full idi. E paket yaptıralım yürürken yeriz dedik paket servis de yapmıyorlarmış. Dolayısıyla elimiz boş karnımız aç oradan çıktık.
Pazartesileri kapalı olan pazarın diğer günlerde de açılış ve kapanış saatleri farklılık gösteriyor. Kontrol etmenizde fayda var.
Müze olmadan önce, Orta Çağ’dan Fransız Devrimi’ne kadar, Unterlinden bir manastır imiş.
Fransız Devrimi ile manastırda yaşayan rahibeler şehri terk etmeye başlamışlar ve manastır binaları birer kışlaya dönüştürülmüş. 19. yüzyılın ortalarında şehir arşivcisi bey Luis Hugot manastırı müzeye dönüştürmüş. Ve günümüzde müze Alsas’ın en çok ziyaret edilen müzesi olmuş.
Müze, orta Çağ ve Rönesans’tan kalma geniş bir sanat ve eser koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor. Müze koleksiyonunda 14. yüzyıldan 16. yüzyıla kadar tablolar, heykeller, mobilyalar yer alıyor. Müzede ayrıca geniş bir Alsas halk sanatı koleksiyonu ve 200.000’den fazla cilt içeren bir kütüphane de bulunmaktadır.
Müzeye giriş giriş ücreti bir yetişkin 13 Euro. Müze salı günleri kapalı. Diğer günler sabah 9 ile akşam 6 arası açık.
Girmek için şans vermek istedik aslında ama hemen girişteki satış mağazasında satılanları görünce hiç çekmedi bizi. Eğer siz çocuğunuzla geliyorsanız ve yapacak iyi bir aktivite bulamadıysanız şans verebilirsiniz. Çocukların iyi vakit geçirdiği söyleniyor.
Giriş 1 yetiştkin 12.5 Euro, 0-2 yaş çocuklar ücretsiz, 3-11 yaşındaki çocuklar 7.5 Euro. Bilet fiyatına sesli rehber ve çikolata tadımı dahil. Biletlerinizi girişte ya da internetten satın alabilirsiniz.
Hansi Müzesi ile karşılıklı olan bu ev hemen dikkatinizi çekecektir. 1609 yılında esnaf Anton Burger için Aziz John Şövalyelerinin de evini yapan mimar Albert Schmidt tarafından yapılmış. Alman rönesansından kalma güzel bir bina olan Kafalar Evi, adını üç katlı bir cumbalı pencerenin de bulunduğu cepheyi süsleyen 106 kafadan alıyor.
Hansi Müzesi, ünlü Maison des Têtes’in karşısında yer alıyor. Dikkat çekici bir binası var. Ziyaretiniz sırasında Hansi’nin yaşamına ve faaliyetlerine tanık oluyorsunuz. Çocukluğundan itibaren sanatsal gelişimi, sürgün dönemi, tanıtım tabelalarından el boyaması sofra takımlarına ve kıyafetlerine kadar ona ait şeyleri görme fırsatı yakalıyorsunuz. Asıl adı Jean-Jacques Waltz olan Hansi amcamız bir ressam. Zamanında Almanlara yönelik sert eleştiriler içeren ilginç çizimleriyle ünlü imiş.
Binaya girişte bir satış mağazası bulunuyor. Mağazada bardaktan şekerlemelere, magnetlere, reçellere, yeni yıl süslerinden şaraplara ve mutfak araç gereçlerine kadar birçok ürün satılıyor.
Giriş 5 Euro. Her gün sabah 10 ile akşam 18.30 arası açık.
Colmar Gar’ına oldukça yakın bir konumda bulunan park halka açık bir park. Eskiden parkın sadece bir kısmı yürüyüş için halka açıkmış.
Parkın kuzeyinde Bartholdi tarafından yapılan General Rapp heykeli bulunuyor. Ayrıca parkın ortasında 1864 yılında inşa edilen ve Bartholdi tarafından yaptırılan Amiral Bruat heykelini ve etrafını saran bir çeşme bulunuyor.
Parkın düzeni, Onur Nişanı (Légion d’honneur) haçından esinlenilerek yapılmış. Onur Nişanı ise Fransız madalyaları arasında en tanınmış ve en yüksek dereceli sivil nişanı imiş.
Noel döneminde park cıvıl cıvıl idi. Parkın bir yanında kapalı galerisi ile bir atlıkarınca vardı. Diğer yanında ise Noele özel kurulan, çocukların ve ebeveynlerinin binebileceği tarzda bir tren kurulmuştu. Bunun hemen arkasında ise küçük yemek stantları vardı. O standlardan birinden meşhur Fransız tartes flambéelerinden satın aldık ancak tadını pek beğenmedik. Flambeelerin fiyatı 11-13 Euro arasında idi.
Parc du Château içinde yer alan su kulesi 1880’lerde Colmar’da içme suyunun düzenlenmesi ve dağıtımı için kullanılmış. Alman neo-gotik tarzında yapılan kule kasabanın simgelerinden ve en yüksek noktalarından birisi. 1984’ten beri kullanılmayan su kulesi Alsace’taki en eski su kulesi olma özelliği taşıyor.
Biz su kulesini görmeye giderken böyle bir şey görmeyi beklemiyorduk o yüzden görünce dibimiz düştü desek yeridir.
Parkın hemen yanında Temyiz Mahkemesi binası yer alıyor. Mahkeme binası ise 20.yüzyılda Almanlar tarafından yapılmış. Park ve mahkeme binasının yer aldığı sokaktaki müstakil evler görülmeye değer.
Yazımızın bu bölümünde özellikle Noel döneminde masal kasabaya dönüşen Colmar’ın en fotojenik yerlerinden bazılarını listeleyeceğiz.
Bizim Colmar gezimiz böyle geçti. Umarız yazımız sizler için faydalı olur.
Sağlıcakla kalın…
Salut arkadaşlar! Colmar'ı ziyaret edenlerin görmesini tavsiye ettiğimiz 2 köyden bir diğeri olan Eguisheim yazımızla… Read More
Colmar'ı ziyaret edenlerin mutlaka görmesini tavsiye ettiğimiz 2 kasabadan birisi olan Turckheim, Colmar'a 6 km… Read More
Bu yazıda İspanya'da yaşamaya başlayanlar için özellikle ilk başlarda çok kafa karıştırıcı olan NIE, TIE(yabancı… Read More
Hep gezmekten tozmaktan bahsediyoruz biraz da yemekten ve Barcelona'da nerede yemeli ondan bahsedelim. Bu yazıda… Read More
İspanya'nın dünyaca ünlü boğa koşularının gerçekleştiği şehir olan Pamplona'ya dair gezi notlarımızı paylaşıyoruz bu yazıda.… Read More
Bir başka Katalan Ortaçağ güzeli köy ile karşınızdayız: Pals. Daha önce Peratallada'dan ve civarındaki 2… Read More