Prag 4 Günlük Gezi Notları

Dobry den arkadaşlar! Bu yazımızda size 2022’nin Ekim ayında ziyaret ettiğimiz Prag’tan bahsedeceğiz.

Çek Cumhuriyeti’nin en büyük şehri ve başkenti olan Prag aynı zamanda Orta Avrupa’nın gözde şehirlerinden biridir. Zengin tarihi, mimarisi, dar sokakları, yemekleri ile insanı kendine hayran bırakan bu şehir “Altın Şehir”, “Masal Şehri” ve “Avrupa’nın Kalbi” gibi isimlerle de anılıyor. Vltava Nehri’nin üzerine kurulu bu şehrin 2022 itibariyle 1.318.000 nüfusu var. Prag ‘ın 11. ve 18. yüzyıllar arasında inşa edilen eski şehir kısmı 1992 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiş. Haksız da sayılmazlar çünkü eski şehire adım atar atmaz orta çağa ışınlandığınızı hissediyorsunuz. Bir kültür metropolü olan Prag, Einstein, Mozart, Kafka gibi sanat, bilim ve siyasetin önde gelen kişilerinin de yollarının geçtiği bir şehir olmuş.

Prag’a ne zaman gidilir?

Prag’da yazlar genellikle ılık ve kışlar ise sert geçtiği söyleniyor. 2022 yılı ise tüm dünyada olduğu gibi Prag’da da çok sıcak geçmiş ve üç ay yaz yaşamış Praglılar. Kışın turist sayısında ciddi şekilde düşüş yaşayan Prag’ın ilkbahar ve sonbahar aylarında gezmek için ideal olduğu söyleniyor. Biz Prag’a Ekim ayında gittik ve bizi hiç üzmedi. Rehberimiz de bize Prag’a gelmek için çok güzel bir ay olduğunu, Eylül ayının yağışlı geçtiğini, Kasım ayından itibaren ise havaların soğuduğunu ve karlı geçtiğini söyledi. Yani yazın ya da ilkbaharda Prag’a gidemiyorsanız Ekim ayını değerlendirebilirsiniz. Bunun yanı sıra gitmişken Noel ruhunu da yaşayayım, azıcık da üşüyeyim, bi de kar ezeyim diyorsanız Kasım sonu itibarıyla eski şehirde kurulan Noel pazarını görecek şekilde planınızı yapabilirsiniz.

Prag Havalimanından Şehir Merkezine Ulaşım Nasıl Yapılır?

Prag Havalimanı’ndan şehir merkezine ulaşım araçlarıyla (iki araç arası aktarma ve bekleme süresini saymıyorum) 25-30 dakikada ulaşabilirsiniz. Biz şehir merkezine (Astronomik Saat Kulesi’ni baz aldık.) ulaşım için otobüs artı metro yaptık. Önce havalimanının önünden kalkan 119 nolu otobüse bindik. Sonrada Nádraží Veleslavín durağından da A metro hattını kullanarak şehir merkezine ulaştık. Ulaşım için biletimizi ise 119 nolu otobüs için havalimanının çıkışında bulunan makinelerden aldık. Aktarmadan sonraki metro biletimizi ise metro durağında bulunan makinelerden aldık. Biz 90 dakika geçerli biletten satın aldık ve kişi başı 40 CZK ödedik. Otobüse binmeden önce biletinizi aktif etmeyi (validation) unutmayın. Havalimanına dönüşü ise metro artı otobüs şeklinde yaptık.

Uygun fiyatlı diğer bir ulaşım şekli ise havalimanından kalkan Airport Express Bus. Ücreti yetişkinler için 100 krona, 6-15 yaşındaki çocuklar için ise 50 krona. Biletler şoförden alınıyor. Bu otobüs sabah 5.30′tan akşam 21.00‘e kadar çalışıyor ve her yarım saatte bir kalkıyor. Detaylı bilgi için buraya göz atabilirsiniz.

Bunların dışında taksi (taksicilere dikkat, insanları dolandırdıkları söyleniyor), Uber, Private Pickup (bunu kullanmak için welcome picksup uygulaması öneriliyor ve iyi çalıştığı söyleniyor) ya da kişi başı 16 euro vererek shuttle kullanabilirsiniz.

Prag’ta Nerede Kalınır?

Biz Prag gezimizde Airbnb üzerinden ayarladığımız Karlin bölgesinde bir evde kaldık. Bu bölgeyi öneriyoruz çünkü hem uygun hem de merkeze yürüyerek 20-25 dakika sürüyor. Ayrıca tramvay, metro gibi ulaşım araçlarının yanı sıra otobüs terminali ve ana tren istasyonu da bu bölgede yer alıyor. Restoranlar yönünden de çok zengin bir bölge. Yanlış hesaplamamız sonucu kalan 1 günümüzde ise booking.com üzerinden ayarladığımız ve Můstek bölgesinde yer alan bir apartta kaldık. Apart idare etmelik olsa da bulunduğu konum olarak merkezi bir yerdeydi. Bunların dışında ise tam merkezde olayım, tarihten kopmayayım, gece hayatına da akarım ben diyorsanız turistik yerlerin olduğu bölge olan Staré Město bölgesinde konaklayabilirsiniz.

Rezervasyon işleminizi, bu linke tıklayıp Booking.com üzerinden yaparsanız, bize bu siteyi devam ettirebilmek için küçük bir katkıda bulunmuş olursunuz. Şimdiden teşekkürler 🙂

Prag’ta Şehir İçi Ulaşım Nasıl Yapılır?

Biz gittiğimiz her şehirde yürümeyi seviyoruz. Bu yüzden mesafeler çok uzak değilse, hava da kötü değilse ya da çok yorgun değilsek otobüs ya da herhangi bir ulaşım aracı kullanmıyoruz. Prag da bizim bolca yürüdüğümüz şehirlerden biri oldu. Çok nadir ulaşım aracı kullandık. Kullandığımız zamanlarda ise Google maps ve CityMapper‘a danıştık. Bunun dışında ulaşım için buraya göz atabilirsiniz. Bilet makineleri ise bazı duraklarda var çoğunda yok.

Eğer toplu ulaşım kullanmayı düşünüyorsanız, 30 dakika, 90 dakika, 1 günlük veya 3 günlük gibi seçeneklerden birini tercih edebilirsiniz.

Biz toplu ulaşımı sadece Prag Kalesi’ne giderken kullandık önce tramvaya sonra otobüse bindik ancak bilet alacağımız yeri bulamadığımız için biletsiz bindik. Birisi bize otobüsün içerisinde bilet alabileceğimizi söylemişti ama öyle bir şey görmedik. Neyse ki bir kontrole denk gelmedik.

Prag Hakkında Bazı Minik Bilgiler

  • Çekya, Türkiye’den vize istiyor dolayısıyla Schengen vizesi almanız gerekiyor.
  • Bir Avrupa Birliği ülkesi olmasına rağmen para birimleri Euro değil, Çek Korunası. Ancak Euroya geçecekleri söyleniyor.
  • Diğer Avrupa şehirlerinde olduğu gibi burada da turistik bölgelerde çok hırsızlık olduğunu duyduk. O yüzden dikkat edilmeli.
  • Çeşme suyu güvenle içilebilir.
  • Valiz/çanta bırakmak için bir yer arıyorsanız Merkez Tren İstasyonunda var(Praha hl.n.). Biz sorunsuz biçimde bıraktık ve aldık. Şurada saati ve fiyatları görebilirsiniz.

Prag’da Nerede Ne Yemeli?

Çek yemeklerine ve Prag’da gittiğimiz kafe ve restoranlara dair notlarımıza buradan erişebilirsiniz.

Prag’da Kaç Gün Geçirmeli?

Bizce Prag minimum 3 günlük bir şehir. Şehrin tüm önemli turistik yerlerini ve ilgi çekici yerlerini keşfetmek için üç gün yeterli bir zaman. Ancak başka başka yerlerini de göreyim, detaylı gezeyim, kendimi de çok yormayayım günlere yayayım diyorsanız 4-5 gün ayırmak ideal olur.

Size fikir vermesi açısından gezi planımızı aşağıya yazıyoruz.

Gün gün Prag Gezi Planı

Biz Prag’da 4 gün kaldık. Günlük gezi planımızı ise şu şekilde yaptık:

1.gün: Yahudi Mahallesi, Vlata nehri boyunca yürüyüş ve Charles Köprüsü.

2.gün: Letna Park ve Stromovka Parkı.

3.gün: Prag Kalesi, Wallenstein Sarayı ve Bahçesi, Lennon Duvarı, Prag’ın en dar sokağı, Kuğu ve su samurları ziyareti, Dans eden ev, Galeri Lucerna.

4.gün: Eski Belediye Sarayı ve Saat Kulesi turu, Kitap Kulesi, Charles Köprüsü Müzesi, Franz Kafka’nın Dönen Kafası, Havelské Tržiště Halk Pazarı

Prag’ta Gezilecek Yerler

Prag’ta gezilecek yerleri semt semt grupladık:

Staré Město (Eski Şehir) Gezilecek Yerler

Eski Şehir Meydanı

Prag’ı keşfetmek için listenizin ilk sırasına eski şehri alabilirsiniz. Bu bölge Prag’ın kalbi diyebiliriz. Astronomik Saat Kulesi, Tyn Kilisesi, Aziz Nicholas Kilisesi, Eski Kent Binası Kulesi, Eski Belediye Sarayı, Charles Köprüsü gibi tarihi açıdan önem taşıyan yerler ve yapılar burada yer alıyor. Ayrıca eski şehir meydanı çok eski zamanlarda Avrupa ticaret yollarının kesiştiği bir nokta imiş. Eski şehir meydanı günümüze kadar Büyük Meydan, Eski Pazar Yeri gibi isimlerle de anılmış. Meydan, Prag Kalesi’nde gerçekleştirilecek taç giyme törenleri için yapılan geçitlere, infaz edilme gibi trajik olayların yanı sıra çeşitli kutlamaların gerçekleştirildiği bir yer olmuş. Günümüzde de başta Noel pazarı dahil olmak üzere, çeşitli konserler ve diğer birçok etkinliğe ev sahipliği yapıyor.

Eski Belediye Sarayı

Eski Belediye Sarayı şehrin en çok ziyaret edilen yerlerinden bir tanesi ve tarihi 1338 yılına kadar dayanıyor. Belediye Sarayı kendi içindeki salonlar ve kendisine bitişik Gotik ve Rönesans dönemlerinde yapılmış birkaç binadan oluşan bir kompleks. Takip eden yıllar boyunca orijinal belediye binası, binanın yenilenmesi ve genişletilmesi sonucunda büyük ölçüde ortadan kaybolmuş. Binanın batı tarafında kalan pervazlı Gotik taş kapı, orijinal yapının bugün hala görülebilen bir kalıntısıdır.

Eski Belediye Binası’nın içi de dışı kadar göz alıcı. Geniş giriş holü, 15. yüzyılın sonlarında yeniden yapılanma sırasında kurulmuş. Yanal duvarlarda, Çek mimarlar tarafından tasarlanmış iki büyük mozaik var. Batı duvarındaki mozaiğin yapımında ulusal mitolojiden esinlenilmiş. Karşı duvarda “Slavlığın Prag’a Saygısı” başlıklı bir alegori var. Tavan süslemeleri, armalar ve ulusun tarihinden büyük olayların sembolik tasvirlerini içeriyor.

Birinci kata çıktığınızda buradaki salonlar düğün törenlerine ev sahipliği yapacak şekilde uyarlanmış. Üçüncü kat ise ahşap kakma tekniğiyle yapılmış 16. yüzyıldan kalma bir kapıyı barındırıyor.

Tur kapsamında Eski Belediye Sarayı’nın içindeki Eski Meclis Salonu, Brožík Meclis Salonu ve George Salonu‘nu da görüyorsunuz.

Bugün, Belediye Binası temsili amaçlara ve çeşitli kültürel etkinliklere ev sahipliği yapmakta bunun yanında düzenli olarak değişen sergiler var. Ayrıca Turist Bilgi Noktası da Belediye Binası’nda yer alıyor.

Belediye Sarayı Rehberli Turu

Belediye Sarayı’nı gezmek için giriş ücreti 300 CZK veriyorsunuz ve bu ücrete saat kulesi, şapel, belediye sarayı ve yeraltı mahzenleri dahil. Dilerseniz buraları gezmek için rehberli tura yazılabilirsiniz. Biz öyle yaptık. Rehberli tur için ekstra bir ücret ödemiyorsunuz. Sadece saat 10’dan 17’ye kadar olan saat diliminde kendinize uygun bir saati seçip sıraya yazılıyorsunuz. Tur dili olarak maalesef Türkçe yok. Muhtemelen İngilizce turu seçmeniz gerekecek. Bunun da saati farklı. Her dil için farklı saatte bir tur var. O yüzden danışmaya sormak gerekli. Saatiniz gelince de bilgi danışma noktasından rehberinizle tur başlıyor. Önce belediye binasının içini ve salonlarını geziyorsunuz sonra şapele çıkıyorsunuz. Daha sonra yer altındaki mahzenleri, zindanları ve odaları geziyorsunuz. Tüm tur 1.5 saat sürüyor. Bizim turda 6 kişi vardık. Rehberimiz de çok tatlı bir bayandı. Eğer onun turuna denk gelirseniz çok memnun kalacağınızı söylemeliyim. Kendisi birkaç Türkçe kelime de biliyor ve gönlümüzü hemencecik kazanmıştı.

Astronomik Saat Kulesi

Prag dediğinizde akla ilk gelen yerlerden biridir saat kulesi. Yapımı ve tarihi ise çok ilginç.

1410 yılında Prag’da inşa edilen Astronomik Saat Kulesi, dünyanın en eski üçüncü saati ve çalışır durumda olan en eski saatidir. Astronomik Saat Kulesi’ne giriş Belediye Sarayı turuna dahil. Bir de kulenin tepesine çıkabiliyorsunuz. Buraya normalde merdivenle çıkılıyor ancak asansörle çıkayım diyorsanız 100 CZK daha bayılmanız gerekiyor.

Bu saat kulesi 14. yüzyıldan kalma yaklaşık 70 metre yüksekliğinde. Her saat başı sabah 9’dan akşam 23’e kadar 12 havarinin geçiş yaptığı bir şov oluyor. Benzersiz bir yapı olan Astronomik Kule adeta şehrin güzel manzaralarını sunuyor bizlere. Bir yandan Týn Katedrali ve tüm eski şehri görebilirken öbür yandan uzaktan Prag Kalesi’ne bakış atabilir ve Prag’ın farklı mimaride yapılmış çok sayıda kule ve kubbesi karşısında etrafı hayranlıkla izleyebilirsiniz.

Kulenin Yapımına Dair Rivayet

Gelelim saatle ilgili rivayete. Saat, Çek kralının emriyle o dönemde ün salmış olan Master Hanus olarak bilinen Jan Růže’ye yaptırılmış. Master Hanus saati bitirdikten sonra kasıtlı olarak kör edilmiş. Çünkü saatin yapımı tamamlandıktan sonra dünya çapında ün kazanmış, başka ülke kralları da Master Hanus’a saat tasarlaması için tekliflerde bulunmuş. Bunu duyan Çek kralı da, Master Hanus’u bu makinenin benzerini bir daha yapamasın diye gözlerini milletip kör ettirmiş. Master Hanus bu olaydan kısa bir süre sonra kendini saat kulesinde asarak intihar etmiş. Krala olan öfkesi yüzünden de, kendini öldürmeden önce, bir daha kimse saati kullanamasın diye düzeltemeyecekleri şekilde bozmuş ve uzun bir süre saati kimse düzeltmeyi becerememiş. Saatin tasarımı ve işleyişi o kadar karışıkmış ki, o dönemde Master Hanus’tan başka hiç kimse saatin sistemini anlayamamış. Ancak 50 yıl sonra (bazı kaynaklarda 100 yıldan fazla olduğu belirtiliyor) başka bir saat ustası saati tamir etmeyi başarabilmiş. Saatin etkileyici hikayesi bu şekilde. Ancak çok daha sonraları yapılan araştırmalarda saatin Hanus tarafından değil Mikulas tarafından yapıldığı anlaşılmış.

Astronomik Saat Kulesi Neleri Temsil Ediyor?

Saat 350 parçadan oluşuyormuş ve bu parçaların yaklaşık %75’i, yapıldığı yüzyıldan kalma orijinal parçalar imiş. Astronomik Saat Kulesi saati, tarihi, Güneş’in, Ay’ın ve Dünya’nın astronomik döngülerini, güneşin doğuş ve batış zamanını, aynı zamanda da Hıristiyan dininin kutsal günlerini göstermekte ve 12 burcun sembollerini de taşımakta. Takvim kadranının mavi parçaları ufkun ötesindeki gökyüzünü temsil ederken, kahverengimsi kısımlar ufkun altındaki gökyüzünü temsil ediyor.

Latin sembolleri, doğu ve batıyı işaret ederken, güney ve kuzey yönleri ufkun altındaki ve üzerindeki işaretlerle temsil ediliyor ve bu işaretler Latince’de “alacakaranlık” ve “şafak” anlamlarına geliyor.

Eski Çek saati veya İtalyan saati, ilk kadran tarafından temsil edilirken, ikinci kadran seti, Güneş’in imleci tarafından ölçülen Orta Avrupa zamanını temsil ediyor. 3. kadran ise İbranice ve Babil saatini göstermek için tasarlanmış. Bundan başka saatin iki yanında toplam dört figür bulunuyor. Elinde ayna tutan figür kibri ve kendini beğenmişliği temsil etmektedir. Bir elinde baston ve diğer elinde para kesesi tutan Yahudi figürü ise açgözlülüğü temsil etmektedir. İskelet figürü ölümü, Türk figürü ise zevk ve sefayı temsil ediyor.

Eski Belediye Sarayı Şapeli

Eski Belediye Sarayı turu binanın birinci katıyla başlıyor. Meryem Ana Şapeli, Belediye Sarayı’nın birinci kattında yer alıyor ve Belediye Sarayı Kulesi’nin inşasından kısa bir süre sonra kurulmuş. Buradan Astronomik Saat’in iç işleyişine bakabileceğiniz gibi saatten geçen havarileri de içeriden izleyebilirsiniz. Eskiden her belediye meclisi toplantısından önce burada ayinler yapılırmış. Ayrıca yine burada hapsedilenlere veya idam cezasına çarptırılanlara infaz yerine gitmeden önce ayinler yapılırmış.

Ayrıca şapelin penceresinin ortasında bir heykel bulunuyor. Bu heykel 14. yüzyılın sonlarından kalma bir heykelin kopyası.

Eski Belediye Sarayı Şapeli, Çek topraklarındaki en değerli binalar biridir. Vitray pencereler büyüleyici bir dekoratif unsur oluşturuyor. Tur buradan sonra yeraltında devam ediyor.

Eski Belediye Sarayı’nın Yeraltı Katları

Eski Belediye Binası turu, Belediye Binası’nın 6-7 metre altındaki alanları da içeriyor. Burayı gezebilmek için yazının başında belirttiğim gibi Belediye Binası gezi turuna katılmalısınız. Romanesk-Gotik Mahzenlerin oluşturduğu bu yeraltı alanı, Eski Belediye Binası’nın kendisinden daha eskidir. Ortaçağ odaları, koridorları, kuyuları, zindanları ve tünellerinden oluşan bu yeraltı ağı aynı zamanda Prag’daki türünün en kapsamlısı.

Belediye binası mahzenleri kuşkusuz sizi Prag’ın Eski Kent bölgesinin en eski tarihinde bir yolculuğa çıkaracaktır. Belediye Binası birkaç binadan oluşan bir bütün. 13. yüzyılda bu binalar sık sık Vltava Nehri tarafından sular altında kalıyormuş bu yüzdende seviyelerinin yapay olarak yükseltilmesi gerekliymiş. Şehrin eski zemin katları artık bodrum katlarına dönüşmüş ve yıllar geçtikçe kapatılarak şehrin altına gizlenmiş.

Dům U Minuty (The House at the Minute)

1889 – 1896 yıllarında Franz Kafka’nın ailesiyle birlikte yaşadığı 15. yüzyıldan kalma bu ev Astronomik Saat Kulesi’ne giderken yolunuzun hemen üzerinde kalıyor. Dış süslemeleriyle hemen ilginizi çekecektir bu bina.

Cephe, İncil ve mitolojik sahnelerden esinlenen sahneleri ve aynı zamanda çağdaş Rönesans efsanelerinin temalarını temsil eden bir teknik ile dekore edilmiş. Cepheye bakınca dönemin hükümdarları II. Philip’in, İspanyol kral II. Maximilian ve oğlu II.Rudolph’un ve Habsburg ailesinin diğer bazı üyelerinin büstlerini görürsünüz. Bundan başka Habsburgların topraklarını Türk akınlarından korumak için 1568’de barış antlaşması imzaladıkları Osmanlı hükümdarı II. Selim’in figürü de var. Bir diğer dikkat çeken figür ise Adem ve Havva’nın yasak meyve ağacının altında bir geyikle tasvirinin olması. Ayrıca cephede bulunan Herkül figürü ve pencere alanlarında adalet, cesaret ve bilgelik, doğurganlık ve annelik gibi çok sayıda alegorik figür mevcut.

Tyn Kilisesi

Eski şehrin kalbinde bulunan ve bence geceleri ayrı bi güzel olan bu kilisenin inşası 14. yüzyılın ortalarından 16. yüzyılın başlarına kadar sürmüş. Kilisenin 15. yüzyılın ortalarına kadar kuleleri ve çatısı yokmuş. Katolik mezhebine ılımlı ve hoşgörülü olmasıyla bilinen 16. Bohemya Kralı George döneminde eksikler tamamlanmış. Prag’daki en etkileyici Gotik yapılardan biri olan bu kilisenin kuleleri 80 metre yüksekliğinde ve soldaki Havva’yı, sağdaki (yaklaşık 1 m daha yüksek) ise Adem’i temsil ediyor.

Giriş ücretsiz ancak kilise, eksiklerini gidermek ve bazı onarımları tamamlamak için 1.5 euro gibi bir miktar gönüllü olarak bağış yapmanızı bekliyor.

Powder Tower (Barut Kapısı Kulesi)

1475 yılında inşaatına başlanan bu kule Prag’ın eski şehir kapılarından biri. Tasarımında Charles Köprüsü’nden izler görmek mümkün. Burası, eskiden taç giyme törenlerinin yapıldığı yer olmasının yanı sıra Prag Kalesi’ne giden Kraliyet Yolu’nun da başlangıcıymış. Powder Tower, 17. yüzyılda barut depolamak için kullanılmış. Kapı, Prag Savaşı sırasında büyük hasar görmüş. Powder Tower,  65 m yüksekliğinde, gözlem galerisi ise yerden 44 metre yükseklikte. Biz çıkmadık ancak kuleye 190 CZK karşılığında çıkabilirsiniz.

Municipal Concert Hall (Belediye Konser Salonu)

Prag’daki Belediye Binası (Obecní dům), şehrin önde gelen Art Nouveau binasıdır ve Avrupa’daki türünün en iyilerinden bir tanesi olarak gösteriliyor. Önceden yerinde Kraliyet Sarayı varmış ancak 20. yüzyılın başlarında burası yıkılıp yerine Belediye Binası’nı yapmışlar. Bina bir konser salonu olan Smetana Salonu’na da ev sahipliği yapıyor. Şehir merkezindeki Powder Tower’ın yanında yer almaktadır. Hemen kendini belli eden güzel bir yapısı var. Dış cephesi taş işçiliği, altın süslemeler, freskler ve vitray pencerelerle süslü. Binadaki bazı salonlar da sergiler düzenleniyor. Düzenlenen konser, sergi gibi etkinliklerin listesine ulaşmak için buraya tıklayınız. Bunun dışında ilginç çekici noktalardan birisi de 28 Ekim 1918’de, Çekoslovakya devletinin bağımsızlığının ilanının burada gerçekleşmiş olması.

Ben içeriyi bi gezeyim göreyim diyorsanız bir yetişkin 290 CZK ve rehberli turlar mevcut. Biletler Belediye Binası’ndaki bilet ofisinden ya da internetten alınabiliyor. Biz konsere ya da herhangi bir tura katılmadık ancak binanın biletli kısmına kadar olan kısma bakabilir, alt kattaki otantik Çek restoranına bir göz atabilirsiniz.

Charles(Karl) Köprüsü

Bu köprü Prag’ın en ünlü ve ikonik yapılarından birisi ve Prag’ı ikiye ayıran Vlata Nehri üzerine kurulu. Kral IV. Karl tarafından yaptırılan köprünün mimarı Aziz Vitus Katedrali’nin mimarlarından biri olan Peter Parler’dir. Köprü 1357-1400 yılları arasında tamamlanmış ve 516 m uzunluğunda, 10 m genişliğinde, 16 adet kemer ve 3 tane kule bulunuyor.

Köprünün yapımıyla ilgili çeşitli anlatılar var ancak bunlardan en bilineni ve en ilginci, köprü inşaatının 9 Temmuz 1357‘de 5:31’de başlamış olması. Gökbilimcilere göre köprünün inşaatının başlaması için bu tarih seçilmiş: 1357, 7. ayın 9’u, saat 5:31 ya da 1 3 5 7 9 7 5 3 1. Sayılara bakınca simetrik olduklarını görürüz yani sağdan sola veya soldan sağa aynı şekilde okunuyor. Bu tarihin seçilmesinin en önemli sebebi, gökbilimcilerin bu tarihin şans getireceğine inanmasıymış.

Köprü 1700’lü yıllarda çoğu Barok tarzda olmak üzere sağlı sollu toplam 30 adet heykelle süslenmiş. Orijinal heykellerin bazılarının hasar almasından sonra, çoğu heykel kopyası ile değiştirilmiş. Heykellerin orijinalleri ise Lapidarium Müzesi‘nde Charles Köprüsü Salonu’nda bulunmakta.

Köprüdeki en ünlü heykellerden biri Aziz John Nepomuk heykeli. Dönemin kralı 1. Wenceslas tarafından Vltava Nehri’ne attırıldıktan sonra nehirde bir hare oluştuğu görüldüğü için ölüm şekli nedeniyle Aziz Nepomuk sellerden koruyucu aziz olarak kabul ediliyormuş.

Bu heykelin dışında biz Türkler için dikkat çekici bir heykel de bulunuyor köprüde: Osmanlı Heykeli. Bu heykel, tesbih çeken Osmanlı askerinin neşeli bir şekilde zindanın başında beklemesi ve yukarıdaki 3 azizin de zindanın içerisindeki esirleri kurtarmaya çalışmasını tasvir ediyor. O dönemde Osmanlı’ya duyulan korku ve önyargı heykellere yansıtılmış.

Köprünün doğu ucunda hem savunma amaçlı hemde zafer takı olarak yapılan Eski Şehir Köprü Kulesi bulunuyor. Lesser Town kısmında ise iki tane kule bulunuyor. Küçük olanın adı Judith Kulesi 1188 yılında inşa edilmiş ve halka kapalı. Hemen yanında bulunan uzun kule ise Lesser town kulesi, Kral George emriyle 1464 yılında inşa edilmiş. Halka açık ve yetişkin girişi 190 CZK. Ayrıca açılıştan sonraki ilk saat boyunca her gün giriş ücretinde %50 indirim yapıyorlar.

Köprü, turistler tarafından en çok ilgi gören yerlerden biri olduğu için her daim kalabalık. Doğru düzgün fotoğraf çekinmek imkansız gibi bir şey. Bu yüzden kimsecikler olmasın Instagramlık güzel fotolar çekineyim derseniz ya sabah ezanıyla gelmelisiniz ya da akşam herkes elini eteğini çektikten sonra.

Ayrıca hatırlatalım ki Vltava Nehri Çekya’nın en önemli nehirlerinden bir tanesi. 435 km boyunca Çek Cumhuriyeti topraklarına eşlik eden bu nehirde tekne turları yapabilir, sandal ve su bisikleti kiralayabilir ya da nehrin üzerinde bulunan köprülerde en güzel pozlarınızı verebilirsiniz. Bot turları için buraya ya da buraya tıklayıp fikir edinebilirsiniz.

Charles Köprüsü Müzesi

Hemen köprünün kıyısında yer alıyor. Müze, 1252 yılında Çek Azize Anejka tarafından kurulmuş olan kızıl yıldız şövalyelerine ait barok binada bulunmaktadır. Kızıl yıldız şövalyeleri ise eski zamanlarda köprünün bakımı ile ilgileniyorlarmış.

Müze’nin manzarası öyle güzel ki Prag Kalesi ve Malá Strana’ya panoromik bakış atabilir, sonrasında Charles Köprüsü’ne ait köprü inşaatı modelini görebilirsiniz. Biz bu müzeye 20 dakika civarı süre ayırdık.

Müze haftanın her günü 10:00 – 18:00 arası ziyaret edilebilir. Giriş ücreti kişi başı 170 korona, 6 yaşın altındakilere ise ücretsiz. Eğer bot turu da yapıcam derseniz müze artı bot turu olarak da bilet satılıyor ve kişi başı 340 korona, 6 yaşın altındaki çocuklara ise ücretsiz. Eğer Prag Kale’sine gittiyseniz burayı oradan aldığınız biletle gezmeniz mümkün. Yani biletinizi saklayın.

Klementinum

Prag Kalesi’nden sonra Prag’ın en büyük ikinci bina kompleksi ve Avrupa’nın en büyüklerinden biri olan Klementinum, her zaman yaşayan bir eğitim ve kültür merkezi olmuş. Yaklaşık iki hektarlık bir alana yayılmış olan bu geniş tarihi bina alanı, değerli el yazmaları ve kitaplara ev sahipliği yapan Milli Kütüphane’yi de içermektedir. Kütüphaneyi gezemiyorsunuz. Kapıdan bir bakıyorsunuz sadece. Ayrıca Klementinum’u gezmek için tura yazılmanız gerekiyor. Tur ise 1 saat sürüyor.

Klementinum’a giriş ücreti ise 300 CZK. İnternetten bilet alımlarında %10 indirim oluyor. Biz içine girmedik.

Sonsuz Kitap Kulesi

Prag’da karşılaşacağınız güzel noktalardan birisi de bu kitap kulesi. Klementinum’un bir parçası olan ve hemen yan binada yer alan Milli Kütüphane ile karıştırılmamalı. Kitap Kulesi, Prag Belediye Kütüphanesi’nde bulunmakta. Belediye Kütüphanesi hem Prag’ın hem de Çek Cumhuriyeti’nin en önemli kütüphanelerinden bir tanesi olarak gösteriliyor. Kütüphane bilgi ve araştırma hizmetlerinin yanı sıra halka yönelik etkinlikler, söyleşiler  de düzenlemekte.

Gelelim meşhur kitap kulesine… Kule, 1998 yılında Prag’da yaşayan ve çalışan Matej Kren adlı Slovak bir sanatçı tarafından inşa edilmiş. Kurulum için kullanılan kitaplar ya bağışlanmış ya da atılmaktan kurtarılmış kitaplar. Kule 8.000’den fazla kitapla yapılmış ve sonsuzluk etkisi yaratmak için üstte ve altta aynalar konmuş. Kulenin orta kısmındaki gözyaşı şeklindeki bir açıklık ise ziyaretçilerin bir kitapta boğulmanın nasıl bir şey olduğunu iyi bir şekilde görmelerini ve deneyimlemelerini sağlamak için bırakılmış. 25 yıl önce ilk kurulduğunda şimdiki kadar dikkat çekmemiş burası ama sonradan ne olduysa (Instagramın ve sosyal medyanın gücü) ünlenmiş. İçeri giriş parayla değil sırayla. Birkaç dakika kitap kulesiyle foto çekinmek için beklemeniz gerekecek. Nihayetinde herkes iyi pozun peşinde… Fotomuzu çekindikten sonra şu kuledeki kitaplara bakalım ne var ne yok derken Nazım Hikmet’in Şeyh Bedreddin kitabını gördük.

Havelské Tržiště Yerel Pazarı

Prag’ın eski şehrindeki bu pazar yerinin tarihi 1232 yılına kadar uzanıyor.  Pazarda çeşitli meyve, sebze, çiçeklerin yanı sıra şehir merkezindeki konumu nedeniyle turistik hediyelik eşyalar da bulunuyor. Pazara giderseniz Çekya’nın ünlü kağıt helvalarından satın alabilirsiniz.

Josefov Yahudi Mahallesi

Prag’ın en güzel bölgelerinden biri olan Yahudi Mahallesi eski şehirde yer alıyor ve ismini yaptığı reformlarla Yahudilerin hayatını kolaylaştıran Kutsal Roma İmparatoru II. Joseph’ten alıyor. Yahudilerin yaşadığı döneme ait birçok sembole ve yapıya ev sahipliği yapan bu bölge aynı zamanda hala ibadete açık olan ve 13. yüzyılda inşa edilmiş dünyanın en eski sinagoglarından bir tanesini olan Eski Yeni Sinagog’u ve Yahudi Mezarlığı‘nı da bünyesinde bulunduruyor. Josefov, bizce gezilip görülmesi ve zaman ayırılması gereken bir bölge.

Prag’ın Yahudi Geçmişi

Yahudiler, 9. yüzyılda tüccar olarak Prag’a yerleşmişler. İlk olarak, şehrin çeşitli bölgelerinde yaşamışlar. Tarihsel olarak, mahalle ilk kez 1096’da “Yahudi Mahallesi” olarak adlandırılmış ve bir pogrom sırasında diğer Yahudi yerleşimlerinin tahrip edilmesinden sonra kurulmuş.

1215’te Papa tarafından toplanan konsey kararlarına göre, Yahudilerin Hıristiyan nüfustan ayrılması emredilmiş ve mahalle bir getto karakteri almış. Ayrıca Konsey, Yahudilerin ayırt edici kıyafetler giymelerini, kamu görevinde bulunmalarının yasaklanmasını ve talep edecekleri kredi miktarlarının sınırlı olmalarını emretmiş.

13. yüzyılın sonunda Kral II. Otakar yönetiminde ise işler değişmeye başlamış ve kral bir Kraliyet Tüzüğü yayınlanmış. Buna göre Yahudilerin mülklerine, sinagoglarına ve mezarlıklarına karşı şiddeti ve krallıktaki zorla yapılan vaftizleri yasaklamış. Tabii hal böyle olunca kilise krala sinirlenmiş ama kral takar mı?

Bundan sonra Prag’daki Yahudiler için yaşam gelişmeye başlamış. Kraliyet Tüzüğü’nün hemen ardından, Yahudi Mahallesi, Yahudilerin iç meselelerinin çoğunu yönetmelerine izin verilen özerk bir bölge olarak kurulmuş.

Bundan başka 1389’da, getto sakinlerinin büyük bir kısmının öldürüldüğü başka bir pogrom daha yaşanmış ve Yahudilerin tekrar tekrar ülkeden sürüldüğü 15. ve 16. yüzyıllarda birkaç tane daha pogrom gerçekleşmiş.

1900’lerin başında Yahudi Mahallesi birkaç bina dışında neredeyse tamamen yıkılmış ancak daha sonra zamanın mimari anlayışıyla art nouveau tarzında yeniden inşa edilmiş.

Ayrıca Yahudi Mahallesi’nin 1992 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer aldığını ve günümüzde bu bölgenin Prag’ın pahalı ve seçkin bölgelerinden biri olduğunu da belirtelim.

Yahudi Mahallesi’ni gezmek için birkaç sinagogun ve müzenin dahil olduğu bir bilet alabilirsiniz. Biz Yahudi Mahallesi Sinagogları Gezisi’ni satın aldık ve memnun kaldık. Zaten 2 tur arasındaki tek fark Eski Yeni Sinagog.

Şimdi size aşağıda Yahudi mahallesiyle ilgili gezebileceğiniz yerlerin fiyatlarını, turları ve içine nelerin dahil olduklarını liste şeklinde paylaşıyorum:

Prag Yahudi Mahallesi Turu

Dahil Olanlar: Eski Yeni Sinagog, Maisel Sinagogu, Pinkas Sinagogu, Klausen Sinagogu, Eski Yahudi Mezarlığı, Tören Salonu, Robert Guttmann Galerisi

  • Yetişkinler: 500 CZK
  • 6-15 yaş arası çocuklar, 26 yaşından küçük öğrenciler: 350 CZK
  • 6 yaşın altındaki çocuklar: ücretsiz
  • Aile bileti (2 yetişkin ve en fazla 4 çocuk) – yetişkinler: 500 CZK, her çocuk (6-15): 160 CZK

Prag Yahudi Mahallesi Sinagogları Gezisi

Dahil Olanlar: Maisel Sinagogu, Pinkas Sinagogu, Klausen Sinagogu, Eski Yahudi Mezarlığı, Tören Salonu, Robert Guttmann Galerisi

  • Yetişkinler: 350 CZK
  • 6-15 yaş arası çocuklar, 26 yaşından küçük öğrenciler: 250 CZK
  • 6 yaşın altındaki çocuklar: ücretsiz
  • Aile bileti (2 yetişkin ve en fazla 4 çocuk) – yetişkinler: 350 CZK, her çocuk (6-15 yaş arası): 100 CZK

Yahudi Mahallesi’nde Gezilecek Yerler

1- Eski Yeni Sinagog

Burası Prag’ın ve Avrupa’nın en eski sinagogudur. 700 yıldan fazla bir süredir Prag Yahudi cemaatinin ana sinagogu olmuş. 13. yüzyılın sonlarında, St. Agnes Manastırı’nda çalışan kraliyet atölyesinin taş ustaları tarafından inşa edilmiş.

Bu sinagogla ilgili sayısız efsane var. Bir efsaneye göre, sinagog yangına karşı güvercinlere dönüşen meleklerin kanatlarıyla korunuyordu, bu yüzden bugüne kadar mucizevi bir şekilde bozulmadan kaldığı şeklinde. Başka bir efsaneye göre ise, sinagogun çatı katı, Prag Yahudi topluluğunu korumak için Haham Loew tarafından canlandırılan kilden yapılmış yapay yaratık Golem’in kalıntılarına ev sahipliği yaptığı şeklinde.

Ayrıca sinagog 1942-1945 arasında Nazi istilası haricinde dini vazifesini sürdürmeye devam etmiş.

Giriş ücreti 1 yetişkin 220 CZK. Buradan biletlere göz atabilirsiniz online alınca bir tık daha ucuz oluyor.

2- İspanyol Sinagogu

Bu sinagog Viyana’daki Leopoldstädter Tempel Sinagog’undan esinlenilerek yapılmış. İç tasarım olarak ise sinagogun mimarları Granda’daki Alhambra Sarayı’ndan ilham almışlar zaten sinagoga İspanyol Sinagogu denmesinin sebebi de bu. Biz sinagogu çok beğendik. İçeriye girdiğinizde bir süre hayretle izliyorsunuz kubbeli tavanı, geometrik şekilleri, altın varaklı işlemeleri… II.Dünya Savaşı’na kadar Yahudilere hastane olarak hizmet veren bu sinagog, II.Dünya Savaşı sırasında ise diğer sinagogların mobilyaları saklanmış. Ayrıca 1836’dan 1845’e kadar Çek milli marşının bestecisi František Škroup, orgcu olarak çalışmış.

3- Pinkas Sinagogu

Savaştan sonra sinagog, Nazi zulmünün kurbanları olan Çek ve Moravyalı Yahudilerin Anıtı olmuş. 1992-1996 yılları arasında ressamlar Jiří John ve Václav Boštík tarafından kurbanların isimleri büyük bir mezar yazıtı şeklinde ana nefe, galeriye ve salona elle yazılmışlar. İsimler, bilinen son adresin bulunduğu şehirlere göre alfabetik olarak sıralanmış. Ana salonda, son adresleri Prag’da olan yaklaşık 40.000 kişinin adı var. Binlerce insanın isimlerinin böylesine yazılmış olması bizi etkiledi.

İkinci katta, Terezín toplama kampından çocukların çizimleri sergilenmekte. Resimler oldukça etkileyiciydi.

Unutmadan söyleyelim, Pinkas Sinagog’unun yanındaki binanın altında 15.yüzyıldan kalma Yahudi banyosu olan mihveh var. 1968’de keşfedilmiş. Biz girmedik ancak gitmek isterseniz ziyarete açık.

Ayrıca buraya girerken erkekler için kipa dağıtıyorlar. Zorunlu mu bilmiyorum ama saygı açısında giymek lazım.

4- Klausen Sinagogu

Prag gettosunun en büyük sinagogu ve Prag Yahudi cemaatinin ikinci ana sinagogu.

Sinagog Yahudi Müzesi’ne ait Yahudi gelenekleri ve alışkanlıkları olarak adlandırılan sabit bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Sergide Yahudilerin nasıl bir yaşantıları olduğunu anlama fırsatı yakalıyorsunuz. Serginin bir kısmında Yahudi Bayramları ve Yahudiliğin kitapları Tevrat ve Talmud’u görürken öbür kısımlarda Yahudilerin kullandıkları mutfak eşyaları ve süs eşyalarını görebilirsiniz. Bunun dışında Yahudi bir ailenin günlük hayatı, doğum, sünnet, evlilik, boşanma, ölüm ve yetişkinliğe geçiş töreni olan bar ve bat mitzvasına ait eşyaları görebilirsiniz.

5- Maisel Sinagogu

Mordechai Maisel tarafından 16. yüzyılın sonlarında inşa ettirilmiş. Nazilerin Çek topraklarını işgali sırasında Çek Yahudi cemaatlerinin malları bu sinagogda saklanmış. II. Dünya Savaşı’ndan sonra ise Yahudi Müzesi’nin deposu haline gelmiş. Günümüzde ise sinagogda Bohemya ve Moravya’daki Yahudilerin Tarihi adlı sabit bir sergisi var. İçerisi diğer sinagoglara göre oldukça sade.

6- Eski Yahudi Mezarlığı

1680 yılında Prag Yahudi cemaati için veba mezarlığı olarak kurulan Eski Yahudi Mezarlığı, dünyanın hayatta kalan en eski Yahudi mezarlıkları arasında yer alıyor ve Eski Yeni Sinagog ile birlikte, Prag Yahudi Mahallesinin en önemli yeridir diyebiliriz. Hatta National Geographic dergisi, dünya çapında ziyaret edilmesi gereken ilk on mezarlık arasında gösteriyor bu mezarlığı. 1820’lerde baş gösteren başka bir veba salgını sırasında ve 1787’den şehir içinde cenaze töreni yasağının yürürlüğe girdiği 1890’a kadar düzenli olarak cenaze törenleri burada gerçekleşmiş. Günümüzde 12 bin mezar taşının altında 12 tabaka halinde toplam 80 bin mezarlığın olduğu söyleniyor.

Mezarlıktaki mezar taşlarının birçoğu ölen kişinin adını ve onlarla ilgili bazı bilgileri barındırıyor. Mezar taşında ölen kişinin babasının adı ve soyadı artı kendi adı şeklinde bir yazım oluyor. Kişinin babasının soyadında ise bir ünvan oluyor. Örneğin; Saygın Bay Samuel Brandeis’in oğlu Bay Abraham gibi. Evli kadınlar ise, kocasının adı ve babasının adıyla birlikte belirtiliyor. Örneğin; Ester, Natan’ın kızı ve David’in karısı şeklinde yazım oluyor.

Bundan başka mensup oldukları cemaatlerin sembolleri ve yaptığı meslekleri simgeleyen amblemler var. Kohen’i (Harun’un soyundan gelen bir rahip) gösteren mezar taşları kutsama elleri şeklinde tasvir edilirken, Levililer için sürahi ve leğen tasviri var. Mesleki olarak ise doktorlar için neşter, eczacılar için havan, terziler için makas sembolleri bulunuyor. Aileyi ve bağlı olunan İsrail kabilesini temsilen ise hayvan sembolleri kullanılmış.

Mezarlığı ziyaret ettiğimizde dikkatimizi çeken şeylerden bir tanesi de bazı mezar taşlarının üzerinde minik taşların olmasıydı. Mezarın üzerine taş veya çakıl taşları bırakmak eski bir Yahudi geleneğiymiş. Konuyla ilgili bazı inanışlar var. Ölenleri hatırlamak veya saygı duymak amacıyla yerleştirildiğini söyleyenler de var, taşların şeytanların ve golemlerin mezarlara girmesini engellediğini söyleyenler de var. 

Biz mezarlığa gittiğimizde biraz bakımsız gördük ama yine de kesinlikle görülmeye değer.

7- Prag Yahudi Müzesi

Dünyanın en eski Yahudi müzelerinden biri olan Prag Yahudi Müzesi, 1906 yılında kurulmuş. Müze Bohemya’daki Yahudi nüfusunun tarihini, gelenek ve göreneklerini belgelemek ve Prag sinagoglarının eserlerini korumak amacıyla kurulmuş. Yahudi müzesine bağlı binalarda kalıcı sergilere ek olarak, bazı binalarda konserler ve geçici sergiler de düzenlenmekte. Bir göz atabilirsiniz.

8- Franz Kafka Anıtı

Anıt, İspanyol Sinagogu’nun hemen yanında yer almakta. Franz Kafka, Almanca konuşan Yahudi orta sınıf bir ailede doğan ünlü bir yazar. Kafka, 1924’te 40 yaşında iken veremden ölmüş. Kafka Anıtı 2003 yılında açılmış ve anıtın tasarımının Kafka’nın kısa hikayelerinden birinden ilham aldığı söylenir. Heykel bronzdan yapılma ve 375 santimetre uzunluğunda.

9- Robert Guttman Galerisi

Ünlü Çek ressam Robert Guttmann’ın adını taşıyan galeri 2001 yılında açılmış. Galeri, müzenin koleksiyonlarından bazı öğelerin geçici sergilerini ve Yahudi yaşamına, İkinci Dünya Savaşı sırasında Bohemya ve Moravya Yahudilerine yapılan zulme, Çek Cumhuriyeti’ndeki Yahudi anıtlarına ve çağdaş görsel sanattaki Yahudi varlığına odaklanan sergiler sunuyor. Tursuz girmek isterseniz giriş 80 CZK. Biz eserleri tek tek detaylıca incelemediğimiz için kısa sürede ziyaretimizi bitirdik.

Nové Město (Yeni Şehir) Görülecek Yerler

Vaclav Meydanı ve Ulusal Müze (Národní Muzeum)

Vaclav Meydanı Prag’ın ünlü ve kutlamaların, konserlerin, bir takım etkinliklerin yapıldığı işlek meydanlarından bir tanesi. Bu meydandan dümdüz yukarı yöne yürüdüğünüzde ise güzel bir bina olan Ulusal Müze karşınıza çıkıyor. Geceleri ise ışıklandırmayla birlikte göz alıcı görünüyor.

Ulusal müze Çek Cumhuriyeti’nin en büyük müzesi. Özellikle mineraloji, jeoloji, petroloji, paleontoloji, hidrobiyoloji, botanik, entomoloji, zooloji, antropoloji, tarih öncesi ve protohistorya, ortaçağ arkeolojisi, klasik arkeoloji, Çek tarihi, etnografya, doğal tarih, Çek ve yabancı köken tarihi üzerine koleksiyonlar mevcut. Bunun yanında Çek bilim adamı, yazar ve sanatçıların büst ve heykellerinin de bulunduğu Ulusal Müze, Prag’da ulusal kimliğin sembolü olarak da kabul ediliyor.

Ulusal müzeye giriş yetişkinler için 280 CZK, 15 yaşına kadar olan çocuklar ücretsiz. İnternetten bilet almaya seçeneği de mevcut. Ayrıca Ulusal Müze’nin yanında başka müzeleri de ziyaret edebileceğiniz paketler de mevcut bunların fiyatlarına buradan ulaşabilirsiniz.

Galeria Lucerna

Bu pasaj Ulusal Müzeye oldukça yakında bulunuyor. Fikir babası olan mühendis, tasarımcı ve inşaatçı Vácslav Havel burayı 1097-1911 yılları arasında yaptırmış. İçeride dükkanlar, restoranlar ve sergi salonları var. Burayı ünlü yapan iki şey var. Bir tanesi galerinin içinde David Cerny tarafından yapılmış ve ters çevrilmiş ölü bir at ve üzerinde adam heykeli. Bir diğeri ise açık tarzda asansörün olması. Biz gittiğimizde kapı kapalıydı ancak asansörün çalıştığını görebiliyorduk. Ancak siz giderseniz ve asansör açık olursa Instagramlık videolar çekebilirsiniz. Yoksa da bizim gibi camın arkasından izleyebilirsiniz.

Franz Kafka’nın Dönen Kafası (Franz Kafka Rotating Head)

Ulusal Müze’ye gelmişken 10 dakika daha yürüyüp ünlü sanatçı David Cerny‘nin meşhur eseri Franz Kafka’nın “rotating head”ini görebilirsiniz. Her saat başı 15 dakika boyunca sürüyor şov. Heykelin yüksekliği 11 metre ve her yöne dönebilen 42 panelden oluşuyor. Ayrıca David Cerny’nin diğer eserlerini şehrin farklı noktalarında görmek mümkün.

Dans Eden Ev (Dancing House)

Hollanda kökenli sigorta şirketi olan Nationale-Nederlanden tarafından inşa ettirilmiş. Ünlü mimarlar Vlado Milunic ve Frank Gehry bu projede işbirliği yapmışlar. Bizi instagram hesabımızdan takip edenler bileceklerdir Frank Gehry’nin diğer bir önemli eseri olan Guggenheim Müzesi‘ni geçen sene Bilbao ziyaretimizde görmüştük.

Orijinal olarak Fred Astaire ve Ginger Rogers’a adandığı ve dans eden iki partneri sembolize ettiği için Fred and Ginger olarak adlandırmış. Yapının bir diğer adı da Sarhoş Ev.

Malá Strana ve Hrad Bölgesi

Bu bölge Küçük Şehir, Küçük Mahalle adlarıyla da bilinir ve Prag’ın tarihi bölgelerinden bir tanesidir. Genelde elçilikler ve devlet daireleri burada bulunuyor. Prag’ın eski şehir kısmı gibi bu kısmı da oldukça şirin ve güzel. 1257 yılında kurulan bu bölgede genellikle Almanlar yaşamış. Mahalle, barok üslubun saray ve sokaklardaki büyük etkisinden dolayı barokun incisi olarak da anılıyor. Charles Köprüsü’nden yürüyüp buraya gelebileceğiniz gibi Prag Kalesi’nden aşağı doğru şehrin bu kısmını keşfederek de gelebilirsiniz. Biz Prag Kalesi’nden inerek gezdik bu bölgeyi. Karşı tarafa göre daha sakin bir bölge.

Bu bölgede görebilecekleriniz Černín Sarayı, Hradcany Meydanı, Prag Kalesi ve bahçeleri, Altın Yol(Golden Lane), St. George’s Bazilikası, St. Vitus Katedrali, Lobkowicz Sarayı ve Müzesi, Šternberský Sarayı ve Ulusal Müze, Matthias Kapısı, St. Nicholas Kilisesi, Vrtba Garden, Lennin Duvarı, Prag’ın en dar sokağı, Franz Kafka Müzesi, Wallenstein Sarayı ve Waldstein Bahçesi.

Prag Kalesi (Pražský hrad)

Prag’ın sembollerinden biri olan kale 9. yüzyılda kurulmuş dünyanın en büyük kale kompleksi. Ve her yıl 2 milyona yakın turist burayı ziyaret ediyor. Aynı zamanda burada cumhurbaşkanının resmi ofisi de bulunuyor. Bunun yanı sıra taç mücevherleri, Bohemya krallarından kalan eşyalar, Hıristiyanlığa ait eşyalar, sanat hazineleri ve tarihi belgeler gibi önemli şeyler de Prag Kalesi’nde tutuluyor.

Kale binaları, son bin yılın mimari stillerinin çoğunu temsil etmekte. Prag Kalesi’nde Gotik Aziz Vitus Katedrali, St. George Romanesk Bazilikası, bir manastır ve çeşitli saraylar, bahçeler ve savunma kuleleri bulunuyor.

Prag Kalesi’ne giriş ücreti 1 yetişkin 250 CZK ve 6 yaşın altındaki çocuklara ücretsiz. Gezi Eski Kraliyet Sarayı, St. George’s Bazilikası, Altın Yol ve St. Vitus Katedralini içeriyor. Ayrıca bu biletle Judith Kulesi’ne ve Charles Köprüsü Müzesi’ne ücretsiz girebilirsiniz. Bilet satışları kalenin girişindeki ofislerden alınabileceği gibi internetten de alınabiliyor. Ayrıca kaleye girişte kontrolden geçtiğinizi de ekleyelim.

Prag Kalesine ise ulaşımı kolaylıkla yapabilirsiniz. Otobüs, tramvay ve metro seçekleri var. 22 ve 23 numaralı tramvaylar kaleye 5 dakika uzaklıkta. Ayrıca Malostranská metro istasyonu da yakında bulunuyor. Biz otobüs artı tramvay yaptık. Kale gezimizi bitirdikten sonra ise aşağı yürüyerek Malá Strana bölgesini gezdik.

Prag Kalesi Bahçeleri

Kale’ye ait birçok bahçe bulunmakta. Bunlardan bazıları; Kraliyet Bahçesi, Cennet Bahçesi, Sur Bahçesi ve Hartig Bahçesi.

Kraliyet Bahçesi, tüm Kale bahçelerinin en değerlisidir. 1534 yılında Habsburglu 1. Ferdinand tarafından kurulmuş ve İtalyan tasarımlarından esinlenilmiş. Bununla birlikte, bahçenin mevcut şekli, 19. yüzyılın İngiliz bahçelerine benzemekte. Bahçedeki en önemli yapı, Rönesans Avrupası’nın en güzel çeşmelerinden biri olan Şarkı Söyleyen Çeşme.

Prag Kalesi’nin güney cephesi boyunca uzanan güney bahçeleri (Cennet, Surlar ve Hartig Bahçeleri) Malá Strana, Old Town ve yakındaki Petřín Tepesi’nden çarpıcı manzaralar sunuyor. Kısa bir tur atabilirsiniz bu bahçelerde.

Aziz Vitus Katedrali

Aziz Vitus Katedrali Prag kalesinin içinde yer alıyor ve Prag’daki en büyük ve en önemli tapınak. Dini hizmetlerin yanında, Çek krallarının ve kraliçelerinin taç giyme törenleri de burada gerçekleştiriliyormuş. Katedral, birkaç koruyucu azizin, hükümdarın, soyluların ve başpiskoposların gömülü olduğu bir yer aynı zamanda.

Aziz George Bazilikası

Prag Kalesi’nin parçalarından biri olan Bazilika, 920 yılında Bohemyalı 1. Vratislaus tarafından yaptırılmış. Aziz George’a adanan kilise Prag’ın en eski kiliselerinden biridir.

1142 yılında çıkan yangında bina çok büyük zarar görmüş ancak kilise başrahibe Berta tarafından bugünkü görünümüne yakın bir şekilde restore edilmiş.

Bazilikanın içi Romanesk, sade ve anıtsal tarzda. Prag’ın önde gelen azizlerinin ve Premyslid hanedanının üyelerinin mezarları bulunuyor.

Eski Kraliyet Sarayı

10. yüzyıldan 16. yüzyıla kadar Çek prenslerinin ve krallarının tahtta oturduğu yer olan bu saray Prag Kalesi’nin güney kanadında bulunuyor.

Sarayın ziyaret edilebilen yerleri Vladislav Salonu, Tüm Azizler Kilisesi, Landtag Salonu, İmparatorluk Mahkemesi ve Konseyi, Theresian Kanadı, Binicilik Merdiveni, Charles Salonu.

Vladislav Salonu , o dönemler taç giyme törenlerine ev sahipliği yapmış ve bu salon hala kısmende olsa devlet işleri için kullanılıyor. Çek Cumhuriyeti cumhurbaşkanının seçimleri burada gerçekleşiyor ve ülkenin önemli günlerle bağlantılı törenleri ve toplantıları hala burada yapılıyor. Aynı zamanda bu oda Çek kraliyet tacının bir kopyasına da ev sahipliği yapmakta. Biz Eski Kraliyet Sarayı’nı beğendik. Zaten tura dahil olduğu için mutlaka girersiniz.

Ayrıca sarayda bulunan kalıcı sergiyi ziyaret edebilir Prag Kalesi’nin gelişimi ve inşası hakkında fikir edinebilirsiniz.

Altın Yol (Golden Lane)

Prag Kalesi’nde yer alan bu ünlü ve birbiri ardına sıralı renkli evlerin olduğu sevimli cadde 16. yüzyılda kale muhafızlarını barındırmak için inşa edilmiş. Ancak bu cadde adını 17. yüzyılda orada yaşayan kuyumculardan almış. İlk başta Goldsmith Lane olarak adlandırılan cadde zamanla Golden Lane olarak anılmaya başlamış.

On dokuzuncu yüzyılda ise bu evler evsizlerin ve dilencilerin barındığı bir yer olmuş. Uzun seneler bu amaçla kullanılan evlerden dilenciler ve evsizler tahliye edilince yerine kukla, cam ve diğer geleneksel Çek ürünlerini satan dükkanlara dönüştürmüşler.

Altın Yol’a girince hemen karşınızdaki binanın içindeki dar merdivenlerden yukarı çıktığınızda savaş kıyafetlerinin ve aletlerinin olduğu bir yere çıkacaksınız. Burası aslında bir dükkan olmasına rağmen bir müze gibi dizayn edilmiş. İçeride sıra sıra dizilmiş şövalyelerin olduğu uzun bir koridor ve zamanında kullanılan işkence aletlerinin sergilendiği bir bölüm de var.

Ayrıca Golden Lane’de bulunan 22 numaralı evde 1916-1917 yılları arasında Franz Kafka yaşamış.

Altın Yol’un sonunda ise Daliborka Kulesi bulunuyor. Yaklaşık 300 sene boyunca hapishane olarak kullanılan kule adını ilk mahkum olan Dalibor’dan alıyor.

Wallenstein Sarayı ve Bahçesi

Malá Strana’da bulunan bu saray barok tarzda 17. yüzyılda Albrecht Von Wallenstein tarafından inşa ettirilmiş.

Niyeti, o zamanlar Çek Kralı’nın ikametgahı olan Prag Kalesi’ne büyüklük ve ihtişam açısından eşit olacak bir saray inşa ettirmek olan Wallenstein, Habsburg İmparatoru III. Ferdinand’ın emriyle öldürülmüş. Sonrasında Ferdinand kaleyi Wallenstein’in yeğeninden satın almış.

Sarayın bahçesi yerel halk ve turistler için vakit geçirme ve dinlenme yeri için ideal. Ayrıca bahçede senato tarafından kültürel etkinlikler yapılıyor. Saray, günümüzde şehirdeki en iyi sergilerden bazılarına ev sahipliği yapan Wallenstein Binicilik Okulu’nu da bünyesinde barındırıyor. Bundan başka bahçede birçok heykel ve büyük bir havuz var.

St. Nicholas Kilisesi

1704-1755 yılları arasında, 13. yüzyıldan kalma aynı isimli gotik bir kilisenin bulunduğu yere inşa edilmiş bu kilise Aziz Nicholas’a adanmış.

Malá Strana’da bulunun bu kilisenin genellikle eski şehir kısmında bulunan St. Nicolas Kilisesi ile karıştırıldığını da belirtelim Kiliseye giriş ücreti bir yetişkin 100 CZK. Ayrıca kilisede nisan ayından ekim ayına kadar konserler de oluyor. Bu konserler 1 saat sürüyor. Bir yetişkin 550 CZK olan bu biletler bilet gişelerinden ve internetten satın alınabiliyor.

Lennon Duvarı

Fransız elçiliğinin karşısındaki küçük meydanda bulunan ve 1980’de Beatles’ın solisti John Lennon’un ölümünden bu yana sayısız mesaj ve grafiti ile süslenen bu duvar turistlerin en uğrak noktalarından bir tanesi.

John Lennon Duvarı, ifade özgürlüğünü ve Çek gençliğinin şiddet içermeyen direnişini(Kadife Devrim) sembolize ediyor. Ancak ilginç olan şey Lennon’ın Prag’a hiç gelmemiş olması. Duvar, 1980’de Lennon’un öldürülmesinden kısa bir süre sonra Prag gençliği tarafından onu anmak için ortaya çıkmış. Başlangıçta sadece Lennon’un portesinin olduğu duvar zaman içinde grafiti ve mesajlarla dolmuş. Sizinde bu sembolik duvarın önünde fotonuz olmasını istiyorsanız Prag ziyaretinizde mutlaka gezi planınıza dahil edin.

Prag’ın Kuğuları ve Su Samurları

Prag’ın en dar sokağına gitmeden, Franz Kafka Müzesi’nin alt kısmında ve Park Cihelná’nın hemen yanındaki alanda kıyıya yakın su samurları ve kuğuları görmeden Prag’dan ayrılmayın! Ayrıca burası Prag manzarasına karşı fotoğraf çekinmek için de mükemmel bir yer. Kesinlikle uğrayın!

Prag’ın en dar sokağı

Malá Strana’da yer alan Prag’ın en dar sokağı olarak bilinen ve genişliği 50 cm olan bu sokağa Charles Köprüsünü geçip 5 dakika yürüyerek buraya ulaşıyorsunuz. İki kişi yan yana gitmek imkansız. Burayı son zamanlarda bu kadar ilginç kılan şey ise bu dar sokağın her iki ucuna trafik ışıklarının konmuş olması. Işık yeşilken geçiş yapıyorsunuz kırmızı yandığında sıranızı bekliyorsunuz. U Lužického Semináře caddesine geldiğinizde 24 ve 26 numaralı binaların arasında kalıyor. Merdivenlerden indiğinizde aşağıda Čertovka  Restoranı var. Bizce bu kadar ünlü olmasını gerektirecek kadar özel bir sokak değil.

Franz Kafka Müzesi

2005 yılında Malá Strana’daki eski tuğla fabrikasının yerine açılan ve ünlü Çek yazar Kafka’ya adanan bu müze Karl ve Manes Köprüleri arasında bulunuyor. Almanca konuşan bir Çek olan Kafka 1800’lerin başında Prag’da doğmuş. Halen 20. yüzyıl edebiyatının en önemli yazarlarından biri olarak görülen Kafka, Avusturya’da ölmüş olmasına rağmen mezarı Prag’daki Yeni Yahudi Mezarlığı’na gömülmüş.

Kafka’ya adanan bu müzede, yazara ait el yazmalarını, taslaklarını, günlüklerini, fotoğraflarını ve hatta çizimlerini bulabilirsiniz.

Müzenin hemen girişinde ise 2004 yılında ünlü Çek heykeltıraş David Černý tarafından yapılan ve Çek haritasının üzerine sulayan iki tane bronz adam heykeli görecekseniz.

Haftanın her günü 10 ile 18 arası açık olan müzeye giriş ücreti 240 CZK.

Letná ve Holešovice Bölgesi

Letna Park

Vltava Nehri boyunca uzanan ve Letná Tepesi’ne kurulan park konumu nedeniyle Prag’a oldukça hakim bir konumda. Çimenli, uzun çınar ağaçlarıyla kaplı alanlara sahip bu geniş parkta oturan, dinlenen, koşan, piknik yapan insanları görebilirsiniz. Ayrıca biz sonbaharda parkı ziyaret ettiğimiz için tüm renkler harikaydı resmen renk şöleni yaşanıyordu.

1955’te Letná Park’a Stalin’e ait büyükçe bir anıt dikmişler ancak 1962’de bu anıtı yıkmışlar. Şimdiler de ise bu anıtın yerinde büyük bir metronom bulunuyor.

Stromovka Kraliyet Doğa Koruma Parkı

Letná Parktan çıkıp çevrede dolaşırken parktan çokta uzakta olmayan başka bir güzel parka daha denk geldik ve burayı da Letná kadar çok beğendik. Park Holešovice bölgesinde bulunuyor ve adı Královská obora Stromovka yani Stromovka Kraliyet Doğa Koruma Parkı olarak geçiyor. İçinde bir de göl var. Gölün içinde ise bir adacık. Oraya geçebilmek için göl kıysında ufak bir sandal bulunuyor. Binilir mi binilmez mi , ama kimse binmiyor binmeyelim derken Ender’in beni ikna etmesiyle sandala bindik. Adacıkla göl kenarı arasında uzatılmış iple kendimizi karşı tarafa çektik. Dönüşte insanlar bizden etkilenmiş olmuş olsa gerek bir anne ve minik oğlu da sandala binip adacığa gittiler. Yine bu parkın içinde bir tepenin altında ağaçların ve çimlerin arasında kendini pek belli etmeyen bir yapı var. Bu yapının içinden 1100 metrelik nehre uzanan bir tünel yapmışlar. Yapım yılı 1593 olan bu tünelin amacı krala ait av alanına su sağlamakmış. Yine bu parktaki renk cümbüşü o kadar güzeldi ki… Sonbahar Prag’a çok yakışıyor kanımızca. Ayrıca Prag Ulusal Galerisi’ne ait Ulusal Fuar sarayı da bu bölgede parka çok yakın mesafede bulunuyor.

Bizim Prag gezimiz ve gözlemlerimiz bu şekildeydi. Umarım yazımız sizlere yardımcı olur.

Sağlıcakla kalın…

Ilgım

Share
Published by
Ilgım

Son Yazılar

Eguisheim Gezi Notları

Salut arkadaşlar! Colmar'ı ziyaret edenlerin görmesini tavsiye ettiğimiz 2 köyden bir diğeri olan Eguisheim yazımızla… Read More

4 hafta önce

Turckheim Gezi Notları

Colmar'ı ziyaret edenlerin mutlaka görmesini tavsiye ettiğimiz 2 kasabadan birisi olan Turckheim, Colmar'a 6 km… Read More

2 ay önce

Colmar Gezi Rehberi

Salut arkadaşlar! Bu yazımızda sizlere Aralık 2023 yılı sonunda ziyaret ettiğimiz masal kasaba Colmar'dan bahsedeceğiz.… Read More

2 ay önce

İspanya’da Hayata Başlamak: NIE ve TIE Nedir? Oturum Kartı Randevusu Nasıl Alınır?

Bu yazıda İspanya'da yaşamaya başlayanlar için özellikle ilk başlarda çok kafa karıştırıcı olan NIE, TIE(yabancı… Read More

3 ay önce

Barcelona Restoran Tavsiyeleri

Hep gezmekten tozmaktan bahsediyoruz biraz da yemekten ve Barcelona'da nerede yemeli ondan bahsedelim. Bu yazıda… Read More

4 ay önce

1 Günlük Pamplona Gezi Notları

İspanya'nın dünyaca ünlü boğa koşularının gerçekleştiği şehir olan Pamplona'ya dair gezi notlarımızı paylaşıyoruz bu yazıda.… Read More

5 ay önce