Gezi notları

İspanya içinde ayrı bir ülke: Bilbao Gezi Notları

Bask Ülkesi deyince aklıma ilk gelen şey çocukken duyduğum ETA örgütüydü. İspanya’da bağımsızlık için mücadele veren bir gruptu ama neydi ne değildi o zamanlar tabi aklım pek ermiyordu. 20-25 sene sonra kuzeyin bu gizemli ülkesine gitmek nasip oldu. Bilmeyenler için İspanya’da İspanyol bulmak zordur. Herkes farklı bir etnik kimliğe ait olduğunu söyleyebilir. Bu bölge de Basklar’ın ülkesidir.

Burası birçok bakımdan ilginç; dilleri farklı, vergi sistemleri farklı, kültürleri farklı, futbolcu oynatma kuralları bile farklı.. Sadece İspanya’da değil Fransa’nın güneyinde de yaşayan bir kültüre sahipler.

Bask dili, Baskça’da Euskara diye geçiyor. Bu dilin en önemli özelliği tamamen izole bir dil olması. Bu ne demek? Yani dünya üzerinde bilinen herhangi bir dil ile benzerliği yok. Tamamen kendine has özellikleri, kelimeleri olan bir dil. Arnavutça, Ermenice gibi diller de tamamen olmasa da izole olarak sınıflandırılan dillerden bazıları.

Merak duygusu tavan yapmış olarak bastık Bask topraklarına. Coğrafya İspanya’nın genel görüntüsünün aksine dağlık ve yeşil. Şehirlerde insanın elinin değmediği her yer bitki örtüsü ile kaplıydı. Çok defa ağzımızdan Karadeniz gibi lafı düştü.

Neden Bask bölgesi değil de Bask ülkesi diyorum diye merak edenler varsa İspanyolca’da bu bölge Pais Vasco, İngilizce’de ise Basque Country diye geçiyor. Her ne kadar özerk bir bölge olsa da birebir çeviri yapınca Bask Ülkesi demek daha uygun oluyor.

Bazı yer isimleri birbirine benzer ama farklı yazım şekillerinden dolayı kafa karıştırıcı olabilir. Örneğin, Türkçe’de Bizkay denilen yer, Bask dilinde Bizkaia, İspanyolca’da Vizcaya ve İngilizce’de Biscay diye geçiyor. Tutarlılık açısından genelde İspanyolca karşılıklarını kullandım.

Dünyanın gondollu ilk asma köprüsünden geçmek, nehir kıyısında yürüyüşler yapmak, mimari harikası Guggenheim müzesi, cumbalı güzel evlerin yer aldığı dar sokaklarda rastgele yürümek, çeşit çeşit pinchos yemek, modern bir şehir planına sahip Abando’yı arşınlamak, Santiago yolunu kateden modern zaman hacılarını görmek bize çok keyif verdi.

Barcelona, Madrid, Valencia, Sevilla kadar bilinmese de Bilbao ve Kuzey İspanya kesinlikle daha fazla ilgiyi hak ediyor!

Bu yazıda size Bilbao’ya yaptığımız geziden bahsedeceğiz.


Bilbao Hakkında Genel Bilgi

Bilbao, Bask Bölgesinin 3 vilayetinden biri olan Vizcaya(İsp)’nın başkenti ve bölgenin en büyük şehri. Tarihi 1300’lere dayanıyor ve uzun süre bir balıkçı kasabası olarak eski şehrin(caseo viejo) dar alanında sıkışıp kalmış. Bir tarafta nehir bir tarafta dağlar şehre doğal bir sınır oluşturmuş. İlginçtir ki Bilbao bir balıkçı kasabası olmasına rağmen, deniz/okyanus kıyısında kurulmamış. Aksine denizden 15 km içeride kurulmuş. Böylelikle olası saldırılardan korunmuş. Bir yandan da nehrin gel-gitlerle inip çıkmasıyla gerektiğinde büyük gemiler eski şehre kadar gelebiliyormuş.

Bölge insanı balıkçılığın yanında, tersane aracılığıyla gemi işlerinde de ilerlemişler. Üzerine zengin demir yataklarını ekleyince ticaretin arttığı ve sonucunda zenginleşen bir şehir olmuş. Ticaret beraberinde bankacılık ve sigortacılık ihtiyacı doğurmuş ve önemli banka ve sigorta firmaları çıkmış. Böyle böyle Bilbao, İspanya’nın en zengin şehirlerinden birisi haline gelmiş. Tabi 14.yy’dan itibaren krallar tarafından Bilbao’ya verilen ticari imtiyazlar da ticaretin gelişmesinde önemli rol oynamış.

Türkiye’de Garanti Bankası’nın sahibi olan BBVA’nın açılımının Banco Bilbao Vizcaya Argentaria olduğunu ve merkezinin Bilbao olduğunu biliyor muydunuz?

Coğrafi koşullardan dolayı 18-19. yüzyıla kadar ciddi bir saldırı almaması da zannediyorum hem zenginleşmeye hem de izole bir kültür kurmaya katkısı olmuştur.

Bilbao’ya Ulaşım

Eğer Türkiye’den geliyorsanız, bu yazıyı hazırlarken, THY’nin sadece İstanbul’dan haftanın 4 günü direk seferleri vardı. Onun dışında Almanya ve Fransa’dan aktarmalı seçenekler mevcut.

Barcelona’dan Bilbao’ya Ulaşım

Biz Bilbao’ya Barcelona’dan araba ile gittik. Eğer sizin de böyle bir planınız varsa okumaya devam edin.

Barcelona-Bilbao arası yaklaşık 600 km. Otoban kullanıp kullanmamanıza göre 6-7 saat sürüyor. Biz giderken ve gelirken Eylül 2021’den beri ücretsiz olan Barcelona-Zaragoza arasındaki otobanı(AP-2), Zaragoza-Bilbao arasında ise ücretsiz yolu kullandık.

Bilbao-Zaragoza arası otobanı(AP-68) kullanırsanız 33.75 Euro gibi bir maliyeti var. Normal yol doğal olarak daha yavaş ilerliyorsunuz. Hız sınırı 50 ile 120 arasında yerine göre değişiyor. Bazen 3, bazen tek şeritte gidiyorsunuz. Asfalt genel olarak iyi durumda. Otobana göre 20 km kadar daha az yol katediliyor ama 1 saat kadar daha uzun sürüyor. Ücretsiz olmasının yanında güzel köyler, dağlar, manzaralar görebiliyorsunuz.

Biz navigasyon için Google Maps kullandık. Google Maps maalesef Barcelona-Zaragoza arasındaki yolu hala ücretli yol olarak gösteriyor. Haliyle ücretli yolları kullanMA derseniz, Barcelona-Zaragoza arasındaki ücretsiz otobanı atlıyor. Bunun için şöyle yaptık: Zaragoza’ya kadar yol çizdirip ücretli yolları kullan dedik. Zaragoza’ya 15-20 km kala Bilbao’ya kadar ücretli yolları kullanMA diyip rota çizdirdik.

Bilbao Konaklama

Bilbao’da gecelik konaklama fiyatlarını biz çok yüksek bulduk. Çok turistik bir şehir olmamasına rağmen 60 Euro altına otel veya Airbnb bulmak güç. Biz de planlamayı biraz geç yapınca gecelik yaklaşık 60 Euro’ya bir pansiyonda yer bulabildik. Airbnb’de bu fiyatlara ancak oda kiralayabiliyorsunuz. O nedenle biz birazcık şehir dışından uzakta Cruces Metro Houses diye bir yerden tuttuk. Booking‘de otelin kendi sitesinden daha ucuz olduğu için oradan rezervasyon yaptık. Otel temiz ve şık bir yer. L2 Metro istasyonu binanın önünde. Metroya atlayınca da 20 dakikaya merkezdesiniz. Tavsiye ederiz. Eğer merkezde uygun bir yer bulamazsanız metro hattının geçtiği diğer semtleri düşünebilirsiniz.

Bilbao Şehir İçi Ulaşım

Bilbao’da, otobüs, metro, tramvay ana ulaşım araçları diyebiliriz. Bunların dışında daha çok turistik amaçlı füniküler ve gondol da mevcut.

Tüm bu araçlarda Barik ulaşım kartını kullanabiliyorsunuz. Kartın ücreti 3 Euro. Geri verilebiliyor mu bilmiyoruz. Barik kart almadan da tek seferlik biletler alınabiliyor. Normal bilet ücreti 1.35 Euro. Ancak bölgeye göre fiyat artıyor. Mesela yukarıda bahsettiğimiz pansiyon 2.bölgede kaldığı için ücreti 1.70 Euro. Getxo ise 3.bölge’de kaldığı için ücreti 1.90 Euro.

Biletleri metro içerisinde alabileceğiniz birkaç çeşit kiosk var. Gariptir sadece bir kiosk tipinde tek kullanımlık bilet alabildik. Diğerinde sadece Barik karta yükleme yapmaya izin veriyordu. Kiosk üzerinde gideceğiniz durağı seçince, size hangi bileti almanız gerektiğini sunuyor. Kredi kartı ile alabiliyorsunuz.

Tam listeye buradan erişilebilir. https://www.bilbao.eus/cs/Satellite/bilbobus/es/tarifas

Ulaşım için diğer seçenek ise Bilbao Bizkaia Şehir Kartı

Mobil uygulama olarak her zamanki gibi CityMapper veya Google Maps kullanımını tavsiye edebiliriz.

Bilbao Bizkaia Şehir Kartı

Turistik şehir kartları çok da turistik olmayan yerlerde hem makul fiyata hem de birçok avantaja sahip olabiliyor. Bilbao için de birazcık böyle diyebiliriz. https://www.bilbaobizkaiacard.com/en/tourist-card/ resmi sitesinden de görebileceğiniz gibi 1,2 ve 3 günlük kart opsiyonları var.

  • 24 saat – 10€
  • 48 saat – 15€
  • 72 saat – 20€

Şehir kartı, sınırsız şehir içi ulaşımın yanı sıra normalde tek biri 4.5 Euro olan 2 rehberli turu da kapsıyor. Ayrıca fünikülere de ücretsiz binebiliyorsunuz ki normalde git-gel 4.30 Euro ücreti var. Onun dışında birkaç müzeye ücretsiz veya bazı mekanlarda ikram gibi avantajları varmış. Tüm avantajları yukarıdaki bağlantıdan bulabilirsiniz.

Eğer konaklamayı şehir merkezinde yapmayıp bizim gibi metro vs kullanmanız gerekiyorsa kart almanızı kesinlikle tavsiye ederiz. 2 rehberli tur + füniküler ile parasını zaten çıkartıyorsunuz.

Diğer sitede yazan indirim/avantajlara şahsen çok itibar edemedim. Çünkü belirttikleri hizmetin sitesine gittiğinizde benzer bir ifade göremiyorsunuz. Örnek olarak, kartın sitesinde Arkeoloji müzesinde %50 indirim olduğunu söylüyor ama müzeye gittiğimizde öyle bir şey yok dediler ve tam ücret aldılar.

Bilbao’da Kaç Gün Kalmalı?

Bilbao çok büyük bir şehir değil. 2 günde rahatlıkla eski ve yeni şehrin sokaklarında gezebilir, Vizcaya köprüsününde gondola binebilir ve çevresinde dolanabilir, nehir boyunca yürüyebilir, finükülerle tepeden Bilbao’yu izleyebilir, bir-iki küçük müzeye girebilirsiniz. Eğer Guggenheim ve Güzel Sanatlar müzesi gibi görece daha büyük müzeleri gezmeyi düşünüyor ve koşuşturmaca olmasın istiyorsanız 3 gün ayırmanızı tavsiye ederiz.

Bask bölgesi iklim ve coğrafya olarak Karadeniz gibi. Yani doğada vakit geçirmeyi seviyorsanız etrafta keşfedilebilecek sahil kasabaları, dağlar, yaylalar, köyler, trekking rotaları mevcut. Eğer bunları da gezi planınıza eklemeyi düşünüyorsanız, daha uzun süre kalmalısınız.

Gezi Tavsiyeleri

Biz gezilecek yerleri araştırırken Bilbao’nun resmi turizm sitesinden faydalandık. Sitede birçok broşüre, haritaya, rehbere erişebiliyorsunuz: https://www.bilbaoturismo.net/BilbaoTurismo/en/downloadable-brochures

Çoğu zaman olduğu gibi, gezdiğimiz yerleri Google Haritalar üzerinde ayrı bir liste olarak hazırladık. Bilbao Gezilecek Yerler haritamıza https://goo.gl/maps/EH2Xu9D5437y5nyv9 aracılığıyla ulaşabilirsiniz. Dilerseniz Google Haritalar’daki hesabımızı takip ederek gezdiğimiz ve paylaştığımız diğer içerikleri görebilirsiniz.

Bizim Bilbao Gezi Planımız

Bizim programımız 2 gün Bilbao ve yarım gün San Juan de Gaztelugatxe’ye gitmekti. 2. gün rehberli 2 yürüyüş turuna katılacağımız için, ilk gün tur harici olan Portogalete, Getxo, fünikülerle seyir terası, nehir kıyısı gibi yerlerde gezdik. 2.gün art arda 2 yürüyüş turuna katılıp sonrasında şehrin yeni ve eski sokaklarında kafamıza göre dolandık. Aşağıdaki harita Portogalete, Getxo ve Bilbao için fikir verebilir.

Gran Bilbao’daki beldeler

Kabaca Bilbao gezi planımız aşağıdaki gibiydi:

1.Gün

  • Portogalete semti
  • Vizcaya Köprüsü
  • Getxo semti
  • Gran Via
  • Füniküler ile Artxanda seyir terası
  • Nehir kenarı yürüme ve eski şehir civarı dolanma

2.Gün

  • Eski şehir rehberli turu
  • Yeni şehir rehberli turu
  • Guggenheim müzesi civarı dolanma
  • Casilda Iturrizar parkı
  • Sant Mames Stadyum
  • Azkuna Zentroa
  • San Antón köprüsü
  • La Ribera Pazarı
  • Eski şehirde dolanma
  • İstiklal Marşı ve kapanış

Rehberli Şehir Turları

Turizm ofisinin düzenlediği 2 tane tur var. Birisi Caseo Viejo denilen tarihi şehri, diğeri Abado denilen şehrin daha yeni bölgesini kapsıyor. Her tur 1.5 saat sürüyor ve şehir, tarih, bazı önemli binalar hakkında ilk elden bilgi sahibi oluyorsunuz. Turlar, turizm ofisinin Plaza Mayor’daki şubesinin içinde başlıyor. Tarihi şehir turu 10’da, diğer tur akabinde 12’de başlıyor. Sadece bir tanesine de gitmeyi tercih edebilirsiniz. Telefonla arayıp rezervasyon yaptırabilirsiniz veya gittiğinizde ofisten kayıt olabilirsiniz. Ama her türlü tur başlamadan bir 15 dk önce gidip biletinizi alıyorsunuz. Ben ne olur olmaz diye 3-4 gün içinde arayıp rezervasyon yaptırdım. Görevli İngilizce biliyordu. Gittiğimiz gün ise Bilbao Kartımızı ve tur için biletlerimizi aldık.

Tur İngilizce ve İspanyolca yapılıyor. Rehberi rahat duyabilmeniz için bir alet dağıtıyorlar. Alete kulaklığınızı takıp 1.kanala alınca rehberin sesini direk alabiliyorsunuz. Buna gerek var mıydı ya diye düşünüyordum ama rehberden uzak kalsanız da veya etrafta gürültü olsa da rahatlıkla duyabiliyorsunuz. İşe yarıyormuş. Eğer yanınızda kulaklığınız yoksa 1 Euro’ya kulaklık satıyorlar. Aletler standart kulaklık girişine sahip, o nedenle Iphone kulaklığı olmaz.

Katıldığım en iyi şehir turuydu diyemem ama fiyat/performans olarak kesinlikle değer. Bahşiş verme gibi bir durum yok. Veren vardıysa da görmedik.

Tur takvimine buradan, genel bilgilere buradan ve buradan erişebilirsiniz.

Bilbao Gezilecek Yerler

Portogalete

Biz Bilbao’yu gezmeye Portogalete’den başladık. Başta da bahsettiğimiz gibi Bilbao şehir merkezi denizden içeride nehir boyunca kurulmuş. Portogalete ve Getxo, Ibaizabal nehrinin denizle buluştuğu bölgede yani Bilbao Halicinde yer alan ve Vizcaya köprüsüne ortaklaşa ev sahipliği yapan iki semt diyebiliriz.

Özellikle nehre ve köprüye yakın olan kısımları görmeye değer. Portogalete metro durağında indikten sonra ara sokaklardan nehre ilerleyince karşımızda Andra Maria bazilikasını bulduk. Bahçesinden köprüye ve nehre doğru güzel bir manzara var. Aşağı doğru inerken ise gerek Victor Chávarri gerek Santa Maria sokağı cumbalı evleri ve uzaktan köprü silüeti ile hoş bir manzara sunuyor. Sokağın sonu nehre iniyor ve Plaza de Solar karşılıyor. Nehrin iki tarafında da sahil yolu var ve tam yürümelik, serinlemelik, tatil memleketi gibi olmuş.

Vizcaya Köprüsü

Gelelim köprüye.. Viscaya Köprüsü türünün dünyadaki ilk örneği ve hala faaliyette olan birkaç köprüden biri. Hem araç hem insan taşıyan gondol, demir köprüye asılı halde gidip geliyor. Yapım tarihi ise 1893. Basklı mimar Alberto Palacio(Eyfel Kulesi’nin mimarı Gustave Eiffel’in de öğrencisiymiş) tarafından yapılan köprü, UNESCO Dünya Mirası listesinde de yer alıyor.

Dileyenler 9.5 Euro karşılığında köprünün üzerine de çıkabiliyor. Ayrıntılı bilgiye resmi sitesinden ulaşabilirsiniz.

Biz gondolla geçmeyi tercih ettik. Gondolun iki tarafındaki kabinlerde yolcular ayakta seyahat ederken ortadaki alanda araçlar yer alıyor. Unutulmaz bir deneyimdi falan diyemem ama oraya kadar gelmişken bu tarihi köprüden mutlaka geçilmeli. Camlar çizik ve kirli olmasa daha güzel bir manzara ve deneyim olabilirdi.

Yolcu geçiş ücreti ise çok cüzi ve sadece 0.45 Euro. Gondol turnikelerinin orada otomatlar aracılığıyla bilet alabilirsiniz. Bozuk paranız yoksa içerideki hediyelik eşya dükkanında bozuk para makinesi de mevcut.

Getxo

Köprünün diğer tarafında ise Getxo semti yer alıyor. Köprünün hemen yanında güzel bir meydan ve binalar karşılıyor. Burasının nehir kıyısı boyunca uzanan yürüyüş yolu güneşli havayla beraber tam bir tatil semtini andırıyordu. Biz aşağı nehir boyunca yürüdük. Önce küçük bir park ardından kumluk bir plaj karşılıyor(Playa de Las Arenas). Sonrasında biraz sahil biraz sokak aralarından dolanıp Areeta metrosunun da yer aldığı Areetako Geltokiko Plaza‘ya kadar yürüdük.

Areeta’dan metroya binip şehir kartını aldığımız Plaza Mayor’a gittik. Turist Bilgi Merkezinde(konum) sıra olmadığı için kısa sürede 1 günlük şehir kartımızı alıp yarınki şehir turları için kaydımızı yaptırdık.

Artxanda Füniküleri

Bilbao’yu izlemek için en güzel yer olarak Artxanda tepesi gösteriliyor. Tepeye çıkmak için ise tarihi bir füniküler var. Yapım yılı 1915 olan füniküler için git-gel bilet ücreti 4.30 Euro idi ve uzuun bir kuyruk vardı.

Biz buraya gelmeden hemen önce Bizkaia Şehir Kartımızı almıştık ancak kart çalışmadı. Şehir kartının ilk önce tramvay, metro gibi bir ulaşım aracında kullanılması gerekiyormuş. Neyse ki güvenlik görevlileri durumu bildikleri için gidişte de dönüşte de anlayışla karşılayıp geçmemize izin verdiler.

Artxanda, Bilbao’nun birçok yüksek alanı gibi oldukça yeşil bir alan. Yeşilliğin yanında Bilbao yazısı ve sanatsal Parmakizi eseri sizi burada bekliyor. Dilerseniz parkın daha yukarılarına çıkıp diğer manzara noktalarına da ulaşabiliyorsunuz.

Resmi sitesi: https://funicularartxanda.bilbao.eus/en/home/

Bilbao Belediye Binası (Bilboko Udaletxea)

Füniküler sonrası kendimizi yine nehir kıyısına attık. Yine çok güzel bir yürüyüş yolu vardı. Bir yanda nehir, ağaçlar, güzel binalar, mutlu insanlar, tatlı tatlı esen rüzgar ve güneşli bir gün. Daha ne olsun 🙂 Keyifle eski şehir merkezine doğru yürüdük. Yol üzerinde belediye binasını gördük. Tarihi ve şık bir bina.

Yolun devamında bir ağaçlarla dolu bir meydan karşılıyor. Burası El Paseo del Arenal(Areatzako Ibiltokia). Sınıf ayrımlarının olduğu zamanlarda binaların olduğu taraftan din adamları, dul kadınlar falan yürürken, parkın ortasındaki güzel yürüyüş yolundan sadece zenginler geçermiş. Fakirler ise nehir kıyısında yürüyebilirmiş.

Sonrasında ise eski şehre doğru girip Plaza Nueva’ya vardık. Meydan tam anlamıyla ana baba günüydü. Bir sürü pinchos bar vardı ve ağzına kadar doluydu. Biz de o kadar acıkmıştık ki gözümüze ilk çarpan mekana girdik. Orası ise Zezen Gorri idi. Pinchoslara dair notlarımız yazının sonunda

Eski Şehir(Old Town) Bölgesindeki Gezilecek Yerler

Arriaga Tiyatro Binası

Nehrin yanı başında yer alan tiyatro binası, Abado(yeni şehir) tarafından gelince eski şehirde karşılayan ilk yapı.

Adını İspanyol Mozart olarak anılan Juan Crisóstomo Arriaga‘dan alan tiyatro binasının makus bir tarihi var. Binadan da önce performansların sergilenmesi için bir sahne varmış burada ama yanıp kül olmuş. Sonra ilk tiyatro binası 1817’de yapılıyor ama nehir kıyısında ve temeli sağlam olmadığı için yıkıyorlar. Sonraki bina ise bir bakıyorlar ki ihtiyacı karşılayamayacak kadar küçük, tekrar yıkıyor ve mevcut binayı 1890’da yapıyorlar. Üzerine 1 defa da sele maruz kalıyor. Mevcut bina 1890’da yapılmış ve Paris Opera binasından esinlenilmiş.

Arriaga tiyatro binası

İspanyol Mozart olarak geçen Juan Crisóstomo Arriaga operasını 13 yaşındayken yazmış. Daha 20 yaşındayken veremden ölmüş.

San Nikolas Kilisesi ve Unamuno Miguel Meydanı

Tiyatro binasının hemen aşağısında San Nikolas de Bari kilisesi dikkat çekiyor. Tarihine bakıldığında balıkçılar tarafından yapılan küçük bir inziva yeriyken, bir sel ile yerle bir olmuş. Sonrasında 18.yy’da şimdiki Barok yapı yapılmış. Kilisenin arkasındaki caddeden sağa doğru devam edince eski şehrin sokaklarına girmiş oluyoruz. İlk olarak Unamuno Miguel Meydanı karşılıyor. Görece kalabalık ve canlı bir meydan. Arkeoloji ve Etnografya müzeleri bu meydanda yer alıyor.

Kısaca Arkeoloji müzesinden bahsetmek gerekirse, 2 kata yayılmış küçük bir müze. Bizim girdiğimiz tek müze burası oldu.

Aslında Google Maps’te burası için geçici olarak kapalı yazıyordu ama şans eseri kapısının açık olduğunu görünce giriverdik. Kişi başı ücreti 3.5 Euro. Güya Bilbao şehir kartının %50 indirimi olduğu yazıyordu sitesinde ama indirim yapmadılar. İçerde bu civarda bulunmuş tarihi kalıntılarla ilgili eserleri görebilirsiniz.

Eski Şehir Sokakları

Meydandan Gurutze Kalea(sokak)’yı takip ediyoruz ve bizi, sonu nehire kadar varan 3 tarihi sokağa getiriyor: Goienkale(üst sokak), Artekale(orta sokak), Dendarikale. Eski şehir, orijinalinde bu 3 sokaktan oluşuyormuş ve etrafı da 2 metre genişliğinde ve 6 metre yüksekliğinde duvarlarla çevriliymiş. Daha fazla insan Bilbao’da yaşamak istemesine rağmen yeterince yer olmadığı için, aynı zamanda şehir önemli bir saldırı da almadığı için(18.yy’a kadar) nihayetinde duvarları yıkmışlar ve eski şehir Las Siete Calles denilen 7 sokağa genişlemiş. Tabi sonrası yine büyüyüp bugün ki şekline bürünmüş. Bugün duvarlardan kalan çok az iz varmış.

Santiago Katedrali (Bilboko Donejakue katedrala)

Tarihi 14.yy’a kadar dayansa da defalarca restorasyonlar geçirmiş bir kilise burası. Statü olarak 1950’lere kadar Bilbao’da bir katedral yokmuş ve Vitoria’daki(Bask Ülkesinin başkenti) katedrale bağlılarmış. 1950’lerde Santiago kilisesi katedral olarak ilan ediliyor.

Santiago(İngilizcesi Saint James olarak geçiyor) Bilbao’nun koruyucu azizi olarak kabul ediliği için adına böyle bir kilise inşa edilmiş. Ancak burası ünlü Santiago Yolu’nun sonundaki Santiago Katedrali ile karışmasın. O Galiçya bölgesinde kalıyor. Yine de katedralin üzerindeki iki kabuk sembolü, buradan geçen Santiago Yolu hacılarına buranın dua etmek, dinlenmek hatta geceyi geçirmek için güvenli bir yer olduğunu anlatıyor. Eski zamanlarda hacılar katedralin üzerindeki balkonda geceyi geçirebiliyorlarmış. Çok rahat bir yer olmasa bile sokaklara göre güvenli..

Katedralin bir diğer ilginç özelliği ise tek bir kuleye sahip olması. Eşsiz olmasa bile az rastlanan bir durum. Bunun 2 sebebi var. Birincisi ve az önemli olanı, malum sokaklar dar ve evler birbirine çok yakın, bir de üzerine bölgenin az güneş alması eklenince insanlar güneşten çok az faydalanabiliyorlar. Bu nedenle insanlar ikinci bir kule istememişler. İkinci ve önemli sebep ise bölgenin tabanının kumluk ve katedralin temelinin o kadar da sağlam olmaması. İkinci bir kule inşa etmenin binayı riske atacağını düşündükleri için de öyle bırakmışlar. Hatta binanın sağ tarafında portico denilen bir kısım var. Bu yapı da binayı desteklemek için sonradan yapılıyor. Portico’nun diğer bir vasfı ise malum yağışlı bir bölge olduğu için, yağmur yağdığından insanlar sığınabiliyormuş.

San Antón Kilisesi ve Köprüsü

Köprüden önce Athletic Bilbao futbol takımının armasından bahsedelim. Armaya dikkatli bakarsanız kilise, köprü ve kurt görürsünüz. Peki bunlar rastgele şeyler mi? Tabi ki hayır! Sant Anton kilisesi, köprüsü ve köprü üzerindeki kurt motifleri kulübün armasına yansımış. Köprünün taşları nemden karardığı için kurt motifleri pek anlaşılmasa da yakından görülebiliyor.

Kiliseye gelecek olursak, Gotik mimaride ve 15.yy’da yapılmış. Eski orijinal şehirden 3 sokağın çıktığı yerde, ünlü tarihi Ribera pazarının yanında ve nehrin kıyısında şehrin sembolü olmuş.

Köprü ise tarihi olarak önemli bir görev görmüş. Zamanında Bilbao eski şehrini diğer kıyıya bağlayan tek köprüymüş ve haliyle hayati bir önemi varmış. Şehre girenler bu köprüde vergi vermek zorundaymış. Farklı yerlerden ürünlerini satmak isteyenler çiftçiler, tüccarlar bu köprüden geçer ve kilisenin hemen yanında yer alan La Ribera pazarına gelirmiş.

Erribera Merkatua (La Ribera Pazarı)

San Anton kilisesinin hemen karşısında modern görünümüyle dikkat çeken bir yapı var. Burası bir pazar. Bina yeni olsa da buranın pazar tarihi çok eskilere dayanıyor. İnsanlar burada yüzlerce sene salı pazarı gibi bir ortamda bir şeyler alıp satmış.

Bilbao’nun çok yağmurlu olduğunu söylemiş miydim? Peki sık sık sel olduğunu? Malum sebeplerden ötürü üstü kapalı, ışık alan, kötü kokuların olmadığı bir pazar yapalım demişler. 1929’da ilk modern yapıya başlamışlar ama bir sürü yık-yeniden yap, restorasyondan sonra en nihayetinde 2010 yılında bugünkü halini alıyor.

1990 yılında La Ribera, Guinness Rekorlar Kitabına en eksiksiz Belediye Gıda Pazarı olarak girmiş ve tüccar ve tezgah sayısı açısından en büyük pazar olarak kabul edilmiş.

Günümüzde, pazarın her katında belirli bir ürün grubu satılıyor. Balık, et, sebze, meyve ne ararsanız var. Ayrıca yemek reyonunda birçok restoran bulmak mümkün. Biz pinchos sevdamızı biraz da burada dindirdik. Pinchos fiyatları genelde 2 Euro civarı. Pinchos’unuzu şarabınızı alıp nehre karşı yemek içmek için güzel bir nokta.

Abando (Yeni Şehir) ve Civarında Gezilecek Yerler

Bilbao’nun yeni şehir kısmı Abando olarak anılıyor. Abando’nun kalbi diyebileceğimiz kısım ise Federico Moyua Meydanı ve Gran Via diyebiliriz. 8 yol Federico Moyua meydanında buluşuyor. Bir nevi Paris şehir planı gibi düşünebilirsiniz. Tüm bu bölge Barcelona vari ama farklı tarzda onlarca güzel sokak ve binaya ev sahipliği yapıyor. Özellikle Gran Via caddesi ağaçlarla kaplı yolu, sıra sıra dükkanları, güzel binalarıyla bizi ilk andan itibaren tavladı.

Aşağıda önereceğimiz yerler dışında bu bölgede rastgele dolansanız bile birçok güzel görüntüye şahit olabilirsiniz.

Bilbao İl Konsey Binası (Bizkaiko Foru Aldundiaren jauregia)

Mimari seviyorsanız, bu binayı da görmek isteyeceksiniz. Eklektik(farklı mimari tarzları barındıran) mimari tasarımıyla özellikle Gran Via’ya bakan cephesi baya hoş. Her katı farklı tarzda tasarlanmış olan bu binanın içi dışından da güzel diyorlar. Rehberimiz ziyaretin mümkün olduğunu söyledi ama o gün kapalıydı.

Bilbao Guggenheim Müzesi

Prag’a gittiyseniz Dancing House‘yi de mutlaka görmüşsünüzdür. Dancing House’ın mimarı Frank Gehry’den çizgilerin dışında bir başka eser daha: Guggenheim Müzesi. Birçok çevre tarafından 20.yy’ın/zamanımızın en iyi binası şeklinde lanse edilmiştir.

Haliyle de Bilbao’nun en ikonik yapısı durumunda. Ancak böyle bir binanın yapılması biraz da şansaymış. Solomon R. Guggenheim Vakfı modern sanatı destekleyen ve müzeler açan bir vakıf. Bu müzelerden birisini ise Avrupa’da açmak istiyor. Bask hükümeti de vakıfa Bilbao’da böyle bir müze açmalarını teklifinde bulunuyor. Vakıf kabul ediyor ve işin başına da Frank Gehry’i getiriyor. Gehry’den beklenen ise cesur ve inovatif bir eser ortaya koyması. Ortaya çıkan ise titanyum, cam ve kireçtaşının karışımı bize çiçeği anımsatan bir eser.

Biz müzeye girmedik ama etrafında bile görecek bir sürü şey var. Hemen önünde yer alan çiçeklerden yapılmış köpek dekoru, yanındaki park, müzenin nehir tarafında kalan ünlü örümcek eseri görülebilir. Ayrıca biraz ileride kalan ve kübik bir havası olan La Puente de La Salve köprüsü müze ile güzel bir kombin oluşturuyor. Köprü aslında müzeden daha eski olsa da kırmızı bacakları ve merdivenler müze ile daha fazla özdeşleşmesi için sonradan yapılıyor.

Müzeye giriş 13 Euro. Şehir kartının bir indirimi olmuyor, sadece hızlı giriş imkanı sağlıyor. Bilet resmi sitesinden temin edebilirsiniz.

Casilda Iturrizar Parkı

Eğer siz de bizim gibi şehir parklarını gezmeyi seviyorsanız size güzel bir önerimiz var. Casilda Iturrizar Parkı şehir merkezinden uzakta olmayan, çok büyük de olmayan ama güzel tasarlanmış, sakin ve huzurlu bir park.

Azkuna Zentroa (Alhondiga)

Çok ilginç bir bina var karşınızda. Dışardan tarihi bir bina gibi duruyor ki zaten 1900’lerin başlarından 70’lere kadar şarap, yağ gibi ürünleri depolamak için kullanılmış. Şimdiki görüntüsüne ise 2010 yılında atıl haldeki binanın bir etkinlik alanı olarak kullanılması kararıyla kavuşuyor.

İçerisi modern mimarinin çok güzel bir örneğini teşkil ediyor. Şöyle ki, bina içerisinde “havada” yer alan iki tane ‘blok’ var. Bloklar, insanlık tarihi boyunca gelip geçen kültürlerin, mimarilerin, savaşların ve dinlerin sonsuzluğunu ifade eden farklı desenlerle bezenmiş 43 kolon üzerinde yükseliyor. Bu da bloklar havada izlenimi yaratıyor. Kolonlar gerçekten de Rönesans, Ortaçağ, Çin, Modernizm, Art Deco, Taş devri gibi dönemleri gösterecek şekilde yapılmış ki biz bayıldık.

Yapı birçok konsere, etkinliğe, kafe, restoran, okuma alanı, atölye gibi farklı amaçlarda hizmet veriyor. “Global Awards for Excellence” ödülü alan Avrupa’daki tek merkezmiş.

İlginç bir başka nokta ise iki blok arasında terasta yer alan yüzme havuzu. Blokların arasındaki boşluktan yukarı baktığınızda metrelerce üzerinizde yüzen birilerini görebiliyorsunuz. Ayrıca sol tarafta yer alan asansör ile binanın terasına çıkabilirsiniz.

San Mamés Stadyumu

Athletic Club’ın mabedi San Mames stadyumudur. Tam da maç gününe denk gelince stadı ve çevresindeki heyecanı görmek için oralara gittik. Maça daha saatler olduğu için stat çevresi boştu ancak stadın karşısında kalan Poza Lizentziatuaren Caddesinde hatırı sayılır miktarda taraftar, restoranları ve barları doldurmuştu. Taraftarlar arasında o günkü rakip olan Celta Vigo taraftarları da vardı ki ilginç biçimde hır gür olmadan gayet insan gibi yiyip içiyorlardı.

Eğer Athletic Club ile ilgili bir hediyelik eşya falan da almayı düşünüyorsanız, Türkiye’deki kadar olmasa da stat çevresinde birkaç tane seyyar satıcı ve dükkan vardı. Buralardan daha uygun fiyatlara alınabilir.

İlginizi çekiyorsa Athletic Club’un müzesini de gezebilirsiniz. https://sanmames.athletic-club.eus/museo/en/

Renkli Evler Sokağı

Benzerlerini başka şehirlerde de görmüşsünüzdür birbirine benzeyen farklı renklerdeki evlerin olduğu sokakları. Bu şekilde iki sokak Bilbao’da Irala bölgesinde Zuberoa ve Kirikiño sokakları üzerinde yer alıyor. Mesleği fırıncılık olan ve büyük bir şirketin sahibi olan Bilbaolu bir adam yapmış bu evleri. Amacı ise fabrikasında çalışan işçilerin daha iyi koşullarda yaşamasını mümkün kılmakmış. Gönülden bir vay bee’yi hakediyor gerçekten!

Bir not, Zabalburu tren istasyonu ve üzerinde yer alan bölge biraz daha göçmenlerin yer aldığı bir bölge ve sokaklarda yürürken temkinli olmakta fayda var.

Bilbao Yeme-İçme

Pinchos (Okunuşu pinços)

Artık Bask bölgesi deyince aklıma gelen ilk şey hep pinchos. Barcelona’da pinchos mekanları var ama burada pinchos yemek kebabı Antep’te yemek gibi bir şey. Doğal olarak yemek için ilk aday da yüzlerce çeşit pinchos oluyor.

İspanyol lezzetleri yazımızda da bahsettiğimiz pinchos, bir dilim ekmek üzerine aklınıza ne geliyorsa konularak ikram edilen bir atıştırmalık diyebiliriz. Yani İspanya’da baklava, su böreği falan olsa onu da ekmeğin üzerine koyup, kürdanı batırıp pinchos diye ikram ederler öyle söyleyeyim. İçindekine bağlı olarak sıcak veya soğuk olabilir.

Pinchos barlarında genelde barın önündeki camekanda pinchoslar sergilenir. Mekan ve pinchoslar hoşunuza giderse istediğiniz pinchosları işaret edersiniz. Bartender de bir tabağa istediklerinizi koyar. Genelde bu tip mekanlarda barın önünde ya yüksek sandalyede ya da direk ayakta yiyorsunuz.

Biz gezi boyunca sadece pinchos yedik desek yalan olmaz 🙂 Aklımızda kalan birkaç mekan şöyle:

Zezen Gorri (Eski Şehir Plaza Nueva’da)

Plaza Nueva’da yer alan bir sürü mekandan biri. Meydana girince gözümüze ilk çarpan yerlerden biriydi. Pinchos çeşitleri çok olunca ve dışardan da lezzetli görününce buraya daldık. Ayakta bile yiyecek yer yoktu öyle kalabalıktı. Google Haritalar’da düşük puana sahiplerdi ama pinchoslarını biz beğendik açıkçası. Çalışanlar ise gördüğümüz en güler yüzlü hizmeti sundu diyemeyiz 🙂 Çok kalabalık değilse tavsiye edebiliriz.

Yediğimiz diğer mekanlar ise şöyle:

  • Vermuteka (konum): Ekmekleri biraz kalındı. Genel olarak idare eder. La Ribera pazarı içinde kalıyor.
  • Abadía (konum): Guggenheim müzesine yakın bir konumda ve iyiydi diye hatırlıyoruz 🙂

Txacoli (Okunuşu Çakoli)

İçecek olarak ise bölgede Txacoli denilen bir şarap üretimi yapılıyor. İçtiğimiz en hafif beyaz şaraplardan biriydi. Hemen hemen bütün barlarda ve restoranlarda bulabilir ve deneyebilirsiniz. Eğer şişe almak isterseniz, tadım vs de yapayım derseniz Zamoli bölgesinde birkaç şarap evi var. Biz merkeze 10 km mesafede Bodega Magalarte Zamudio isimli bir şarap evinden aldık. Aslında o gün resmi tatildi ve açık değildi ancak adam bizi kapısının önünde görünce şok oldu ve geri çevirmedi.

Bilbao’ya dair nereleri gezmeli, ne yemeli, ne içmeli yazımızın sonuna geldik. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere. Hasta luego!

Ender

Yorumları Gör

  • Ender Bey teşekkür ederim güzel ve aydınlatıcı bir yazı olmuş. Elinize sağlık. Sizden ricam Bilboadab günü birlik, San Sebastian ve Bilboa çevresindeki Bask şehirlerine toplu taşıtla ve lokal turlarla nasıl ulaşabilirim. Avrupa da otomobil kiralayıp, kullanmak istemiyorum. Bilboa da bu konuda yardımcı olacak Türk var mı? Teşekkür ederim

    • Merhaba, teşekkürler yorumunuz için.
      Lokal tur bilmiyorum ancak Alsa İspanya'daki en büyük otobüs firması. Uygun fiyatlara seyahat edebilirsiniz. Eğer Bilbao'daysanız otobüs terminallerinde daha küçük şehirlere ulaşım sağlayan alternatif otobüs firmaları da oluyor. Şahsen deneyimlemedim Bilbao'da.
      Onun dışında Blablacar gibi bir araç paylaşım platformunu kullanabilirsiniz.

Son Yazılar

Eguisheim Gezi Notları

Salut arkadaşlar! Colmar'ı ziyaret edenlerin görmesini tavsiye ettiğimiz 2 köyden bir diğeri olan Eguisheim yazımızla… Read More

3 hafta önce

Turckheim Gezi Notları

Colmar'ı ziyaret edenlerin mutlaka görmesini tavsiye ettiğimiz 2 kasabadan birisi olan Turckheim, Colmar'a 6 km… Read More

2 ay önce

Colmar Gezi Rehberi

Salut arkadaşlar! Bu yazımızda sizlere Aralık 2023 yılı sonunda ziyaret ettiğimiz masal kasaba Colmar'dan bahsedeceğiz.… Read More

2 ay önce

İspanya’da Hayata Başlamak: NIE ve TIE Nedir? Oturum Kartı Randevusu Nasıl Alınır?

Bu yazıda İspanya'da yaşamaya başlayanlar için özellikle ilk başlarda çok kafa karıştırıcı olan NIE, TIE(yabancı… Read More

3 ay önce

Barcelona Restoran Tavsiyeleri

Hep gezmekten tozmaktan bahsediyoruz biraz da yemekten ve Barcelona'da nerede yemeli ondan bahsedelim. Bu yazıda… Read More

3 ay önce

1 Günlük Pamplona Gezi Notları

İspanya'nın dünyaca ünlü boğa koşularının gerçekleştiği şehir olan Pamplona'ya dair gezi notlarımızı paylaşıyoruz bu yazıda.… Read More

4 ay önce