Savaş Değil Humus Yapın: Beytüllahim / Filistin Gezi Notları

Şabattan istifade edip 2 günümü Filistin topraklarında geçirmek istedim. Kudüs’ten Filistin’e geçmek gerçekten çok kolay. Buraya kadar gelip de Filistin’e geçmemenin mazereti olmamalı. Beytüllahim olsun Ramallah olsun sadece 30 dakika uzaklıkta. Jericho(Eriha) veya Hebron(El Halil) ise biraz daha uzaktalar.

Kudüs’ten Beytüllahim (Bethlehem)’e Nasıl Gidilir?

Şam Kapısı çıkışında kalan otobüs terminalinden 21,231,234 nolu Arap otobüslerinden birine biniyorsunuz. İlk otobüs direk sınırı geçip şehre girerken, diğerleri kontrol noktasında(checkpoint) bırakıyor ve geri dönüyor. 21 numara kaçtığı için mecbur 234 ile gitmiştim. Bilet bedeli 4.70 şekel. İsrailli Egged otobüsleriyle ise 234,234A ya binip 7 şekele gidebilirsiniz. Süre yaklaşık 20-30 dakika. Geçiş hiç olmadığı kadar kolay. Kalabalığı takip edip hiçbir kontrolden geçmeden duvarları aşıyorum ve içerdeyim.

Sınırı aştık ama ilk çarpışma taksicilerle oldu.. Otobüste yanımda oturan abinin yardımıyla, evinde kalacağım Andre’nin bana söylediği restoranın adını söylüyorum. Normalde yol 10 şekel değerinde, ama turisti görünce 20 şekele burun kıvırıyorlar. 30-35 şekel isteyen oldu. En sonunda bir tanesi tamam dedi. O kaypak taksi şoförü de parayı verirken ben 20 dolar sanmıştım demez mi.. 20 şekel verip indim. Halbuki yürüme 30 dakikaya gelinecek yermiş.

Beytüllahim için bahsettiğim yerleri işaretlediğim Google haritalar bağlantısı burada.

Filistin Hakkında Bazı Bilgiler

Filistin bugün 2 bölgeye ayrılmış durumda: Batı Şeria(West Bank) ve Gazze. Bu bölgelerin ortak kara sınırı yok. Gazze Akdeniz kıyısında ve duyduğumuz savaş çatışma haberleri genelde oraya ait oluyor. Batı Şeria ise daha güvenli diyebiliriz. Gazze Hamas’ın kontrolü altında. Batı Şeria’da ise Filistin yönetimi ve Fetih(Fatah) grubu var. Fetih ve Hamas rakip partiler.

Filistin’in sadece Beytüllahim(Betlehem) şehrini gezdim. Yorumlarımı ve verdiğim bilgileri buna göre değerlendirebilirsiniz.

Beytüllahim’de İtalyan kökenli ama kendini Hristiyan Arap olarak tanımlayan Andre’de kaldım. Kuaför olarak çalışıyor ve hasta olan annesine bakıyor. Eski, orijinal bir eve sahipler. Oldukça dindar olduğunu söyleyebilirim. Kendisiyle Couchsurfing’den iletişime geçmiştim. Okuyacağınız birçok bilgiyi ondan aldım.

Batı Şeria’daki her bir Filistin şehri(Hebron hariç) 3 bölgeye ayrılmış: A,B,C. Bu bölgeleri iç içe çemberler olarak düşünebilirsiniz.

  • A Bölgesi: Yüzde 18’lik kısımda sadece Filistinli Müslümanlar ve Hristiyanlar yaşayıp sadece Filistin yönetiminin kontrolü var.
  • B Bölgesi: Yüzde 22’lik kısımda hem Filistin güçlerinin hem de İsrail’in yetkisi var. Sadece Müslüman ve Hristiyanlar var.
  • C bölgesi: A ve B dışında kalan her yer C bölgesi olarak tanımlanmış. Tamamen İsrail kontrolünde ve bu bölgede Müslümanlar, Hristiyanlar ve Yahudiler yaşayabiliyor. Hebron(El Halil)’da farklı olarak %80 Filistin, %20 İsrail kontrolü var.

 

İsrail’den Filistin’e geçiş yabancılar, yani bizler, için çok kolay. Otobüse biniyorsunuz sınırdaki kontrol noktasından ‘kontrolsüz’ geçiyorsunuz ve Filistin’desiniz. Ancak bu duvarlar sadece yolları kesmiyor. Birçok acı ve gerçek duvarların arkasında kalıyor. Bu yüzden olsa gerek İsrail vatandaşlarının Filistin’e geçmesi yasak!

Beytüllahim özellikle Hristiyanlar için çok önemli bir şehir. Hz.İsa burada doğmuş. Bir Müslümanın gezmek için burayı tercih etmesi bile garip karşılanıyor.

Şehrin içini küçük bir Anadolu şehri gibi hayal edebilirsiniz. Kontrol noktasından şehrin merkezine yürüyerek 45 dakikada varılabilir.

 

Andre şehirde mülteci kampları olduğunu söylediğinde çadır kent gibi bir yer hayal etmiştim. Ancak mevzubahis mülteciler 1940 ve 1967 sonrasında iltica edenlermiş ve şimdilerde 3-4 katlı betonarme binalardan oluşan koskoca bir mahalle haline gelmiş. Aida ve El Azza en büyükleri. Checkpoint’e yakın bir yerdeler.

Ara sıra lüks araçlar, kafeler görseniz de şehirde varoşluk hakim. Zengin olanlar genelde zamanında yurtdışında para kazanıp geri dönenlermiş.

Filistin’de yaşayan Yahudiler’in çoğu yerleşmeci olarak İsrail tarafından getirilmiş, getirilmeye devam ediyor.

Beytüllahim: Bir Açık Hava Hapishanesi..

Bana Beytüllahim’i birkaç kelime ile açıkla deseniz açık hava hapishanesi derdim. Sebebini birkaç şeyle açıklayayım:

Bu hissiyatı yaratan en önemli şey şehrin etrafının duvarlarla örülü olması. Gözetleme kuleleri, çitler kıstırılmış hissiyatını fazlasıyla yaratıyor.

Açık hava hapishanesi dedim çünkü mesela bir Filistin vatandaşı ciddi bir hastalığa yakalanırsa Kudüs’e gitmesi gerekiyor. Malum Filistin’de sağlık hizmeti oldukça sınırlı durumda. Gitmesi içinse bir İsrail kimliğine sahip olması gerekir.

Aynı sekilde bir Filistinli yurt dışına çıkmak istiyorsa, önce İsrail’e girmek için vize alması gerekiyor. Vizeyi başvuru ile alamıyorlar. İsrail hükümeti ne zaman ve ne kadar isterse o kadar vize veriyor. Acil bir sağlık ihtiyacı yoksa kafasına göre İsrail’e giremiyorlar veya İsrailliler kafalarına göre vizeleri iptal edebiliyor. Örneğin gittiğim zaman 3 aylık bir vize verilmiş tüm Filistinliler’e.

Filistin’de bildiğimiz manada bir devlet, hükümet yok. O nedenle Filistin yönetimi(Palestinian Authority(PA)) şeklinde ifade ediliyor. Yönetici grubu var, hâliyle de hizmet de sınırlı. Şu anki lider Mahmud Abbas.

Eğer İsrail kimliğiniz varsa İsrail’de yaşamalısınız. Peki sizce hükümet bunu nasıl kontrol edebilir? Mesela gece askerler ansızın evinize gelip evde misiniz diye kontrol etse, buzdolabına faturalara bakıp gerçekten bu evde yaşıyor musunuz kanıt arasa ve bunu şabat günü hariç her gün yapabilecek olsa ne olurdu? Ben soruymuş gibi aktardım ama bizzat yaşanan bu olayları  beni evinde ağırlayan Andre anlattı. Olayın mağdurları ise komşuları. Kadın ve eşi aslen Filistinli. Kadın Beytüllahim’de üniversitede çalışıyor, eşi ise engelli ve iyi bir sağlık hizmetine ihtiyacı var. İsrail’in sağlık hizmetlerinden faydalanabilmek için İsrail kimliği ve ikameti gerekiyor. Kadın her gün Beytüllahim’e okula gelip akşam Kudüs’e dönüyor. Askerler hemen hemen her akşam ziyarete geliyor ve evi karıştırıp gidiyor. Ancak şabat günlerinde İsrailli askerler evini “ziyarete” gelmediği için asıl yuvasına, Filistin’e dönebiliyor.

Bir başka hikaye.. Oraya gitmeden birkaç hafta önce bir çocuğa motosiklet çarpıyor ve hastaneye kaldırılıyor. Filistin’de muayene edilip taburcu ediliyor. Birkaç gün sonra ise fenalaşıp Kudüs’e götürülüyor. Doktorlar muayene ediyor ama çok geç. İç kanama varmış ancak Filistin’de tespit edilemediği için pisi pisine terk-i diyar eyliyor.

İsrail işgalinden sonra evinin kapısı İsrail askerleri tarafından kapatılan ve o gün bu gündür evine pencereden giren insanlar mı, evlerinin üst katlarına yerleştirilmiş Yahudiler tarafından her gün çöplerle uğurlanan insanlar mı ve daha nicesi..

Savaş zamanı birçok Hristiyanın ülkeden kaçtığını biliyor musunuz? (Müslümanlar çaresizlikten mi tercihten mi bilmiyorum, Filistin’de kalmış ve savaşmış.) Peki Papa n’apmış? Hristiyan ülkelere ihtar çekerek Hristiyan Filistinlileri ülkelerine almamalarını söylemiş. Çünkü dediğim gibi burası Hristiyanlar için önemli bir bölge ve nüfuslarını kaybetmek istemiyorlar. Güçlerini insanların hayatından üstün tutuyorlar.

Her gece saat 2’den sonra falan İsrail askerleri araçlarla Batı Şeria sokaklarında dolanıp teftiş yaparmış. Bölge A,B,C farketmiyor.

Bunun gibi daha çok çok hikaye duyabilirsiniz. Birkaç gün bile yeter.

Şehirde sokaklarda dolanırken bazı şeyleri anlamak öğrenmek kolay olmuyor. İnsanlarla konuşmak gerekiyor. Zaten Türkiye’den geldiğinizi söylediğinizde herkes daha sıcak davranıyor.

Biraz da Beytüllahim’de nereye gidilir, ne yapılır ondan bahsedeyim.  Listedeki ilk 4 yer, eski şehrin merkezi olan Manger Meydanı çevresinde yer alıyor.

Doğuş kilisesi (Church of Nativity)

Demiştik ya Hz. İsa burada doğmuş diye. İşte o doğduğu denilen mağaranın üzerinde bir kilise var şimdi. Yapımı ilk olarak 2.y.y.’da başlıyor 4.y.y.’da açılıyor. Ancak sonrasında birkaç kere yıkılmış ve yeniden yapılmış.

Kilisenin içinde küçük bir kısım.. Birkaç basamak inip bir kapıdan geçiyorsunuz birkaç basamak daha iniyorsunuz ve sağ tarafta yerde 14 köşeli gümüş bir yıldız var. Üzerinde Latince “Burada Mesih bakire Meryem’den doğdu” yazar.

Hristiyanlar ‘grotto‘ diye anıyor bu mağarayı. Karşısındaki küçük bölme ise Meryem’in Hz.İsa’yı kucağına aldığı yermiş.

Saint Catherine Kilisesi

Doğuş Kilisesi’yle bitişik olan kilise, İskenderiyeli Aziz Catherine’in Hz. İsa’yı görüp şehitlik mertebesine çıktığına inanılan yerde kurulmuş.

Milk Grotto Kilisesi (Süt Mağarası)

Roma İmparatorluğu zamanında Yahudi ilinin kralı olan Hirodes’e, yeni doğan bir çocuğun onun yerini alacağı söyleniyor. Hirodes de durur mu? Beytüllahim’de yeni doğan tüm bebeklerin öldürülmesini emrediyor(Masumların Katli olayı). Bu katliam sırasında Hz.Meryem Hz.İsa’yı kireç bir mağarada saklanıp emziriyor. Birkaç damla sütün yere düştüğü ve o yerin süt beyaz renge döndüğü söylenen yerdir burası. Böylece mağara “Süt Mağarası” manasında Milk Grotto ismini alıyor.

Çocuğu olmayan kadınlar gelip doğurganlık için dua edermiş. Kilise malum mağaranın üzerine 5.yy’da yapılmış.

Manger meydanından buraya 5 dakikalık bir yürüme yolu var. Kiliseye gelmeden sağda Olive Wood Factory diye bir yer var. Zeytin ağacından oydukları çeşitli ahşap eserleri satan bir aileye ait. Bir şey alma zorunluluğu olmadan binanın en üst katına çıkıp etrafa bakabilirsiniz.

Ömer Camii (The Mosque of Omar)

Bizans’ı 7. yy’da fetheden Halife Ömer İbn El-Hattab’ın onuruna 19.yy’da yaptırılmış. Orjinali daha mütevazı iken sonralarda restorasyon görerek şimdiki halini alıyor.

Zamanında Ömer, Doğuş Kilisesi’nin orada dua ediyor ve diyor ki; burası Hristiyan mabedi olarak kalacak. Müslümanlar ise sadece teker teker dua edebilir ve kilise duvarlarından ezan okunması yasaktır.

Duvarlar

Duvarları kuşatın da
Tutuklayın hepsini
Ne böyle gurbet olsun
Ne böyle ayrılıklar
Kaldırın duvarları
Yıkın gitsin hepsini
Ne böyle zulüm olsun
Ne de böyle şarkılar
Duvarları devirin de
Kül edin betonları
Ne böyle sınır olsun
Ne böyle düşmanlıklar
Kaldırın duvarları
Yıkın gitsin hepsini
Ne böyle zulüm olsun
Ne de böyle şarkılar

 

Zülfü Livaneli

Duvarlar Beytüllahim’i kuzeyden ve batıdan sarıyor. İkinci İntifada(başkaldırı) sırasında yapımına başlanıyor. Toplamda 700 kilometreyi aşan bir uzunluğuna sahip. Tamamen illegal. Öyle ki duvarların arasında yaşayan Filistinliler bile var. Duvarların ardında, tepelerde İsrailli yerleşmeciler günbegün artıyor.

Duvarlara olan isyan ve barışa olan açlık kendini yine duvarlarda göstermiş. Gerek Filistinliler gerek dünyanın dört bir yanından gelen grafiticiler duvarları sanatla aşmaya çalışmış. Harika mesajlar ve murallar var. Özellikle ünlü İngiliz grafiti ustası Banksy‘nin eserleri baya ünlü. Kendisi bir de “duvar manzaralı” The Walled Off Otelini açmış.

Rachel’s Tomb (Rahel’in Türbesi)

Rahel Hz.Yakup’un eşi. Burası Müslümanlar için de önemli sayılan yerlerden bir tanesi ve A bölgesinde olması gerekirken, İsrail çoğu zaman olduğu gibi kuralları, yasaları çiğneyerek bu türbe alanını “duvarlar” içine almış. Haliyle de bireysel olarak girmeniz yasak. Bildiğim kadarıyla sadece İsrail menşeili otobüslerle(Egged otobüsler gibi) girilebiliyor. Ama içeride ekstra bir kontrol oluyor mu bilmiyorum.

Eğer Beytüllahim’i iyice araştırırsanız aslında çevresinde gidilebilecek daha fazla tarihi/dini yapı var. Ancak bunlara özel araçla veya taksiyle gidilmesi gerekiyor. Böyle bir düşüncesi olanlar için fikir vermesi açısından, meydanda tanıştığım bir taksici El Halil’de (Hebron) Hz. İbrahim’in mezarı ve birkaç yer ile Herodion Kalesi için 300 şekelden tarifeyi açıp 150 şekele inmişti. 2-3 kişi gidiliyorsa iyi bir pazarlıkla çok uygun fiyatlara gidilebilir.

Alternatif durakları da şöyle bırakayım. Tüm noktaları yazının başındaki Google Maps’te işaretledim.

Solomon’s Pool (Süleyman havuzları)

2000 sene boyunca Kudüs ve Beytüllahim’in su ihtiyacını karşılamış bu havuzların Osmanlı tarihinde de yeri var. Şöyle ki buradaki suyu korumak için Sultan Murat Burak Kalesi’ni yaptırıyor. Aynı zamanda burası zamanında Mekke’ye giden hacılar için de bir geçiş noktasıymış.

Aziz Theodosius Manastırı, St. George Manastırı, Mar Saba Manastırı, Hortus Conclusus(Cennet) Manastırı, Çobanların Tarlası (Shepherds’ Field), Herodion Kalesi, Beyt Cela(Beit Jala) görülebilecek diğer yerler.

Son sözler

Bu yazıyı hazırlarken bu toprakları görme ateşiyle yananlara yardımcı olmak, o kadar da zor olmadığını göstermek hem de aklından dahi geçirmeyenlere bir kıvılcım çakmak istedim. Umuyorum daha çok kişi tarihin önemli tanıkları olan bu topraklara gelme fırsatı yakalar.

Ender

Yorumları Gör

  • Dolu dolu bir gezi, başarılı bir yazı olmuş.
    (Baş parmak yukarıda yumruk emojisi)

  • İnanılmaz yardımcı olan bı yazı çok teşekürler emeginize saglik

Share
Published by
Ender

Son Yazılar

Eguisheim Gezi Notları

Salut arkadaşlar! Colmar'ı ziyaret edenlerin görmesini tavsiye ettiğimiz 2 köyden bir diğeri olan Eguisheim yazımızla… Read More

2 hafta önce

Turckheim Gezi Notları

Colmar'ı ziyaret edenlerin mutlaka görmesini tavsiye ettiğimiz 2 kasabadan birisi olan Turckheim, Colmar'a 6 km… Read More

2 ay önce

Colmar Gezi Rehberi

Salut arkadaşlar! Bu yazımızda sizlere Aralık 2023 yılı sonunda ziyaret ettiğimiz masal kasaba Colmar'dan bahsedeceğiz.… Read More

2 ay önce

İspanya’da Hayata Başlamak: NIE ve TIE Nedir? Oturum Kartı Randevusu Nasıl Alınır?

Bu yazıda İspanya'da yaşamaya başlayanlar için özellikle ilk başlarda çok kafa karıştırıcı olan NIE, TIE(yabancı… Read More

3 ay önce

Barcelona Restoran Tavsiyeleri

Hep gezmekten tozmaktan bahsediyoruz biraz da yemekten ve Barcelona'da nerede yemeli ondan bahsedelim. Bu yazıda… Read More

3 ay önce

1 Günlük Pamplona Gezi Notları

İspanya'nın dünyaca ünlü boğa koşularının gerçekleştiği şehir olan Pamplona'ya dair gezi notlarımızı paylaşıyoruz bu yazıda.… Read More

4 ay önce