La Tomatina 2023: Domates Savaşı, Ter ve Gözyaşı

Hola todos! Yine ünlü bir İspanyol festivali ile karşınızdayız. Bu yazıda İspanyollar’ın bir başka garip icadı olan Domates Savaşı’ndan yani La Tomatina deneyimimizden bahsedeceğiz.

La Tomatina Nedir ve Nerede Yapılıyor?

Dünyanın en ilginç ve eğlenceli festivallerinden biri olan La Tomatina, binlerce insanın daracak bir sokakta tonlarca domatesi birbirine atmasıyla ünlü. İspanya’nın Valencia özerk bölgesinde yer alan Buñol (okunuşu: Bunyol) kasabasında gerçekleşiyor. Binlerce katılımcı, devasa domates savaşı için bu küçük İspanyol kasabasına akın ediyor.

La Tomatina, Buñol eski şehir merkezindeki Cid ve San Luis isimli birbirinin devamı olan dar bir sokakta düzenleniyor.

La Tomatina Ne Zaman?

La Tomatina, her yıl Ağustos’un son Çarşambası düzenlenir. Festival, genellikle saat 11:00’de devasa bir domates savaşıyla başlar ve yaklaşık bir saat sürer. Katıldığımız 2023 La Tomatina’sında ise savaş 12’de başladı.

La Tomatina Nasıl Başladı?

Buñol’da yapacak pek bir şey yok gibi görünse de, bu küçük kasaba her Ağustos ayında La Tomatina Festivali ile beraber hayat bulur. Bu popüler festivalin nasıl başladığına dair çeşitli rivayetler var. En öne çıkan rivayete göre;

1945 yılı Ağustos ayının son Çarşamba günü Halk Meydanı’ndaki bir geçit töreni sırasında tesadüfen başlamış. Müzisyenler, devler ve büyük kafaların(gulyabani gibi ama geleneksel karakterler olarak düşünebilirsiniz) yer aldığı bir geçit töreni yapılırken, birkaç genç, katılımcılardan birinin düşmesine ve önüne çıkan her şeye çarpmasına neden olur. Katılımcı sinilenir ve eline ne geçerse atmaya başlar. Kalabalık da sinirlenir ve yakındaki bir sebze tezgahında buldukları domatesleri birbirlerine fırlatmaya başlatır.

Bunun yanında, arkadaşlar arasındaki bir yemek kavgasının, çıplak ayaklı solcu gençlik ile Madrid’den gelen üst sınıf züppeler arasında bir sınıf savaşının, kötü bir müzisyenin domatesle susturulmasının, belediye meclisine karşı demokratik bir protestonun ve kazara bir domates kamyonun dökülmesinin ardından başladı diyenler de var.

Sebep ne olursa olsun, Buñol halkı belli ki bunun muazzam bir fikir olduğunu düşünmüş ve ertesi yıl geleneği derhal yeniden başlatmış!

Domates savaşı 1950’lerin başında yasaklanana kadar birkaç yıl daha böyle devam etmiş. Yerel halkın 1957’de La Tomatina’nın tekrar başlaması için, içinde domates bulunan bir tabut taşıyıp, cenaze marşları eşliğinde bir cenaze töreni düzenlemesi üzerine ‘savaşa’ yeniden izin verilmiş. Bu şiddetli isyana hangi yetkili karşı durabilirdi ki!

1960’ların sonlarına doğru, La Tomatina resmi olarak bir festival haline gelmiş ve o zamandan beri popülerliği katlanarak artmış.

1983’te Informe Semanal adlı bir televizyon haber programında La Tomatina ile ilgili bir haber yayınlanması, popülerlik konusunda bir dönüm noktası yaşatmış. 2002 yılına gelindiğinde, İspanya’nın uluslararası ilgi çeken turistik festivalleri arasında ilan edilmiş. Sonraki günlerde The New York Times gibi yayınların ön sayfalarında yer alıyor ve reklamcılara, senaristlere ve hatta onun için bir doodle bulan Google’ın yaratıcı ekibine ilham kaynağı oluyor. Bu arada Amerika Birleşik Devletleri, Kolombiya ve Portekiz de da Tomatina benzeri festivaller düzenleniyor.

La Tomatina’ya Katılım Şartı ve Bilet Bilgileri

La Tomatina’nın hem İspanya’da hem dünyada popülerlik kazanmasıyla seneler içinde katılımcı sayısında da büyük bir artış oldu. Sayının öngörülemez olması ve maliyetlerin artması sebebiyle 2013 yılında biletle giriş zorunluluğu getirilip, piyasaya sürülen bilet sayısına da bir sınırlama koyuldu. Bu günlerde en fazla 20 bin civarı bilet satılıyor. 5 bin ücretsiz bilet ise şehrin sakinleri için ayrılıyor.

Sınırlı sayıda bilet olduğu için aylar öncesinden biletinizi almalısınız. Fikir vermesi için, 2023’te La Tomatina 30 Ağustos’ta gerçekleşti ve biz biletimizi 20 Temmuz’da aldık. O gün kalan bilet sayısı 3000-3500 civarıydı.

Bilet haricinde La Tomatina’ya katılım için tek şartın 18 yaşından büyük olmak gerektiğini söyleyebiliriz.

Hırslı biçimde kamyonun üzerinden domatesleri savuran insanlar

La Tomatina Bileti Nereden Alınır? Bilet Ücreti Nedir?

Bileti almanın birkaç yolu var. İlki, resmi websitesi olan https://latomatina.info üzerinden. Bileti alırken kaç tane bilet istediğinizi seçebiliyorsunuz. Bilet bir kişinin adına oluyor ama sorun değil. Bilet ücreti 2023 için 15 Euro idi.

Diğer yöntem ise tur şirketleri üzerinden almak. Mesela Barcelona, Madrid gibi başka bir şehirden geleceksiniz, aracınız yok veya uğraşmak istemiyorsunuz veya trenle ulaşım yok vs. Google’da ‘la tomatina from Barcelona(şehir adı)’ gibi bir aramayla çeşitli firmalara ulaşabilirsiniz. Bu firmalar sizi günün çok erken saatlerinde otobüsle alıp, Buñol’a getirir ve akşam ise geldiğiniz şehre geri götürür. Bazıları işin içine After Party’i de dahil edebilir. Ücretin içerisinde giriş bileti de dahil oluyor. Birçok şehirden organizasyon yapılıyor. Firmalardan birisi şu: https://tomatina.es

Peki kamyonun üzerinden domates fırlatmak istesek? Kamyonun üzerindeki insanların genelde kasabanın yerelleri olduğu söyleniyor. 750 Euro’luk bir bilet karşılığında dışarıdan insanlar da katılabiliyormuş. Ancak bu bilet nerede satılıyor bir bilgimiz yok.

Peki Çocuklar?

Asıl La Tomatina’dan önceki Cumartesi günü 4-14 yaş arası çocuklar için özel ve ücretsiz bir La Tomatina etkinliği düzenleniyor. Şuradan veya Google’da ‘La tomatina for kids‘ diye aratıp daha fazla bilgiye ulaşabilirsiniz.

La Tomatina için Ulaşım

Buñol, Valencia merkeze 40 km, Barcelona’ya 380 km ve Madrid’e ise 325 km uzaklıkta yer alıyor. Eğer Valencia veya yakın bir yerden gelmiyorsanız ortalama 3-4 saatlik bir yolculuk demek. Bütçenize ve ne kadar zamanınız olduğuna bağlı olarak bu mesafeleri aşmak için birkaç seçenek var:

Tur şirketleri ile gitmek:

Bir önceki başlık altında bahsettiğim gibi ulaşım yollarından birisi tur şirketleri ile otobüs kullanarak gelmek. Bu en ucuz yöntemlerden birisi de olabilir çünkü diğer türlü konaklama masrafınız olacaktır.

Otobüs ve tren ile bir gün öncesinden Valencia’ya gitmek:

Diğer bir yöntem olarak Barcelona’dan bir gün önce trenle (yolculuk süresi 3,5 saat, biletler her yöne 25-50 Euro arası – Renfe üzerinden ) ya da otobüsle (4,5 saat, her yöne yaklaşık 20 Euro) Valencia’ya gidebilir ve geceyi orada geçirip ertesi gün Buñol’a trenle gidebilirsiniz.

Valencia’dan Buñol’a ilk tren sabah 7 itibarıyla başlıyor. Yerel bir tren olduğunu ve yolculuğun yaklaşık 1 saat süreceğini unutmayın. Oturacak yer bulamama ihtimali de yüksek. Bu yolu tercih eden bir arkadaşım gidiş biletini aynı gün istasyondan almış ve özellikle dönüş biletini de o an almak lazım diyor. Dönüşte çok uzun bir bilet sırası olabilir.

En sevdiğimiz şehirlerden olan Valencia’ya dair gezi tavsiyelerimize buradan ulaşabilirsiniz.

Araba ile gitmek:

Barcelona’dan araba ile doğrudan yolculuk yaklaşık 4 saat sürecektir ve eğer bir gün önceden gitmiyorsanız sabah çok erken saatlerinde yola düşmelisiniz. Neyse ki son 3-4 senedir Barcelona-Valencia arasındaki otoban ücretsiz olduğu için yakıt haricinde ekstra bir yol masrafınız olmayacaktır.

Biz Buñol’a Nasıl Ulaştık?

Bizim tercih ettiğimiz yöntem kendi aracımızla gitmek oldu. Asıl başlangıç noktamız Barcelona olsa da biraz farklı bir strateji izledik. Festival günü yaklaşık 4 saatlik yolculuk çok yorucu olacağı için Benicàssim adlı sahil kasabasında bir haftalık bir kamp ayarladık. Böylece Buñol’a olan mesafe 117 km’ye düştü. Sabah 8.30 gibi kamptan ayrılıp 10’a gelirken Buñol’a vardık. Sanırım birçok insan otobüs ve tren tercih ettiği için o saatlerde yoğun bir araba trafiği yoktu.

Buñol’da Otopark

Google Maps bizi önce şehrin merkezine doğru götürdü. Şehrin yeni kısmında park alanları yer alsa da buradan birkaç kilometrelik yürüme yolu vardı. Biz biraz daha lokal gibi davrandık arabayı şu civara park ettik. Burada resmi bir park alanı yok ancak insanlar yol kenarına park ediyorlar. Şaşırtıcı biçimde kalabalık yoktu ve çok zorlanmadan iyi bir konumda, gölge altında arabayı bıraktık. Biz park ettikten belki 1-2 dakika sonra polis arabası geldi ve ikiye ayrılmış yoldan bir tanesini kapattı. Hala geride park edilebilecek yerler vardı. Siz de buraya park edecekseniz 9.30-10’tan daha geç kalmayın. Bu noktadan Diputación giriş noktasına 5-10 dakika yürünerek ulaşılabiliyor.

La Tomatina’da Check-in

La Tomatina’da asıl festival alanına giriş için biletinizi gösterip festival bilekliğinizi almanız lazım. Biletin üzerinde hangi noktadan bilekliğinizi alabileceğiniz yazıyor. Örneğin bizimkinde Acceso Diputación yazıyordu ve arabayı park ettiğimiz yeri de buraya ve giriş noktasına yakın olduğu için özellikle tercih etmiştik. Asıl bileklik alım noktası(change point) ise Plaza 5 De Marzo idi.

Biletin üzerinde Print At Home dediği için biz de çıktısını alıp gittik ancak sadece QR kod okuttular. Yani telefondan da okutulabilir. Aynı zamanda kimlik veya pasaportunuzu da unutmayın demişler ama yine kontrol eden olmadı. Take your own risk!

La Tomatina Kuralları

  • Şişe veya silah olarak kullanılabilecek sert nesnelerle alana girmeyin. Buna selfie çubukları da dahil. Girişte attırabilirler.
  • Başkalarının tişörtlerini yırtmayın veya atmayın (Niye böyle şeyler yapıyorsunuz arkadaşlar :)).
  • Darbenin etkisini azaltmak için domatesleri atmadan önce ezin.
  • Kamyonlarla aranızda güvenli bir mesafe bırakın.
  • İkinci fişeği duyduğunuzda domates atmayı bırakın.

La Tomatina Öncesi Hazırlık

Festivale katılmadan önce bazı kurallar ve önerileri göz önünde bulundurmalısınız. Özellikle domates savaşının sert geçebileceğini unutmamak önemli.

La Tomatina’daki temel kurallardan biri domatesi ezip öyle fırlatmak. Birbirini tanımayan, dünyanın farklı yerlerinden, kültürlerinden 20 bin insan bir araya gelince ilkel benlik gün yüzüne çıkabiliyor.. O domates ezilmeden atılabilir ve gözünüze, burnunuza, kulağınıza gelebilir. Bu nedenle hazırlıklı gitmek önem arz ediyor.

Biz gözlerimizi hem darbelerden hem domates asitinden korumak için Decathlon’dan 13 Euro’ya burnu kapatmayan deniz gözlüklerinden aldık. Bazı insanlar güneş gözlükleriyle gelmişti ama havada uçan veya domates gölünde yüzen gözlükler gördük. Kafanızda sağlam durmadıkça ve gözünüzü sağdan soldan korumadıkça çok faydası yok bence. Normal yüzme gözlükleri de işe yarayacaktır. Görmesek de festival alanında da satan yerler mutlaka vardır diye düşünüyorum. Defalarca headshot yemiş biri olarak gözünüzü mutlaka koruyun diyorum.

Mutlaka ama mutlaka ayakkabı ile gidin. Sahipsiz gördüğümüz terliklerin haddi hesabı yoktu.

Diğer bir önemli husus ise üst baş. Rahat ve çöpe atsanız üzülmeyeceğiniz giysiler giymekte ve ayakkabı kullanmakta fayda var. Malum çok sıcak ve çok kirleniyorsunuz 🙂 Her ne kadar yıkandıktan sonra giydiğimiz üst başta bir domates lekesi kalmasa da riske atmayın derim. Biz eski mayolarımızın üstüne tişört giydik. Bir de birçok insan beyaz tişört giyiyor ki domates lekesi daha çok belli olsun. Etrafta festival için satılan tişörtler de bulabilirsiniz. Ne olursa olsun yanınızda temiz kıyafetler getirmekte fayda var.

Yüzük, kolye, küpe değerli eşyalarınızı getirmeyin mümkünse. Düşebilir ya da çalınabilir.

Katılımcılara su tutan keyifli bir İspanyol 🙂

Telefonunuzu veya kameranızı festivalde kullanmak istiyorsanız kesinlikle sıvı geçirmeyen kılıflardan alın. Biz bir gün öncesinde Castellon’da bir telefon kılıfı dükkanından 8 Euro’ya aldık. Festivalin giriş noktası olan Diputacion meydanı civarında da telefon kılıfı satan dükkanlar vardı. Fiyatları 3.5 Euro idi ancak kalitesi iyi değildi. Bir de telefonu cebinize koymak çok mantıklı bir hareket olmaz. Boynunuza asabilmelisiniz.

Yanınızda gerek anahtar, para, kimlik, kredi kartı vs gibi değerli şeyler gerek temiz üst baş için boynunuza asabileceğiniz veya belinize güvenle bağlayabileceğiniz su geçirmeyen bir çanta veya çözümle gelin. Tur şirketiyle geliyorsanız, muhtemelen kıyafetleri otobüste bırakabilirsiniz. Biz görmedik ama kesin emanetçi hizmeti veren yerler vardır. En temizi o olur.

Her ne kadar seyyar tuvaletler olsa da çok fazla da insan var ve kuyruk oluyor. Festivale girmeden tuvalete gitmek mantıklı olabilir yoksa orada biraz sıkıntı.

La Tomatina’da Yankesicilik!

İlk La Tomatina deneyimimiz olduğu için ne lazım olur ne olmaz çok bilemedik. Arabayla gittiğimiz için elimizde saklamamız gereken bir anahtar vardı. Onun dışında ne olur ne olmaz kimlik, para ve kredi kartı da vardı. Ancak bunları nerede saklayacağımızı öncesinde düşünmemiştik. Çözüm olarak hepsini bir buzdolabı poşetine koyup, cebimin dibine doğru iyice yerleştirdim. Maksat düşmesindi..

Giriş yaptıktan sonraki ilk kalabalık anında sol cebimde bir şey hissettim ve poşetin ağzının cebimden çıktığını farkettim. Arkama döndüğümde 25-30 yaşlarından bir elemanın arkamda ilerlemeye çalıştığını gördüm. Poşeti tekrar cebimin dibine soktum. 30 saniye geçti geçmedi tekrar bir şey hissettim ve yine poşetin ağzı dışarıdaydı. Farklı olarak bu sefer çekilen eli görmüştüm ve el, arkamdaki dangalağa ait gözüküyordu. Arkamı dönüp İngilizce sen ne yapıyorsan lan, ne yaptığını gördüm gibilerinden bağırdım. Biraz korkup geri çekildi, İspanyol aksanıyla İngilizce bilmiyorum falan dedi. Sonra herkesin ortasında elimi ona doğrultarak pickpocket! pickpocket! diye bağırmaya başladım. Bir şey demeden kalabalığın içine ve işine doğru devam etti. Bilmiyorum kaç kişi o gün kurbanı olmuştur. Yanımdaki bir kadın ise biraz önce birisinin kolyesinin çalındığını söyledi. Bu olaylar daha henüz asıl kalabalık başlamadan festivalden 1 saat kadar önce oluyor. Festivalin her anı ayık olmakta ve en garanti yöntem olarak az değerli eşya getirmekte fayda var.

La Tomatina Deneyimimiz

Giriş

Belki bahçede yetişen bir domates görseniz ve koklasanız ah ne güzel dersiniz ama tonlarca domatesin çıkardığı koku maalesef o kadar güzel değil hehehe.

Saat 10 civarı meydana vardığımızda ortam çoktan bir festival havasına bürünmüştü. Ruiz Pons Caddesinden akın akın insan meydana geliyordu. Bilekliklerimizi almak için maalesef çok fazla bilgilendirici tabela göremedik. Birkaç kişiye sorduktan sonra 5 Mart Meydan(Plaza 5 De Marzo)’ında olduğunu öğrendik. Meydan kalabalıktı ve herkes kendini alkole ve müziğe bırakmıştı(evet sabah saat 10’da). Bilet gişesi ile bileklik gişesi yan yana ayrı sıraları var. Bileklik için neredeyse hiç sıra yoktu ve QR kodu okutup kısa sürede bilekleri aldık. Etrafta biraz dolanıp ne var ne yok diye baktık. Açıkçası o sıcakta çok da gezilmiyor.

Çoğunluğu Hindistanlı olmak üzere 20 bini aşkın insan domates savaşı için bir araya geliyordu. Bu kadar çok Hindistanlı’yı görünce aklıma hemen 2011 yapımı Zindagi Na Milegi Dobara filmi geldi. Filmde San Fermin’de boğalarla koşmak, La Tomatina ve uçaktan atlamak gibi atraksiyonlara giren 3 Hint arkadaş anlatılıyordu. Bu film insanların ilgisini körüklemiş olabilir.

Saat 11 gibi artık festivalin yapılacağı sokağa girelim dedik. Elimizdeki bilekliği gösterip, küçük bir aramadan sonra içeri girdik. Asıl festival sokağı giriş noktasından 250-300 metre ötede Calle Cid’in başlangıcında.

Sokağa yaklaştıkça yerel halkın balkonlarından kovalarla veya ellerinde hortumla insanları ‘ısındırdığını’ gördük. O sıcakta biraz soğuk su ile ıslanmak valla hem iyi geldi hem de moda soktu.

Kalabalık

Kalabalık bir anda başlamıştı. Yankesicilik olayı da o noktada olmuştu. Zar zor ilerliyorduk. Aşırı bir kalabalık vardı desem az bile söylemiş olurum. İtile katıla zar zor ilerliyorduk ancak bir noktada geri mi dönsek, daha da mı ilerlesek ikilemine düştük. Artık kilisenin hizasına gelmiştik ki karşı taraftan gelenlerle çarpıştık. Onlar da kalabalıktan kaçıyordu.. Belli ki her yer aynı derecede kötüydü. Yerimizde kaldık. Haberlerde La Tomatina’da izdiham oldu şu kadar kişi bayıldı, yaralandı diye duysam şaşırmam. Bir arkadaşım seneler önce burada baygınlık geçirdiğini söylemişti ve anlıyordum neden olduğunu. Özellikle yanımda minyon eşim de bulunduğu için endişeli bir zamandı. Balık istifi gibi duruyorduk ve ben bile zaman zaman nefes almakta zorlanıyordum. O minyon bedeniyle daha da arada kalmıştı.

Jambonlu Direk (Palo-jabón)

Kilisenin önünde yapılan sabunlu direk yarışması savaş öncesi herkesin ilgisi çekmişti. Türkiye’deki denize karşı yapılan yağlı direk yarışmaları gibi değil de, insanlar sabunla kayganlaştırılmış dikine bir direğin ucuna bağlanmış İberya jambonunu almaya çalışıyorlardı. Özellikle ilk olarak tırmanmayı başaran bir Samuray ortamın enerjisini artırmıştı.

Bu olay saat 10’da başlıyor ve normalde domates savaşı jambon alındığı zaman başlıyormuş. Ancak onlarca denemeden sonra bile en son baktığımda hala başaran yoktu. Gerçekten birisi sonunda başardı mı yoksa baktılar bunlar beceremeyecek, daha fazla beklemeden savaşı başlatalım mı dediler bilemiyorum.

Ve Domates Savaşı başlar..

Saat 12’yi geçiyordu artık ve sireni duymuştuk. Festivalin başladığının işaretiydi bu. Taa ki ikinci sirene kadar.

Siren çaldıktan sonra kamyonlar savaşın yapıldığı yola girdi. Her bir kamyon tonlarca domates taşıyor. Önce kamyonun üzerinde yer alan görevliler ve kişiler ellerine geçen domatesleri biz balık istifine doğru fırlatıyorlar. Tabii ki kamyondakiler tonlarca domatesi atamayacakları için bir noktada kamyon dorsesini kaldırıp domatesleri yola döküyor.

İşte asıl savaş o zaman başlıyor. O ana kadar kamyondan atılan domatesler var. Eğilip de domatesi alıp atmak çok zor kalabalıktan dolayı. Elinize geçerse atabiliyorsunuz. Ama kamyon yükü boşaltınca büyük bir savaş mühimmatı oluşuyor. Bam küt kafadan darbeleri almaya başlıyorsunuz. Hırsla dolup ben de yolun diğer tarafında seçtiğim başka masumları hedef aldım. Tam bir çılgınlık hali.

Bilmiyorum kaç kamyon geçti. En azından 7-8 kamyon hatırlıyoruz. Her kamyon geçişinde kaldırımda iyice sıkışıyoruz. Bu size önemli bir ipucu! Kamyondan uzak durmak lazım.

Domatesleri fırlatmadan önce ezmek temel kurallardan birisi olsa da birçok insanın bu kurala uymadığını duymak sizi şaşırtmayacaktır. Haliyle sert biçimde kafanın çeşitli bölgelerine gelen sert domates darbelerine hazırlıklı olun.

Kesinlikle ayakkabı giyilmeli. Ben bir salaklık yaparak kamp yapacağımız için bir sürü zımbırtının içinde giyeceğim spor ayakkabısını getirmeyi unutmuşum. Diğer ayakkabımı heba edemeyeceğim için mecbur parmak arası terlikle girdim. Özellikle 3-4 kamyondan sonra yolda 15-20 santimlik domates gölü oluşmuştu. Öyle ki araba yoluyla kaldırımı ayırt edemiyordunuz. Bir kere yola inmeye kalktım ve terliğin ayağımdan çıktığını farkedince mecbur kaldırımda kaldım 🙂

Eğer siz de domates banyosu yapmak isterseniz kilise civarında yer edinin. En çok domates burada oluyor.

Bu kızıl savaş yaklaşık 50 dakika sürdü. Artık etrafta atacak sağlam domates kalmayınca insanlar yolda oturup(malum göl olmuş) domates banyosu yapmaya başladı veya avucuna domates suyunu, posasını alıp Allah ne verdiyse atıyordu.

Kilise tarafında biz yararlanamasak da biraz gerideki bir aracın üzerinden insanlar fıskiyelerle sulanıyordu.

Temizlik Zamanı

Artık bu aşamada biz de çıkalım dedik. 5 dakikalık yolu yürümek bile belki 15-20 dakika sürdü.

Temizlik olayı biraz garip. Birkaç duş alanı kurulmuş güya ama biz göremedik. Nerede diye birkaç görevliye sorduk ama onlar da bilmiyordu. Etrafta hortumuyla insanları temizleyen yerel halk vardı. Birkaç tane 2 Euro’ya duş olanağı sunan yer gördük. Hepsinde uzun sıralar vardı.

Bir görevli aşağıda dere var dedi. Gittik. Dere dere değil Ganj nehri sanki! Ama büyüklüğünden değil kalabalığından ve pisliğinden dolayı. Dere baya baya küçüktü. Rengi ise kahverengiye dönmüştü, çamur gibi akıyordu. Acaba biraz ileri gitsek temiz su bulabilir miyiz diye düşündük ama hayır! Bizden önce onu düşünen çok olmuştu. Muhtemelen biz domatesli halimiz ile dereden daha temizdik. Derenin diğer tarafından çıktık.

Dereden çıkınca bahçesinde suyunu kullanmaya izin veren bir vatandaş gördük. 3-4 kişinin arkasında sıraya girdik. Büyük oranda burada temizlenebildik diyebiliriz. Arabaya gidince de üzerimizi değiştirdik. En azından arabayı batırmadan kamp alanına kadar gidecek kadar temizdik.

Birçok insan hem savaş öncesi hem sonrasında buralarda takılıp kendini alkole ve müziğe bırakıyor. Tamamen size kalmış.

La Tomatina ile İlgili İlginç Bilgiler

  • Festival boyunca 150 ton civarı domates savaş meydanlarına dökülüyor!
  • Katılımcıların sadece yaklaşık %10’u İspanya’dan ve geri kalanı çoğunluğu Hindistan olmak üzere dünyanın dört bir yanından.
  • Buñol’un nüfusunun 10 bin civarında olduğu düşünülürse, 20 bin katılımcı ile beraber günü birlik olarak şehrin popülasyonu 3 katını aşıyor.
  • Bilet zorunluluğu getirilmeden önceki sene olan 2012’de 45 bin kişi katılmış! 20 bin bile çok fazla iken 45 bini hayal bile edemiyorum.
  • Bilet şartı olmadan önce bu 1 saatlik festivalin belediyeye maliyeti 140 bin Euro civarındaymış.
  • Domatesler daha ucuz olduğu için İspanya’nın Portekiz’e komşu bölgesi Extremadura’dan getiriliyor.
  • Tonlarca domates ve ardında bıraktığı lekeler festivalden sonra sadece bir iki saat içerisinde temizleniyor ve sokaklar adeta hiç domates savaşı yaşanmamış gibi eski haline dönüyor.
  • Domatesteki asit, durulandığında binaların ve sokakların temizlenmesine de yardımcı oluyormuş.
  • Festival bilekliğinin üzerinde ÇimSA logosu görünce baya şaşırdık ve ne alaka olduk. Sonra ÇimSA logosunu domates kamyonları üzerinde gördük. Dönüşte şehrin çıkışında büyük bir çimento fabrikasını görünce kime ait olduğunu tahmin etmek zor olmadı.

Son Sözler

Bizim bu çılgın domates savaşı maceramız böyle geçti. Aşırı kalabalığa rağmen en azından hayatta bir kere deneyimlenmesi gereken keyifli bir festival. Omo reklamlarındaki gibi dilediğince kirlenmek ve umursuzca domates savurmak ilkel benliğimizi tatmin etti.

Yanınızda başına bir şey olacak diye her an endişelenmeyeceğiniz birileriyle(mesela hayvan erkek arkadaşlar gibi) gidilse daha da keyifli bile olabilir. Gerekli önlemleri alıp biraz da erken gidip iyi bir konum seçilirse ezilme tehlikesi de yaşamayabilirsiniz. Aslında yetkililer 20 bin bilet sayısını 10-15 bin seviyelerine düşürse festivalin kalitesi de otomatik olarak artacaktır.

Hasta luego chic@s!

Ender

Son Yazılar

Eguisheim Gezi Notları

Salut arkadaşlar! Colmar'ı ziyaret edenlerin görmesini tavsiye ettiğimiz 2 köyden bir diğeri olan Eguisheim yazımızla… Read More

3 hafta önce

Turckheim Gezi Notları

Colmar'ı ziyaret edenlerin mutlaka görmesini tavsiye ettiğimiz 2 kasabadan birisi olan Turckheim, Colmar'a 6 km… Read More

2 ay önce

Colmar Gezi Rehberi

Salut arkadaşlar! Bu yazımızda sizlere Aralık 2023 yılı sonunda ziyaret ettiğimiz masal kasaba Colmar'dan bahsedeceğiz.… Read More

2 ay önce

İspanya’da Hayata Başlamak: NIE ve TIE Nedir? Oturum Kartı Randevusu Nasıl Alınır?

Bu yazıda İspanya'da yaşamaya başlayanlar için özellikle ilk başlarda çok kafa karıştırıcı olan NIE, TIE(yabancı… Read More

3 ay önce

Barcelona Restoran Tavsiyeleri

Hep gezmekten tozmaktan bahsediyoruz biraz da yemekten ve Barcelona'da nerede yemeli ondan bahsedelim. Bu yazıda… Read More

3 ay önce

1 Günlük Pamplona Gezi Notları

İspanya'nın dünyaca ünlü boğa koşularının gerçekleştiği şehir olan Pamplona'ya dair gezi notlarımızı paylaşıyoruz bu yazıda.… Read More

5 ay önce