İzlanda’daki ilk durağımız dünyanın en kuzeydeki başkenti Reykjavik.

Reykjavik, Ingólfur Arnarson’un Norveç’ten 870 yılında gelip ilk yerleşimi yapmasıyla hayat bulmuş. Şehrin adını sıcak su kaynaklarından çıkan su buharından dolayı “Puslu Koy”(Smoke Cove artık nasıl çevirirseniz) diye koymuşlar. Gel zaman git zaman coğrafik çekiciliğinin yanına demografik çeşitlilikle beraber kültür, sanat şehri olma özelliklerini koymuş. Bugün İzlanda nüfusunun neredeyse üçte ikisi Reykjavik ve çevresinde yaşıyor. Kısaca her anlamda ülkenin merkezi ve dünyaya açılan kapısı durumunda.

Burası bir Barcelona, Paris değil. Küçük bir şehir ve müze gezmezseniz geriye çok bir şey kalmıyor. Birkaç turistik yer var görülecek onun dışında bu sakin, sevimli şehrin sokaklarında rastgele dolanabilirsiniz. Uzak gözüken 2 nokta arası bile ortalama 1 saate yürüyebilirsiniz.

Gezi boyunca hiç müzeye girmedik. Bunda müze girişlerinin ortalama 2500 Krona(100 TL civarı) olmasının etkisi büyük. Eğer ilginizi çekiyorsa Saga Museum, Perlan(buzullar ile ilgili müze), National Museum of Iceland, Volcano House, Tales from Iceland, Árbær açık hava müzeleri en öne çıkanlar. Eğer ben müze müze dolanırım otobüse de binerim diyorsanız Reykjavik City Card ile bunlardan bazılarına ücretsiz veya indirimli girebiliyorsunuz. Otobüsler de ücretsiz oluyor. Resmi web sitesi: https://visitreykjavik.is/city-card/front

Bunların dışında balina , kuzey ışıkları izleme gibi etkinliklere de Reykjavik’ten katılabilirsiniz. İki etkinlikte de biraz şans olduğunu unutmamak gerekiyor. Hostelde kuzey ışığı turuna katılan birkaç kişi vardı ve çok da büyülenmedik demişlerdi.

KEF Havaalanından Reykjavik’e Gidiş

Akşam 6 civarı KEF havaalanına iniş yaptım. Çıktığımda Berk’e nasıl ulaşırım diye düşünürken bir baktım karşımda. Meğersem uçağı rötar yapmış sonrasında orada beni beklemiş. Biraz lafladıktan sonra bizi havaalanından şehir merkezine götürecek 55 numaralı otobüs durağına doğru yollandık. Havaalanının arka kapısından çıkıp(araç kiralama şirketleri falan var) 2-3 dk yürüme yol var. Durak İzlanda’daki birçok otobüs durağı gibi 4 bir yandan yağmura rüzgara karşı korunaklı yapılmış. 15 dk kadar bekledikten sonra otobüse binebildik. Ödemeyi kredi kartı veya nakit yapabiliyorsunuz. Yolculuk 1 saat sürüyor. Şoförler IETT’ninkiler gibi.

İneceğimiz yeri önceden kestirmiştim ancak otobüs orada durmadı ve bir sonraki BSI otobüs terminalinde durdu. Burası otobüs terminali aynı zamanda. Hostele 8-10 dk yürüme mesafesi var.

Reykjavik Konaklama

Hostel Village

Web sitesi: http://hostelvillage.is/

Wi-Fi parolası: floki123

Değişik bir hostel. Gelmeden birkaç gün önce mail atmışlardı. Kışın 4’ten sonra gelecek olursanız resepsiyon çalışmıyor diye. Kapının giriş kodunu, anahtarınızın ve talimatların bulunduğu zarfın yerini mailde anlatıyorlar. Kaçış odası oyunu gibi hostel 🙂 Meğersek kalacağımız yer farklı bir binadaymış ve biraz önce önünden geçmişiz. Gerisin geri yürüdük. O binada tam anlamıyla bir common room yok. Ama kapıya yakın bir masa ve birkaç sandalye var. O akşam Filistinli ve Amerikalı 2 kişi ile orada tanışmış olduk.

  • Gecelik kişi başı 120 TL’ye geldi.
  • Genel olarak temiz.
  • Priz için uzatma kablosu var ama yatağa kadar yetişmeyebilir.
  • Kilitli dolaplarının büyüklüğü iyi
  • Sıcak su zaten İzlanda’da problem değil ama sülfür kokusu var.
  • Mutfak küçük ama kettle, mikrodalga gibi gerekli şeyler var.
  • Banyo her katta birer tane vardı.
  • Merkez diyebileceğimiz Bankstreete 10-15 dk yürüme mesafesinde.

Yazıda bahsi geçen noktalar Google Maps üzerinde görüntülenebilir. Katmanlardan sadece Reykjavik’in tiki kalırsa daha rahat görebilirsiniz.

Reykjavik Gezilecek Yerler

Laugavegur Caddesi ve çevresi

Reykjavik’teki yeme-içme yerleri, hediyelik eşya dükkanları, barların, kafelerin bulunduğu kısaca şehrin kalbinin attığı en işlek yürüyüş caddesi. Bu bölgeyi bir bütün olarak düşünüp arka ve ara sokakları, Hallgrimskirkja kilisesi’ne giden Skólavörðustígur caddesini de keşfetmenizi tavsiye ederim.

Bankastraeti Caddesi

Laugavegur caddesinin sonu gibi değerlendirilebilir aslında. Sağ tarafta eski parlemento ve Başkan’ın evi kalıyor. Caddenin karşısına devam ederseniz yürüyüş caddesi devam ediyor. Ayrıca mutlaka dikkatinizi çekecektir; caddenin bir kıyısında arcade oyunlar için müze/atari salonu ve diğer kıyısında punk müzesi var. Çok çok küçük alanlar olsa da bir girin çıkın derim.

Buradan Harpa Center tarafına giderseniz sağ tarafta Reykjavik’in kurucusu Ingólfur Arnarson anıtını görebilirsiniz.

Hallgrimskirkja Kilisesi

İzlanda’nın muhtemelen en ilgi çekici yapısı. Bana biraz F-16 savaş uçaklarını anımsattı. 74.5 metre yüksekliğiyle de en yüksek ikinci yapı. O ünlü renkli çatılı Reykjavik fotoğrafları işte buradan çekiliyor. Tabi canlı gözlerle o kadar renkli gözükmüyor.. Yine de böylesine sevimli bir şehir için bu düz sıvalı kilise fazla ruhsuz kaçmamış mı?

İzlandalılar’ın dini inançları konusunda şüpheye düştüm desem yeridir. Buradaki kiliseler çok sade. Tamam Protestan kiliselerinde öyle Katolik, Ortodoks kiliseleri gibi Hz. İsa, Meryem ikonaları çok olmuyor ama burası aşırı sade. Ha bence bu şekilde daha huzur verici. Hele de gittiğimizde içeride çalan çello ve piyano dinletisi ile beraber.. Bu arada sonradan öğrendim ki 500 senelik Papa’ya bağlılıktan sonra 12.yy’da Norveç başpiskoposluğuna bağlanmışlar. Bir de İzlanda genelinde gerçekten çok çok ilginç kiliseler gördük. Hemen hepsi bir şekilde Viking gemilerinin ejderha şekilli baş kısmına benziyor. En azından biz öyle yorumladık.

Kilisenin önünde yer alan heykel Leifur Eriksson için yapılmış. Kendisi Amerika kıtasını ilk keşfeden Avrupalı olarak lanse ediliyor. Şimdiki Kanada’nın Newfoundland denilen güneydoğu kıyısını bu abimiz keşfetmiş. Ekşisözlük’te bu adam ve babasıyla ilgili birkaç ilginç hikaye var.

Kuleye çıkmak isterseniz 8 euro. Ancak kuleye çıkan asansör dış kapıdan girince hemen solda. Bilet gişesi ise içerde kalıyor. Etrafta kimse yoksa görevliler girdiğinizi görebilir ama o kalabalıkta hiç çaktırmadan çıkabilirsiniz. Ekstra bir kontrol yok. Zaten demedik mi burada kurallar var ama kontrol yok diye. Her şey vicdani.

Kulenin 4 bir duvarındaki küçük pencerelerden seyir edebiliyorsunuz. Aman dikkat benim gibi fotoğraf makinesinin lensini tee oralardan düşürmeyin 🙁

Külter Evi Müzesi

Yolda geçerken bina dikkatimizi çekti ve giriverdik. Aslında gezmek ücretli ama bir kat yukarıda okuma odası gibi bir alan var ve orası ücretsizmiş. Biz de oraya girip şöyle bir bakıverdik. Aşağıda resmini attığım tatlı olayı gördük. Her harf için çekmeceleri ayırmışlar ve kendinizden geleceğe bir not bırakabiliyorsunuz. Bkz. yazımın çirkinliği

Harpa Center

İlginç cam dizaynı ile dikkat çeken bir konferans, etkinlik merkezi. Işığın yansımalarıyla güzel  sahneler yansıyor. Yanındaki sahil şeridinden harika bir deniz ve Esjan dağı manzarası var. Kıyıdaki kayalıklarda ise İzlanda’da birçok noktada göreceğiniz taş yığınları var.

İzlanda’daki Gizemli Taş Yığınlarının Hikayesi

Bu taş yığınları da ne olaki diye araştırdığımda bunların 9.yy’a kadar dayandığını ve Vikingliler’in konum bulmak için kullandığını öğrendim. Mesela birisi adanın içlerine doğru ilerleyip keşif yapıyor olsun. Hansel Gretel gibi geçtikleri yerlerde zaman zaman bu taşları dizip dönüş yolunu bulabiliyorlarmış veya diğer açıdan en son nereyi keşfettiklerini. Ayrıca bahçe, tarla sınırı manasında da kullanılıyormuş. Onun için diyorlar ki; siz kafanıza göre öyle doğanın ortasında taş dizmeye kalkmayın. Birileri hala o taşları kullanılıyor olabilir, ortalığı karıştırmayın.

Bu yığınların kemik versiyonu da oluyormuş ama biz rastlamadık. Üzerlerine yazılar kazınıp sonraki gezginlerin okuması için bırakılırmış.

Böyle enteresan insanlar.

Peki o kadar yol katedip geldik 2 taş üstüste koyamayacak mıyız? Bunun için Laufskálavarða lav alanına kadar sabredebilirsiniz. Bu alan tam da gelen geçen gezginlerin taş dizmeleri için oluşturulmuş. Sonraki yazılarda ayrıca bahsedeceğim.

Solfariq (Sun Voyager = Güneş Seyyahı)

Harpa’dan deniz kenarı boyunca yürüyünce Viking gemisi temalı bu sanat eserine erişiyorsunuz.

Belediye Binası (City Hall) ve Tjörnin (Reykjavikurtjörn) (Lagün)

Ring road dönüşü başkentteki son gecemizde tabiki kamp alanına gitmedik. Dikkat çekmeyecek bir yer olan BSI otobüs terminaline çekip uyuduk. Sabahta valiz toparlama temizlik olaylarına girişip aracı aynı yerde teslim ettik.

Dönüşte rotamızı Reykjavikurtjörn lagününe ve belediye binası civarina çevirdik. Etraftaki güzel evler, 50’den fazla kuş türü ve şehrin eğlence, alışveriş merkezine yakınlığı dolayısıyla  insanların çoluğunu çocuğunu alıp geldiği, nefes almak için bir durak olmuş. Şehir zaten insanı İstanbul gibi boğmuyor, orası ayrı. İlk başta yapay bir göl zannettim ancak lagünmüş. Kuğular, ördekler gölde çılgın partiler düzenliyorlar. Gerçekten inanılmaz! Gölün diğer kıyısında Hljómskálagarður parkı var.

Belediye binası ne alaka arkadaş diyebilirsiniz. Bizdeki gibi soğuk resmi yerler gibi değil. Bizi en çok ilgilendiren kısmı ise içinde turizm bilgi ofisi ve ücretsiz tuvalet olması. Buraya ilk gün uğrarsanız harita, şehir rehberi gibi şeyleri ücretsiz temin edebilirsiniz.

Bir de belediye binasının lagüne bakan tarafında “Monument to the Unknown Bureaucrat” isimli sanatsal bir çalışma var. Mutlaka bir bakın derim.

Höfði Evi

Solfariq’ten bir 5-10 dakika daha yürürseniz, Soğuk Savaş’ın bitişi kabul edilen Gorbachov – Reegan buluşmasının yapıldığı Höfði evine geliyorsunuz. Onun dışında başka önemli isimler de burada ağırlanmış. İçeri girmek yassağ.

Grotta Island (Grotto Adası)

İzlanda’nın bize ilk sürpriziydi. Hakkında aman aman pek bir şey okumamıştım. Tombolo gibi bir kara parçası ve üzerinde bir deniz feneri. Etraf o kadar havalı ki; harika videolar, fotoğraflar çekebilirsiniz. Hele akşam saatlerinde tam böyle güneş batmaya yakın gideceksiniz.  Denizin karşısında mükemmel dağ manzaraları, bir yanda Atlantik, bir yanda deniz feneri. Tam Nuri Bilge Ceylan filminden çıkmış gibi değil mi?

Bölge aynı zamanda, kuş koruma alanı. Bu nedenle 1 Mayıs-15 Temmuz tarihleri arasında kapanıyormuş. Ucundan kurtarmışız.

Şehir merkezinden 5 kmlik bir mesafe var. Yürüme veya bisiklet ile de gidilebilir.

Instagram hesabımızdan bazı fotoğrafları görebilirsiniz.

Christ the King Katedrali

Burası öyle mutlaka uğramanız gereken bir nokta diye bahsetmeyeceğim ancak aracı almak için giderken karşımıza çıktı ve  ilginç mimarisiyle dikkatimizi çekti. İç dizaynının Hallgrimskirkja’dan daha güzel olduğunu söyleyebilirim.

Reykjavik Yeme İçme

Lemon Juice Bar

Burasını hosteldeki Amerikalı’nın fahiş fiyatlardan şikayet edip tavsiye etmesiyle Laugavegur caddesinde bulduk. 4-7 saatleri arasında happy hour var ve fiyatlar yarı yarıya düşüyor. Yani normalde bir sandviç 35 TL falan iken yarı fiyatına geldi. Avokado tavuklu sandviç aldım güzeldi ama beni doyurmadı.

IDA Bookshop Cafe

Bizde dönüp dolaştık sonra happy hour olan kafelerden birinde dinlenip bir şeyler içelim dedik. Bu tatlı bookshoop cafeyi bulduk. Hem kitabevi hem kırtasiye ürünleri hem de tatlı ve içecekler falan. Pencerenin kenarına oturup bir şeyler içerken gelen geçeni izleyebilirsiniz.

Cafe Babalu

İzlanda’daki çalışma saatlerine alışamadık bir türlü. Sabah kalkıp Kronan veya Bonus’tan alışveriş yapar kahvaltı yaparız diyorduk. Ancak marketin açılma saati 11 olunca plan suya düştü. Ne yapsak ne etsek derken çorbacı falan aradık baya. Birkaç tane ucuz diye bulduğumuz mekanın kapatılmış olması nasıl bir talihtir. Baya dolaştıktan sonra Hallgrimskirkja Kilisesi’ne giden yolda bu kafeyi bulduk. 2 katlı küçük ve çok sevimli bir kafe. İçerisi o kadar renkli, karmaşık, dolu dolu ki yemeseniz bile bir girip bakın derim. Önce siparişi kasada verip parayı ödüyorsunuz, sonra çorbayı onlar getiriyor. İçecekler ise self servisti. Su ücretsiz(sebilden). Kuzu çorbası söyledik, buralarda pek bir meşhur. Yanında ekmek ve tereyağı <3 ile geliyor. O açlığın üzerine sıcak sıcak harika gitti. 60 TL verdikten sonra çorbayı silip süpürdük tabi.

Icelandic Street Food

Tahminen Reykjavik’teki en uygun mekan burası. Çorbalar kase şeklindeki ekmeklerde geliyor ve doymazsanız ikincisini veriyor. Çorba 1400 Krona civarında.

Lebowski Bar

Reykjavik’teki son gecemizde bir hovardalık yapalım deyip buraya girdik. Kişi başı yaklaşık 100 liraya hamburger + alkolsüz içecek tuttu. Hamburgeri sıradan buldum ama sosu güzeldi. Mekan oldukça kalabalıktı ve güzel masaların hepsi doluydu.

Bunların dışında Noodle Station ve Bike Cave diğer ucuz seçenekler.

Vegan seçenekler için Bike Cave, Pallett , Mat Bar tercih edilebilir.

Bæjarins Beztu (Hotdog)

Hotdog severlerin ilgisini çekebilir. 2004 yılında Bill Clinton buradan hot dog yemiş. 2006’da ise The Guardian Avrupa’nın en iyi hot dogcusu diye seçmiş.Tek bir şube falan diye düşünmüştük meğersek zincir mağazaymış. Domuz eti veya domuz-kuzu eti karışık olduğunu belirteyim. Berk tattı çok da bayılmadı. Fiyatı 400 Kronadan başlıyor.

Ísbúð Vesturbæjar (Dondurmacı)

Burası ha deyip bulunacak bir yer değil. Havaalanına giderken 55 numaralı hatta binmek için Fjördur’e gelmeniz gerekiyor. Dondurmacı da işte burada. Tadı güzeldi fiyatı da İzlanda standartlarında çok pahalı değildi. Dondurma almasanız da ücretsiz tuvalet bilgisini de vereyim. Gece 11’e kadar açık.

 

 

 

Uygulamalar

Reykjavik etkinlik takibi için: Appening Today 4+

Reykjavik restoran uygulaması: Grapevine Appetite

Reykjavik happy hour takip için uygulama: Reykjavík Appy Hour

Ulaşım

Reykjavik şehir içi ve Reykjavik’ten diğer şehirlere otobüs ile ulaşım için

İşte Reykyjavik’e dair anılarımız, notlarımız bu şekildeydi. Umarım yararlı olur!

Ender

Share
Published by
Ender

Son Yazılar

Eguisheim Gezi Notları

Salut arkadaşlar! Colmar'ı ziyaret edenlerin görmesini tavsiye ettiğimiz 2 köyden bir diğeri olan Eguisheim yazımızla… Read More

2 hafta önce

Turckheim Gezi Notları

Colmar'ı ziyaret edenlerin mutlaka görmesini tavsiye ettiğimiz 2 kasabadan birisi olan Turckheim, Colmar'a 6 km… Read More

1 ay önce

Colmar Gezi Rehberi

Salut arkadaşlar! Bu yazımızda sizlere Aralık 2023 yılı sonunda ziyaret ettiğimiz masal kasaba Colmar'dan bahsedeceğiz.… Read More

2 ay önce

İspanya’da Hayata Başlamak: NIE ve TIE Nedir? Oturum Kartı Randevusu Nasıl Alınır?

Bu yazıda İspanya'da yaşamaya başlayanlar için özellikle ilk başlarda çok kafa karıştırıcı olan NIE, TIE(yabancı… Read More

2 ay önce

Barcelona Restoran Tavsiyeleri

Hep gezmekten tozmaktan bahsediyoruz biraz da yemekten ve Barcelona'da nerede yemeli ondan bahsedelim. Bu yazıda… Read More

3 ay önce

1 Günlük Pamplona Gezi Notları

İspanya'nın dünyaca ünlü boğa koşularının gerçekleştiği şehir olan Pamplona'ya dair gezi notlarımızı paylaşıyoruz bu yazıda.… Read More

4 ay önce